BAHSE VAR MISINIZ?
Gençlere kılavuzluk eden dün "milliyetçilik"ti, bugün de "dindarlık" olacaktır...
Kısacası "manevi mağlubiyetimiz" artık inkâr edilemez boyutlara ulaşmıştır!
Dün, salı sabahına kadar süren bir meclis oturumuyla bunu iyice anladık.
İTHAL MALI ISLAHAT!
Gençlere karşı muazzam bir diktatorya örgütlemiş, ve "kulluk" ettikleri otoriterin gücüne geçleri de teslim etmişlerdir ...
Alınyazısıymış gibi...
İthal malı ıslahatla...
Zaten hükümete gelirken görevleri belliydi:
Ya vasıtaları gayeye uyduracaklar,
ya gayeyi vasıtalara...
Teşkilâtlandırmakla mükellef oldukları devlet zihniyeti bu!
Düzen ve herkes,
Türkiye’deki iktidarın yüksek menfaatleriyle sınırlı olacak!
Kabûl ve idaresine tabi tutulacak...
SIRA, BİR BİR YETKİLERİ DEVRETMEDE!
Zaten 40 yıldır, irfan öncülerimizin Kıbrıs’ın Kuzeyi’ndeki niyetleri:
Türkiyelileştirmek!
Anadolu fikriyatını hazmettirmek ...
Korkuyla beslenen, köksüz ve idealsiz bir topluluk yaratmak !
Artık bir sonraki nes’le kabûl ettirmeye çalışacakları yerleşmiş değerler, belli ki bu olacak...
"Kazan/kazan", "win/win" dedikleri model bu !
Haydi o halde "yola devam"…
Yetkilerinizi paşa paşa devredin,
Karşı çıkanlara ise:
"aramızda bunu çekemeyen "Rumcular" var",
dersiniz!
Belki de kalkar birileri sorar yine,
ne kadar Türk ve Müslümanız diye?
Tabii ki "kendine yabancı" bir topluluk haline getirilen gençlerin, hareket kabiliyeti de kalmaz!
KENDİ HİKÂYELERİNİ KENDİLERİ YAZANLAR KAYBETMEZ
Sevgili gençler;
Kırk iki yıldır toplumu, sizleri,
"RUHSAL SÜRGÜNE" terk edenlerin,
ne sizlere ne de topluma rehberlik edebilecek, kültürel şemaları yoktur!
Sakın hayatınızı başkalarını desteklemek için harcamayın...
Kimsenin beyninize, dilinize tutuşturduğu kavramlar, sözcükler ve öyküler içerisinde kendinizi tarif etmeyin...
Başka insanların hikâyelerindeki karakterler olmayın!
Kendi hikâyelerinizi yazmanızın mutluluğunu tadın...
Sevgili gençler;
ilke ve değerlerinizin tümünü mümkün kılacak olan tek şey,
Kendi karakterinizi yaratmaktır ...
Değerlerinize yönelik heyecanınızı, aşkınızı ve ihtirasınızı kaybetmemektir ...
BAŞKALARININ BİLİNCİYLE HAREKET EDEN VÜCUTLAR!
Değerli dostlar!
"Bizim karakterimiz yok" diye tutturan bir iktidara ilk defa rastlamıyoruz ama;
Siyasetin böylesine madara olduğu bir dönem daha yoktur!
Neticede bu hadiseler toplumun motivasyon ve psikolojisini derinden etkilemekte, umutsuzluğu körüklemektedir ...
Hükümet edenlerin aldığı kararlar, Kıbrıs Türk Toplumuna onarılması çok zor yaralar açmıştır, açmaya da devam etmektedir.
Hükümet edenlerin Türkiye’nin yüksek taleplerine çok yakın hareket etme mecburiyetleri,
Bir gün Kemalistlerin, diğer gün İslâmistlerin isteklerine uyum gösterme sebebleri, yaranma ve yanaşma kültürleri yüzündendir...
Emin olun, yarın bunlar halkın kültürel kimliğine de "düşman" kesileceklerdir!
Toplumun, oturup kalmasına ...
Giyinip kuşanmasına ...
Diline, şivesine...
Dinine karşı durarak sözde toplumculuk ve hatta "ilericilik" bile oynamaya kalkacaklardır ...
Bahse var mısınız?