1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Bağ eksin insanlar, alım garantisi veriyoruz”
“Bağ eksin insanlar, alım garantisi veriyoruz”

“Bağ eksin insanlar, alım garantisi veriyoruz”

Kıbrıs'ın kuzeyine bir yılda 3 milyon doların üzerinde şarap ithalatı yapılıyor.  Türkiye’ye şarap ithali için ödenen rakam bir senede 7.5 milyon TL’yi aşıyor.

A+A-

İş insanı Mete Boyacı, “Bürokrasi üretmeyelim, şarap üretelim” diyerek, henüz “resmen” devreye girmese de üretim tesisinin kapılarını açıyor


Cenk Mutluyakalı

Kıbrıs tarihsel olarak “şarap adası” olarak bilinir, tanınır, konuşulur. Kıbrıslı Türkler, son dönemlerde yeniden şarap üretimine yönelirken, ne yazık ki adanın güneyinde olduğu gibi teşvik ya da destek politikaları uygulan(a)mıyor.

Şarapçılık endüstrisinin gelişimi 1974 savaşı sonrasında adanın kuzeyinde fazla yer bulamadı. Ancak güneyde ciddi bir potansiyel var. Avrupa Birliği desteği üretimi üst noktaya taşıdır. Güneyde çoğunlukla Kıbrıs şarabı tüketiliyor, kuzeyde ise Türkiye, İtalya ve Fransa. Yerel üretimin toplam pazar içerisindeki payı yok denecek kadar az.

Trodos dağlarının güney yamaçları, özellikle Limasol ve Baf’ta onlarca şarap üretim tesisi var. Vouni Panayia, Tsiakkas, Ayia Mavri, Lambouri, Zenon, Olympus, Ktima Dafermou ve daha onlarcasını sayabiliriz.

Birkaç yıl önce Trodos’ta gittiğim görkemli bir bağ ve üretim tesisinin sahibi Kostas Tsakas şunları söylemişti: “Üretiyoruz ve dünyaya satıyoruz. Önemli teşvikler alıyoruz. Ancak standartlarla ilgili ciddi bir denetim ve kontrol var. Hem üretim,  hem de yarattığımız istihdam denetleniyor.  Örneğin, makine ve bina altyapısının yüzde 40’ını teşvik olarak alabiliyoruz. İhracata yönelik yatırımların neredeyse yüzde 80’inini devlet karşılıyor. Araştırma ve Geliştirme çalışmaları Avrupa Birliği tarafından destekleniyor.”


Yıllık 200 bin şişe üretimle Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya dâhil pek çok ülkeye ihracat yapan Kostas Tsakas’a sormuştum: “Peki, üzüm açığınızı nasıl karşılıyorsunuz, yurt dışından üzüm satın alıyor musunuz?”

“Ne münasebet” demişti. “Kıbrıs dışından niye üzüm alalım ki, bu adanın bağları bize yetiyor.”


Şaraba yılda 3 milyon dolar ödüyoruz

Ticaret Dairesi'nin Dış Ticaret İthalat ve İhracat İstatistikleri’ne baktığımız zaman şarap üretiminin yaratacağı ciddi potansiyeli görebiliriz.

Kıbrıs'ın kuzeyine bir yılda 3 milyon doların üzerinde şarap ithalatı yapılmış.

Hem de onlarca farklı ülkeden!

Avrupa ülkeleri içerisinde en ciddi payı İtalya alıyor. 2020 yılında İtalya'dan 5.3 milyon TL karşılığı şarap ithalatı yaptık, Fransa'dan 2.7 milyon TL, Portekiz'den 2 milyon TL!
Kostarika’dan, Şili’den, Arjantin’den Dominik’ten Küba’dan şarap geliyor kuzey Kıbrıs’a…

Türkiye'ye bir yıllık şarap ithalatı karşılığında 7.5 milyon TL ödendi. Kıbrıs'ın güneyinden örneğin 22 bin dolar karşılığı şarap aldık. Şarap ithalatı kimi zaman yıllık 2 milyon litrenin üzerine çıkıyor.
 

