1. HABERLER

  2. SİYASET

  3. "Bağımsız bir cumhurbaşkanlığı sözümün arkasındayım"
Bağımsız bir cumhurbaşkanlığı sözümün arkasındayım

"Bağımsız bir cumhurbaşkanlığı sözümün arkasındayım"

Akıncı: “Bağımsız ve tarafsız bir cumhurbaşkanlığı sözümün arkasındayım”

A+A-

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, her rengi kucaklayan, tüm partilere eşit mesafede bir cumhurbaşkanlığı vizyonunu içselleştirdiğini vurguladı.

Akıncı, “Bu mücadelede bir vizyon ortaya koyarak yola çıktık. Bugüne kadar tüm söylediklerimiz, halkımıza verdiğimiz sözdür ve bunların arkasındayız” dedi.

Seçim bürosundan yapılan açıklamaya göre Akıncı dün SİM TV’de ”Öğlen Postası” adlı programda, seçimden sonra gelişen süreci değerlendirerek, ileriye dönük vizyonunu hatırlattı.

“Başarıya ortak olmalıyız”

Programın başında bir soru üzerine seçim süreci ve sonuçlarını değerlendiren Akıncı, önemli bir seçimin ilk etabının tamamlanmış olduğuna işaret ederek, halkı gösterdiği olgunluktan ötürü kutladı.

Akıncı, şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı makamını kullanarak Sayın Eroğlu, benden ancak 1.2 oranında fazla oy alabildi. Halkımız 26 Nisan Pazar günü sandıkta son kararı verecek. Bu bir partiler yarışı değildir. Kıbrıs Türk toplumunun cumhurbaşkanını seçiyoruz. Dünya KKTC’yi tanımasa da, Cumhurbaşkanı Kıbrıslı Türklerin seçilmiş lideri olarak kabul görüyor. Bu seçimde bazı partiler kazandı, bazıları kaybetti diye bir şey yok.

Önümüzdeki pazar günü başarı bekliyorum ve bu başarıya ortak olmalıyız. Zaten vizyonumuz Sayın Sibel Siber’le paralellik gösteren noktalara sahipti. CTP ile geçmişte tarihi birlikteliklerimiz oldu, rahmetli Özker Özgür ve Naci Talat’la paralel yürüyüşlerimiz oldu. Genel olarak baktığımızda hedef aynı, prensipler ve vizyon büyük ölçüde örtüşüyor. Dolayısıyla CTP’den destek beklememden doğal bir şey olamazdı. O nedenle ilk ziyaretimi CTP’ye yaptım.”

“Katkı koyabilecek tüm insanlardan yararlanmak cumhurbaşkanının görevi”

Geçtiğimiz gün CTP-BG’ye yaptığı ziyareti de programda değerlendiren Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, CTP-BG’nin müzakere heyetinde kimlerin olacağıyla ilgili talebi olmadığını, ancak “haklı” olarak “süreçten bizim de bilgimiz olmalı” şeklinde bir talep geldiğini kaydederek, şöyle konuştu:
“Bilgi vermek değil, sürecin bir parçası olmalı. Cumhurbaşkanı’nın hükümetlerle işbirliği, özellikle Kıbrıs sorunu ve müzakerelerde yetişmiş insan gücünden yararlanması öncelikle kendine yarar getirir. Sadece CTP’den değil, katkı koyabilecek tüm kişilerden yararlanmak, cumhurbaşkanının görevi. Yeter ki vizyonlarda berraklık ve paralellik olsun.”

Akıncı, bazı çevrelerin son günlerde müzakere heyetine İzzet İzcan ve Deniz Birinci’yi alacağı yönünde yalan haber yaymaya çalıştıklarına da dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Böyle bir şey söz konusu değil. Benim farklı farklı üniversitelerden, alanlarından uzman akademisyenlerden oluşan 30 kişiyi aşkın vizyon ekibim var. Onlardan da, farklı kesimlerden de, şu anda mevcut Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı kadrolarından da, kısaca ülkenin yetiştirdiği değerlerden yararlanacağım. Ben bağımsız bir adayım, herhangi bir partinin adayı değilim. Hazırladığım vizyon çerçevesinde destek aldım.

Bu mücadelede bir vizyon ortaya koyarak yola çıktık. Bugüne kadar tüm söylediklerimiz, halkımıza verdiğimiz sözdür ve bunların arkasındayız. Sonuçta ikinci turdayız. Öbür tarafta statükoyu temsil eden, yöntemleri eskimiş, gelecek vaat etmeyen ve değişimin önünü tıkamaya çalışan, o dönemlerin son kişisi olan bir simge; diğer taraftan da değişimi isteyen insanlar, onların etrafında toplanmış partiler, binlerce on binlerce insan var ve ikinci tura onları temsil etmek görevi halk tarafından bana verildi. Eğer halk statükoyu tercih etmiş olsaydı, yüzde 70’ten fazlası değişim yönünde oy kullanmazdı.”


“Her rengi kucaklayan, tüm partilere eşit mesafede…”

“Samimi olarak her rengi kucaklayan, tüm partilere eşit mesafede cumhurbaşkanlığı sözümün arkasındayım" diyen Akıncı, göreve gelmesi durumunda yapılması gereken çok şey bulunduğunun altını çizdi.
Akıncı, “Toplumun içinde bulunduğu noktalarda sorun alanlarına baktığınızda, kamu yönetimi başta olmak üzere, her alanda ciddi sorunlar var. Cumhurbaşkanı kamu düzeninin kesintisiz yürütülmesinden sorumludur. Bu düzenin bozulmasının en önemi nedenlerinden biri Kamu Hizmeti Komisyonu’nda yaşananlar ve üçlü kararname sistemidir. Bunu düzetmenin yolu Kamu Hizmeti Komisyonu’nu demokratik çoğulcu bir yapıya kavuşturmaktır” dedi.

