"Bakanlıktaki her noktaya inceleme"
Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Erkut Şahali, bakanlığın her noktasına incelemeye başlattıklarını açıkladı,
Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Erkut Şahali, bakanlığın her noktasına incelemeye başlattıklarını açıkladı, Genel Tarım Sigortası’ndaki 18 milyon TL’lik borcun incelendiğini, Toprak Ürünleri Kurumu’nda da yönetsel zafiyetlerin olduğunun, kurumda görev yapan profesyonel personel tarafından raporlandığını dile getirdi.
Ayşe GÜLER-Fehime ALASYA
Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Erkut Şahali, bakanlığın her noktasına incelemeye başlattıklarını açıkladı, Genel Tarım Sigortası’ndaki 18 milyon TL’lik borcun incelendiğini, Toprak Ürünleri Kurumu’nda da yönetsel zafiyetlerin olduğunun, kurumda görev yapan profesyonel personel tarafından raporlandığını dile getirdi.
Bakan Şahali, Toprak Ürünleri Kurumu’ndaki Sayıştay denetiminin devam ettiğine değinerek, 2006 yılından itibaren ki süreyi kapsayan araştırmanın bugüne erişinceye kadar sürmesini talep ettiklerini aktardı.
Geçtiğimiz yıl açıklanmayan kuraklık haritasına yönelik Genel Tarım Sigortası Fonu’nun yürüttüğü bir çalışma olduğunu belirten Şahali, buna rağmen Genel Tarım Sigortası Fonu ve Çiftçiler Birliği’ndeki bilgiler ile kuraklık haritasının örtüşmediğini söyledi
ŞAHALİ’NİN AÇIKLAMALARININ SATIRBAŞLARI:
- Genel Tarım Sigorta Fonu’ndaki 18 milyon TL’lik borca hukuki inceleme sürüyor, Başsavcılıkla görüşülüyor.
- Toprak Ürünleri Kurumu’nda yönetsel zafiyetler, kurumda görevli profesyonel personel tarafından raporlandı.
- TÜK’de Sayıştay denetimi sürüyor, talebimiz 2006 yılından itibaren ki süreyi kapsayan araştırmanın bugüne kadar sürmesi…
- Kuraklık haritasına yönelik Genel Tarım Sigortası Fonu’nda çalışma yürütülüyor.
- Kuraklık Haritası ile Genel Tarım Sigortası Fonu ve Çiftçiler Birliği’ndeki bilgiler örtüşmüyor
- Devlet Üretme Çiftliği’nde Dönüşüm Projesi…
- Hayvan Kayıt Sistemi’ne göre 278 bin 15 adet küçükbaş, 66 bin 26 büyükbaş hayvan…
- 9 Mart itibariyle stokları tamamen tükenecek TÜK devraldık…
- Gıda denetimlerinde ‘çok başlılık’ zafiyet yaratıyor
- Yangın helikopteri konusu: Türkiye’den destek alınacak
18 milyon TL’lik borç…
Hukuki inceleme sürüyor, Başsavcılıkla görüşülüyor!
- YENİDÜZEN: Göreve geldiğinizde nasıl bir tablo buldunuz?
- Erkut ŞAHALİ: “ Özellikle tarımsal desteklerde öngördüğümüz vizyon korunmakla birlikte, o vizyonu destekleyecek hesaplamalar konusunda ciddi çalışma söz konusu olmadı. Dolayısıyla Tarımsal Destek Programı’nda öngörülmüş destek kalemlerinin hangi verilere dayalı olarak hazırlandığını tespit şansımız olmadı. Şu anda bununla ilgili bir çalışma yürütüyoruz. 2018 yılı geçmedi, dolayısıyla taslak olarak bulduğumuz bütçeyi ön gördüğümüz esaslara göre yeniden revize etmekle ilgili bir gayretimiz söz konusu oldu.
- YENİDÜZEN: Genel Tarım Sigortası Fonu’nda 18 milyon TL’lik borçlanmaya yönelik hukuki süreç hangi aşamada?