Kıbrıslı Türklerden “bağcılık” hamlesi

Ilgaz köyünde Ethel markası ile şarap tesisi kuruldu, geniş bir araziye bağlar ekildi, turizm konsepti ile bu alanda bir farkındalık yaratıldı.

Wine Travellers Club, Karpaz’ın Ziyamet köyünde, kendini şarap kültürü ve eğitimine adamış Cem Tilki’nin öncülüğünde yeni bağlar filizlendi.

Bağcılık alanına yönelen pek çok insanımız var.


İş insanı Mete Boyacı da bunlardan biri!
Levent Grubu, 1961 yılından bugüne inşaattan eğitime, otomotivden beyaz eşyaya pek çok alanda faaliyet yapıyor, Mete Boyacı da grubun ortaklarından, son dönemde şarap üretimine özel ilgi gösteriyor ve Haspolat’ta önemli bir yatırımla üretim tesisi de kurdu.

“Bürokrasi üretmeyelim, şarap üretelim” diyerek, henüz “resmen” devreye girmese de üretim tesisinin kapılarını açıyor, geziyoruz.

Tesis henüz devreye giremedi, çünkü kimi bürokratik sorunlar var.
Burada düğün ya da eğlence tesisi kurabiliriz ama üretim tesisi kuramayız dediler. Tümüyle kendi arazimiz, öyle devletten falan da almadık. Bürokrasi sorununu aşmaya uğraşıyoruz. Ciddi bir yatırım yaptık. Üretime inanıyoruz. Bağ eksin insanlar, alım garantisi veriyoruz. Bir grup arkadaşla birlikte, kooperatif benzeri bir oluşum üzerinde de çalışıyoruz. Köyleri gezerek insanımızı bağ ekmeye teşvik ediyoruz. Ciddiyiz ve alım garantisi vermeye hazırız. İsteyen gelsin, burada, kendi markasını üretsin ya da ürününü bize satsın, biz şarap üretelim.

Üretimi son derece önemsiyor Mete Boyacı, Levent Grubu’nun bir başka tesisinde, kompoze taş alanında Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Afrika, Belçika, Libya, yeşil hat üzerinden Kıbrıs’ın güneyi ve Türkiye’ye ihracat yapıyor. Stonite Taş Üretim Tesisleri’ni de gezdik, bir başka yazıda bunu da paylaşacağım.

Şarap için 1.6 milyon Euro değerinde yatırım

Mete Boyacı’nın yarattığı şarap markası: “Loch Manor.”
Cabernet Sauvignon, Chardonnay, Merlot, Öküzgözü, Kalecik Karası, Savignon Blanc, Syrah türlerinde üretim var. Beyaz, kırmızı ve roze çeşitlerinin tümü üretilebiliyor.

Tesis için 1 milyon 650 bin Euro değerinde yatırım yapıldı, son teknoloji kullanıldı, her bir fıçı için bin euro gibi bedeller ödendi. Yıllık 110 ton üretim kapasitesine sahip tesisle ilgili hayaller de hedefler de büyük… 150 dönüme yayılan bağ, şarap kültürü ve üretimi düşüyle daha da geliştirilmek isteniyor.

“Öyle sızlanmaktan vazgeçmeliyiz, çözüm ve üretim odağında yaşamak zorundayız” diyor Mete Boyacı ve sözlerini sürdürüyor: “Bu ülkenin milyon dolarlarını niye yurt dışından şarap getirmek için harcayalım. Kendimiz üretebiliriz. Hem paramız yurt dışına gitmez, hem de çok sayıda insanımıza gelir kapısı yaratabiliriz. Yurt dışından almak yerine, satabiliriz. Bunun için gerekli potansiyelimiz var, yeter ki kalıplarımızın dışına çıkalım, kendimize güvenelim, çalışalım, üretelim ve pazarlayalım.”

 

yd-destek-gorseli-2-687.jpg

Bu haber toplam 8962 defa okunmuştur