Ne kadar ayıp...
Bir BAKAN, ne olursa olsun “kim, kimi halledecek” diye bir cümle kurar mı?
Diyelim ki “bir başkasından duydu” yine de söyler mi?
Üstelik de bir törende, Tıp Bayramı’nda, ‘insan içinde...’
Herkes biliyor “halledeceğiz”in argosunu.
Aslında ne demek istediğini!..
Ve ne acı, güya “milliyetçi” birisi, Meclis’in de yaşı, başı, tecrübesi, olgunluğuyla en deneyimli ismi...
Söyler mi hiç  bunu!?
40 bin askeri de araya katarak...
Efendim, bir “anektod”muş!..
O halde bir bakan, kulağına gelen her küfrü, orta yerde anlatsın...
Doğrusu, inanmıyorum da, bir başkasının bu cümleyi kurduğuna...
Cesaret edememiş ‘düşüncesini’ yaymaya, güya ‘şaşırtmaca’, topu bir başkasının ayağından alarak, ‘şutlamış’...
Taktik faul (!)
Ne de olsa ‘onun bunun işini hallederek’ koltuk kapmayı başarmışlar senelerce, o parti senin bu parti benim gezine gezine...
Şimdi de “halletmişler” bir güzel!..

***

Göreceksiniz, Kıbrıs’ın güneyindeki ‘şoven’ler atlayacaklar bu cümlenin üzerine...
“Asker”den girecek, “işgal”den çıkacak...
Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı nasıl susmuş ona da şaşıyorum ya!..
Bu cümleyi Hasipoğlu değil de, mesela Anastasiadis kullansaydı...
Ya da Hristofyas....
Ya da mesela bir ‘muhalif’ söyleseydi.
Yıkarlardı dünyayı başlarına...

***

Bununla da sınırlı değil ayıp...
“Fabrika” diyor, gece kulüpleri için...
Fabrika!..
Ne “fabrikası” sayın Bakan...
İnsanın dili varır mı, böylesi bir nitelendirmeye...
“Fabrika” dediğiniz yerde insanlar sömürülüyor...
Bedenleri...
Ruhları...
Ve sizin bakanlığınız, bu kadınları her hafta sağlık kontrolünden geçiriyor...

***

Doğrusu, Ertuğrul Hasipoğlu’na yakıştırmadım...
En hafif ifade bu, yakıştırmadım...
Siyaset sahnesindeki onca gel-gitleri, kıvraklığı, her dönem bir ‘makam’ kapma becerisi bir yana...
Yine de yaşına, doktorluğuna, uzlaşmacı kimliğine saygımız vardı...
Bu, olmadı...
Hiç olmadı...
Ne ‘özür’, ne ‘istifa’ örtmez bu ayıbı...