- Erkut ŞAHALİ: “Bu konuda ilk adımı olay yaşanırken atmıştık. Genel Tarım Sigortası Fonu’nun kendi kaynakları dışında kaynakların ancak bağış ve hibe yoluyla yaratılacağı yasalarda da vardır. Bunun dışındaki yöntemler ise yasaya aykırılık ifade eder. 2016 yılı kuraklık tazminatlarının ödenmesiyle alakalı Maliye’den 18 Milyon TL’lik borç veya avans, Genel Tarım Sigortası Fonu’na aktarıldı, borç da avans da usulüne uygun bir yöntem değildi. 2016’da olan kuraklığın 2017 yılında oluşacak gelirlerle ödenmesi anlamına geldi, dolayısıyla her halükarda yasaya aykırı uygulamaydı. Hukuken inceliyoruz. Başsavcılıkla görüşüyoruz, bunun yazılı olarak temin edilmesiyle ilgili süreci yaşıyoruz. Görüşmelerimiz devam ediyor, yakın zamanda görüşü alabileceğimizi düşünüyorum. Hem yapılan uygulamayı hem de sonuçlarını izah eden bir bilgi notuyla birlikte Başsavcılıktan bu görüşü talep edip değerlendireceğiz. Fon, Yönetim Kurulu aracılığıyla yönetilir, bu üyelerin yasaya aykırılık konusunda sorumlulukları varsa bunu mahkemeyle, yargıyla yerine getirilmesi konusunda çok istekli ve girişken olacağız. Şu anda aynı yönetim kurulu göreve devam etmiyor.”
- YENİDÜZEN: Genel Tarım Sigortası Fonu dışında, farklı alanlarda tespit edilen hukuka aykırılıklar var mı?
- Erkut ŞAHALİ: Toprak Ürünleri Kurumu’nda da yönetsel çok ciddi zafiyetler olduğunu gözlemledik. Orada görev yapan profesyonel personelin de raporladığını biliyorum. Bu konuda da ciddi çalışma yürütülmekte… Bakanlık bünyesi dahilinde faaliyet gösteren her nokta aslında hem bundan sonraki sürecin planlanması hem de bugüne gelinceye kadar hangi aşamalardan geçildiğine ilişkin inceleme durumundadır. Genel Tarım Sigortası Fonu’nda özel bir hassasiyetimiz vardır. Çünkü ülkede normal olan şey yılın kurak geçmesidir. Bu yıl da bir kuraklık beklentisi söz konusudur. Dolayısıyla fonun mevcut durumunun hem kamuoyu hem de muhataplarımız tarafından iyi bilinmesine ihtiyaç vardır. Toprak Ürünleri Kurumu’nda devam eden Sayıştay denetimi söz konusudur. Bu denetimin, bugüne erişinceye kadar devamı talebimizdir. Bu konuda kendileriyle görüşmemiz oldu.
- YENİDÜZEN: TÜK’teki Sayıştay denetimi hangi yılları kapsıyor?
- Erkut ŞAHALİ:2006’dan beridir, TÜK’ün denetlenmemiş olması nedeniyle, bir önceki görev süremizden kalma talebimizin devam etmesini istiyoruz. TÜK’ün 2006’dan 2018’e kadar olan sürecinin tamamının sıkı bir Sayıştay denetimine ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Geçmişte benim görevi devretmemim ardından 2014-2015 yılında temin edilen tohumluk materyali ile ilgili bir Sayıştay denetim raporu çıkmıştı, onun dışında bir rapor çıkmamıştı.
Türkiye’den gelen su…
Fiyatlarda ‘iyileştirme’ gündeme gelecek
- YENİDÜZEN: Belediyelerin su fiyatlarındaki farklı uygulamaları ve bu fiyatların miktarı ile ilgili herhangi bir çalışma yapılacak mı?
- Erkut ŞAHALİ: “2 Mart 2016 tarihli hükümetler arası yapılan antlaşmada içme ve kullanma suyu, yağmur suyu ve atık suların bir işletme tarafından işletileceği ve tarımsal amaçlı suyun da başka bir işletme tarafından yapılacağı, bu iki işletmenin de yap-işlet-devret yöntemiyle yüklenicilere açılacağı yazılıydı. Ayrıca ülkede tek fiyat olacağı da esasen belirtilmişti. Şu anki uygulama 28 ayrı işleticinin Türkiye’den aldığı suyu işletmesi yöntemidir. Belediyelere birer işleticidir. Suyu alırlar, dağıtırlar, maliyetlerini de hesaba katarak fiyat belirlerler, dolayısıyla her belediyenin maliyetlerine bağlı olarak fiyat belirlemesi çok normaldir ve doğal olandır… Bu nedenle her bir yurttaşın aynı fiyatla suya erişimi mümkün olamamaktadır. Bunun olabilmesi için her belediyenin işletme giderlerinin eşitlenmesi gerekir demektir fakat bu da mümkün değildir…Suyun tüm bölgelerden standart bir şebekeden halka ulaştırılmasıyla alakalı projelendirme çalışmalarına yeniden hız kazandırdık. Ne yapılacağına ilişkin karar üretme aşamasındayız…”
- YENİDÜZEN: Türkiye’den gelen suyun tarımsal arazilerde kullanılmasına yönelik çalışmalar hangi aşamada?