Akıncı, böylesi yapıda bir komisyonun teknik daire müdürlerini ataması ve üçlü kararname sisteminin kapsamının daraltılması gerektiği görüşünü vurguladı.

Akıncı, Kamu Hizmeti Komisyonu’nun artık güven verebilecek bir yapıya kavuşturulması gerektiğini belirterek ,gerekli yasanın çıkarılması için hükümetle işbirliğinin şart olduğunu sözlerine ekledi.

“Polis sivil otoriteye bağlanmalı”

Hükümetle işbirliği noktasında Ombudsman ve Polis Genel Müdürü atanması konusundaki tutumunun nasıl olacağı sorusuna karşılık ise Akıncı, “Ombudsman gerçekten yetkili kılınır ve olması gerektiği pozisyon olursa, yararlı hizmetler üretebilir” dedi. Ombudsman Yasası’nın Meclis’ten çok tutarlı bir şekilde geçmediğine işaret eden Akıncı, Ombudsman’ın parti kimliğiyle özdeşleşen kişilerden olmaması gerektiğini vurguladı ve “Cumhurbaşkanının önermesi, Meclis’in seçmesi gerekiyor. Elbette ben de bunu yapacağım” dedi.

Polisin ise Kıbrıs Türk halkının diğer kurumları gibi kendi ayakları üzerinde durabilen ve sivil otoriteye bağlı olmasını öngördüğünü ifade eden Akıncı, “Bu konularda da hükümetle, meclis çoğunluğuyla işbirliği içinde adım atma zamanı geldi. Ben destek olurum. Ama polisin partizanlık yuvası haline değil, daha da güvenilir hale getirilmesi, teşkilatı iyi bir şekilde yönetecek Polis Genel Müdürü’nün, liyakata de bakılarak atamasının hükümetle işbirliğinde yapılması gerekir. Sivil otoriteye bağlanmasından söz ederken, bir güdümden çıkıp diğer güdüme girmesini öngörmüyorum. Özerk bir yapısı olması gerekir. Orası da Kamu Hizmeti Komisyonu gibi, Ombusdsman’da olacak kişi gibi, toplumuna güven veren bir yapıda olmalı” diye konuştu.

”40 yıllık söylemlerini yenileyemediler”

Açıklamaya göre, bir seyircinin, “özellikle Derviş Eroğlu’nu destekleyen parti çevreleri tarafından sosyal medyada ‘Akıncı, Türkiye ile kavga edecek, Türkiye kökenli yurttaşlarımızı gemilere koyup gönderecek’ şeklinde iftira kampanyası başlattığını” aktarması üzerine Akıncı, şöyle konuştu:
“Bence bu söylemler tutmaz ama ne yazık ki hala söylemlerini yenileyemediler. 40 yıldır kullanıp, bununla yol alacaklarını sanıyorlar. Anastasiades’le uzlaşma isteyen, kendi iç barışı için çaba harcayan bir kişi olarak Türkiye ile mi kavga edeceğiz?  Türkiye ile olan ilişkilerimizde, çatışmacı ve teslimiyetçi değil, uzlaşmacı olacağız. Beni seçecek olan bir halk var. Benim irade kaynağım orası. Ben hem müzakerelerde, hem Türkiye ile ilişkilerde halkın iradesine göre davranmalıyım. Ben gücümü başka yerden almıyorum. İyi, karşılıklı saygıya dayalı ilişki istiyorum ama bir tek gün bile halkımın dışında bir yerden destek aramadım, aramam da.”

Türkiye ile olan ilişkilerin öneminin elbette yadsınamayacağının da altını çizen Akıncı, son dönemlerde gerek Türkiye Başbakanı ve Başbakan Yardımcısının, gerekse AB Bakanı ve Dışişleri Bakanı’nın çözüm ağırlıklı söylemlerine işaret ederek, “Türkiye bu söylemin ifade ettiği çözümden yana tavrını önümüzdeki dönemde sürdürecekse ki sürdürmelidir, karşılarında bu süreci ileri götürmek için gayret sarf eden, işbirliği yapacak bir lider bulacaklar. Önemli olan vizyonlardır”dedi.

“Halkımız değişimi gerçekleştirecek”

Akıncı açıklamalarını şu sözlerle sonlandırdı:
“Halkımızkararlıdır ve değişimi gerçekleştirecektir. 26’sından itibaren yeni, bembeyaz bir sayfa açılacak. Buna inanıyor, güveniyorum. Gerçekten bağımsız, tarafsız bir Cumhurbaşkanlığı sözü verdim. Bu sözümün arkasındayım ve arkasında olmaya devam edeceğim. Bağımsızlık partilere eşit mesafede durmayı, parti değil toplum için hizmet etmeyi gerektirir. Partiler karşısında elbette tarafsız olacağım, ancak demokrasi çoğulculuk, insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, engelli hakları, çevre duyarlılığı, hayvan hakları, kültür sanat konularında da taraflı bir cumhurbaşkanı olacağım. Suya sabuna dokunmayan cumhurbaşkanlığı vaat etmiyorum. Suya sabuna dokunmamız, daha temiz bir geleceği kurmamız lazım.

Önümüzdeki beş yılda çok şey yapabileceğimize inanıyorum. Halkımız, pazar günü sandığa giderken bu düşünceler çerçevesinde cevabını verecek. Vicdan akıl muhasebesi yaparak doğru kararı vereceğine güveniyorum.” tak

Bu haber toplam 1921 defa okunmuştur