- Erkut ŞAHALİ: “Özellikle su konusu acil müdahale gerektiren bir konu… Sanılanın aksine KKTC tarafının sonuç alıcı hiçbir girişimde bulunmadığını gözlemledik ve çok derin bir endişeye kapıldık… Anlaşma, hem TC hem de KKTC’ye belli başlı görevler yüklüyordu. Bu görevler çerçevesinde pek çok iş vardı. Bu işlerin TC’ye ait olanlarında bir gerilik söz konusu değilken, KKTC’ye ait olanlarda da herhangi bir ilerleme olmadı. Özellikle Tarımsal Sulama suyunun bölgelere ulaştırılmasıyla ilgili projeler bizim makamlarımız tarafından hazırlanmalı, ihale aşamasına gidilmeli ve ihale edilmeliyken yapılmadı… Şu anda sulama tünellerinin inşası devam ediyor. TC Devlet Su İşleri’nin hazırladığı proje çerçevesinde bütünlüklü bir tarımsal proje ihalesi yerine parçalı biri ihale yöntemiyle tünellerin inşası başlatıldı. TC Devlet Su İşleri tarım suyunun ulaşabileceği bölgelere ulaştırılmasıyla alakalı uygulama projesini hazırlamış vaziyettedir. Biz bu bilgiye bakanlığı devraldıktan sonra erişebildik. 2 yıllık gecikme yaşıyoruz, bu can yakıcı bir geriliktir.”
Üretici ödemelerindeki düzensizlikler…
Süt bedellerinde 22 milyon TL civarı gecikmiş ödeme söz konusu…
- YENİDÜZEN: Üreticiler ödemelerdeki düzensizlikten yakınıyor, bu sıkıntıların düzene konulmasıyla ilgili ne gibi çalışmalar öngörülüyor?
- Erkut ŞAHALİ: “Süt bedelleri her ayın 5’inde ve 20’sinde 15 günlük peridotlar halinde ödeniyor. Süt Endüstrisi Kurumu, pazarladığı sütün bedelini tahsil ettikçe bu ödeme yapılabilir. Geçmişte gerek işletmelerin ödeme zafiyetleri, gerekse idarenin tahsilat zafiyeti nedeniyle belli başlı zafiyet yaşanmış ve şu an yaklaşık iki ay arası bir geriden ödeme durumu hem ödeyen hem de tahsil eden tarafından kanıksanmış vaziyette.
Dün 1-15 Ocak dönemi süt bedelleri ödendi, bu ödemenin aslında 20 Şubat itibariyle yapılması gerekiyordu. 5 Mart’ta bir başka ödeme günü geldi, 45 günlük bir geri ödeme söz konusudur. Bunu daha yakın zamanlı ödemlere çekmek için bir gayret söz konusu olacak. Bunu hem biz hem de diğer kurumların gayreti ile başarabileceğimize inanıyoruz.
Üreticinin şu anda süt bedellerinde 22 milyon TL civarı, gecikmiş ödeme söz konusu.
Doğrudan Gelir Desteği ödemeleri ise yürütülen üretim faaliyetine karşılık olarak önceden açıklanan kriterler ve bu kriterle bağlı bedellere dayılı ödenir. Buradaki amaç üretim faaliyetinin devamını sağlamak üzere devletin üreticilere bir katkıda bulunmasıdır. Biz bunu hükümet programında da belirttik, şu anda üretenin her halükarda desteklendiği model söz konusudur.
Yürütülen üretim faaliyetinde en üst verimi hedefliyoruz. Hem ekonomik anlamda ülke refahına katkıda bulunulması hem de üreticilerin daha verimli çalışmasını sağlamak…”
- YENİDÜZEN: Et fiyatlarına değinecek olursak…
- Erkut ŞAHALİ: “Et fiyatlarının pahalı olduğu gündeme getirilirken sürekli Kıbrıs’ın güneyi ile mukayese yapılır. Yapılan kıyaslamalar ithal et veya karkas et ile yapılmaktadır. Bu çok doğru bir kıyas değildir.
Hayvan varlığının daraldığı dönemde fiyat artacak, çoğaldığı dönem de fiyat düşecek…
Ülkede küçükbaş hayvanda düşüş var, bu da et fiyatlarını artıyor.
Bunun pek çok nedeni vardır… İnsanlar, beslemek yerine hayvanları kasaplara satmayı tercih ediyor. Hayvan hastalıkları, sektörde küçülmeye gidilmesi bunlara etken… Burada iki tartışma karşımıza çıkıyor. İthal et ya da hayvan getirilmesi gündeme geliyor. Ülkede çok yıllık talep tahminleri üzerinden kararlar alınmalıdır. Her şeye rağmen ithal hayvan konusunda sıcak bakmıyorum. Özellikle hellim tesciline bağlı, hellimde küçükbaş süt ihtiyacının acilen arttırılmasına duyulan ihtiyacı göz önünde bulundurduğumuzda ülkeye canlı hayvan ithalini doğru bulmuyorum. İthal et konusunda ise gerekeli araştırmaları yaptıktan sonra mecbur kalırsak sıcak bakabiliriz. Fiyatların arttığı nokta, kaçakçılığı da beraberinde getiriyor. Bu konudaki denetim ve kontrollerin de arttırılması gibi bir zorunluluğumuz ve çabamız vardır. Ancak mevcut şartlar netleşmeden ithalatı sırf kaçakçılığı önlemek bakımından gündeme getirmeyi dahi tehlikeli buluyorum.”
278 bin 15 küçük, 66 bin 26 büyükbaş…
Sadece ürünlerde değil, yetiştiricilik için de ‘ihtiyaç haritası’
- YENİDÜZEN: Şu anda ülkede kayıtlı hayvan sayısı nedir? Hem küçükbaş hem de büyükbaş hayvan sayısı…
- Erkut ŞAHALİ: Hayvan Kayıt Sistemi’ndeki verilere göre; ülkede 278 bin 15 adet küçükbaş, 66 bin 26 büyükbaş hayvan var. Yıldan yıla da bir düşüş yaşanıyor. Bunun da nedeni, az önce bahsettiğim nedenlere ek olarak süt konusu büyükbaş hayvancılıkta temel gelir unsudur. Büyükbaş hayvancılık besi amaçlı, et ihtiyacının karşılanması için değil, aslında süt elde edilmek amacıyla yapılıyor. Bu nedenle de hayvan ırklarındaki ıslah çalışmaları, besleme koşullarındaki iyileştirmelerle birim hayvan başına elde edilecek süt miktarında da ciddi tırmanışa yol açtı. Dolayısıyla sahip olduğumuz hayvan varlığı ve bu hayvanlardan elde ettiğimiz süt miktarı ile arasında orantının ters çalıştığını görebiliyoruz. Yani daha az hayvanla, daha fazla süt elde eden envanter yapı oluştu.
- YENİDÜZEN: Bu konuda ‘ihtiyaç haritası’ mı çıkartılacak?
- Erkut ŞAHALİ: Sadece ürünlerle alakalı değil, yetiştiricilikle alakalı da ihtiyaç haritası oluşturulacak.
- YENİDÜZEN: Üreticiler nasıl teşvik edilecek?
- Erkut ŞAHALİ: Bu konuda devletin yapabileceği çok şey vardır. Özellikle Devlet Üretme Çiftlikleri, devletin hayvancıya hizmet ve eğitim sağladığı işletmeler olarak tasarlanmıştı. Ancak şu anda bu misyonunu yerine getirmemektedir. Yıl içerisinde çok az miktarda canlı hayvan satışı yapmakta, genellikle kasaplık hayvan satışı olarak bu satış gerçekleşmektedir. Halbuki ilk kurulduğunda, ülkedeki hayvancıya hayvan yetiştiriciliği konusunda eğitim vermek, hayvan ıslahı konusunda yardımcı olmak, en önemlisi de damızlık hayvan yetiştirerek sürülere katmak amacındaydı. Bu misyonundan ne yazık ki uzaklaştı. Sektörün en büyük 4. veya 5. hayvan yetiştiricisi haline geldi. Devlet Üretme Çiftliği, herhangi bir hayvan üreticisi gibi, süt sağmakta, bunu Süt Endüstri Kurumu’na satmakta ve sattığı sütten doğrudan gelir desteği de almaktadır. Bu doğru bir şey değildir… Devlet Üretme Çiftliği’nin sahip olduğu çiftlik arazisinin idamesi amacıyla sütçülük yapılmakta, orada elde edilen gelir döner sermayede çiftlik alanının idamesinde kullanılmakta… Bizim ihtiyacımız olan şey; devletin hayvancıya hizmet verecek şekilde çiftliğin kullanmasını sağlamaktır. Bu konuda bir dönüşüm projemiz de yine Hükümet Programı’nda mevcuttur.
Kuraklık haritası…
G. Tarım Sigortası Fonu, Ç.Birliği ve kuraklık haritasındaki bilgiler örtüşmüyor
- YENİDÜZEN: Geçtiğimiz yıl, kuraklık haritası çıkarılmadı. Üreticiler de bu konuda ciddi sorunlar yaşadı. Özellikle bazı bölgeler için ürün kaybı bedelleri olduğu söylendi. Bu konuyla ilgili yeni dönemde bir çalışma yapılacak mı?
- Erkut ŞAHALİ: Geçtiğimiz yılın en fazla merak edilen ve konuşulan konusundan biri kuraklık haritasıydı. Seçime günler kala, kuraklık haritasının Bakanlar Kurulu’na sevk edildiğine ilişkin bilgi de kamuoyuna sızdırılan bir bilgiydi. Hükümet değişikliğinin ardından bir önceki hükümetten kalan önergeleri inceledik. Hangilerinin devam etmesi, hangilerinin geri çekilmesi gerektiğine ilişkin çalışma yaptık. Bakanlar Kurulu’nun gündeminde böyle bir önergenin olmadığını gördük. Seçim arifesinde, ‘Biz önergemizi Bakanlar Kurulu’na gönderdik, ama seçim var ne yapalım, görüşülemedi’ bilgisi doğru değildi. Bu konuda Genel Tarım Sigortası Fonu’nun yürüttüğü bir çalışma vardır. Çiftçiler Birliği ile bir önceki bakanlık istişare etmişti. Mutabık kalıp, kalmadıklarına ilişkin net bir bilgiye sahip değilim. Çünkü Genel Tarım Sigortası Fonu’ndaki bilgiler ile Çiftçiler Birliği’ndeki bilgiler ve kuraklık haritası örtüşmemektedir. Bu konuda ilave bir çalışma yürütmek bizim açımızdan çok kolay değildir.
- YENİDÜZEN: Kuraklık haritasındaki sıkıntılı durum bize ne kaybettirdi?
- Erkut ŞAHALİ: Huzurumuzdan olduk… Gününde yapılmamış her işin yapılması, çok daha zor hale gelir. 2017’de burada bir bakanlık teşkilatı vardı. Ve o siyasi sorumluluğu üstlenenler, seçim sonunda bu görevlerini devretmek durumunda kaldılar. Bizde arşivcilik konusunda ciddi zafiyeti de göz önüne alırsanız, önümüzdeki bulduğumuz eksik bilgilerle muhataplarımızı tatmin edecek bir sonuç üretme zorunluluğuyla baş başa kaldık. Bunu başarmak çok da kolay değildir. Eksik puzzle parçalarının yerine koyacağınız her şey, belki de bir başka hak edişin engellenmesi anlamına gelecek. Dolayısıyla bu çalışmayı yürütmek bizim açımızdan çok zordur.
Arpa sıkıntısı…
Yeni sezon arpa, ambarlara girinceye kadar, sıkıntı yaşanmayacak
- YENİDÜZEN: Üreticilerin hem arpa fiyatları hem de ürün bulamamaya yönelik sıkıntıları var… Bu konuyla ilgili ne yapılacak?
- Erkut ŞAHALİ: Geçtiğimiz yıl tüm dünyadaki arpa üretiminde %20 verim düşüklüğü söz konusu oldu. Bu nedenle dünyanın arpa ambarları ‘SOS’ vermekte… Buna bağlı olarak, geçtiğimiz yıl kendi ihtiyacımızı karşılayacak kadar arpamız olmadığı için arpa ithalatı söz konusu olmuştu. 9 Mart itibariyle stokları tamamen tükenecek TÜK devraldık. Geçmiş hükümetin düzenlediği ihale çerçevesinde 3 bin 600 tonluk arpa alacağımız mevcuttu. Yeni sezon, yerli arpanın piyasaya çıkacağı güne kadar bu miktar bize yetmezdi. Bu nedenle de 14 bin tonluk ihale açarak, sonuçlandırdık. Yeni sezon arpa ambarlara girinceye kadar, ülkede arpa sıkıntısı yaşanmayacak bir tedbir aldık. Arpanın satış fiyatı ile dünya borsalarında oluşan arpa fiyatını karşılaştırdığımızda ciddi fark var. Bu fark, ülkedeki satış fiyatlarına yansıtılmadı. Ancak söz konusu fark, TÜK açısından mali mükellefiyettir. Maalesef, geçmiş hükümet bu durumun nasıl karşılanacağı, TÜK’ün görev zararı oluşmadan yönetileceğine ilişkin karar vermedi. İthal edilen arpanın hangi koşullarda satılacağına ilişkin çalışma içerisindeyiz.
Yangın helikopteri konusu…
Türkiye’den teknik destek…
- YENİDÜZEN: Yeni hükümet döneminde, Orman Dairesi, Tarım Bakanlığı’nın bünyesinde… Yangın helikopteri konusu yaz aylarının gelmesiyle yeniden gündeme gelecek. Bu konuda nasıl bir adım atılacak?
- Erkut ŞAHALİ: Yangın helikopteri ile ilgili erken başlayan tartışmalar sevindiricidir. Yangın helikopterinin ülkede konuşlandırılması ile Türkiye’deki varlıktan yararlanma arasında 25 dakikalık zaman farkı vardır. Bunun dışında başka bir fark yoktur. Geçtiğimiz yıl kendi kaynaklarımızdan tasarrufa gitmek maksadı ile Türkiye ile yangın helikopterinin Kıbrıs’a da servis vermesi konusunda bir anlaşma yapılmıştı. Bu yılki yaklaşımımız da benzer biçimdedir. Kamu maliyesinde hazırda bekletilecek yangın helikopteri için yeterli kaynak ne yazık ki söz konusu değildir. Umarım ki çok büyük çaplı yangınlara seyirci olmayız. Ama istenmeyen bir durum olması halinde de teknik destek Türkiye’den sağlanacaktır.
Gıda analizleri…
‘Çok başlılık’ zafiyet yaratıyor
- YENİDÜZEN: Gıda analizleri ile ilgili bir sıkıntı yaşanıyor mu? Hem Sağlık Bakanlığı hem de Tarım Bakanlığı açıklıyor. Bu konuda bir karmaşa yaşanmıyor mu? Ortak çalışma hedefi var mı?
- Erkut ŞAHALİ: Ülkedeki gıda kontrol yetkisi 3 bakanlıkta… Ağırlıklı yetki Sağlık ile Tarım Bakanlığı’nda olmak kaydıyla ‘çok başlılık’ gıda denetimleri konusunda zafiyet yaratıyor. Gerek AB gerekse Türkiye’de bu tek çatı altında toplanmıştır. Tarım Bakanlığı’nın bu konudaki yetkinin tümünü elinde bulundurması gerekiyor. Şu anda Devlet Laboratuarı ve Veteriner Dairesi’ndeki laboratuarı etkin hizmet veriliyor. Ama bu laboratuar koşulları da çift başlılık ve kaynak israfı anlamına geliyor. Tek merkezli mekanizma oluşturulmalıdır. Gıda güvenliği, ekonominin olmazsa olmazı… AB’nin çok üzerinde gıda analizi yapmaktayız. Bununla birlikte şunu da eklemek istiyorum. Temel hedefimiz, tarımsal üretim sektörlerinin kayıt altına alınması, mutlak kayıtlılığın sağlanmasıdır. Hükümet programında da bu durum var. 2016-2018 Ekonomik Protokol’de de entegre tarım bilgi sistemi, çiftçi kayıt sisteminin oluşturulacağı net olarak ifade edilmiştir. Bu konudaki çalışmayı da hedef olarak koyduk ve başlattık.