2017 yılı YGS-LYS sonucunda Kuzey Kıbrıs’taki üniversitelere yerleşme hakkı kazanan öğrenci sayısı birçok kişi tarafından şok ve sürpriz olarak görülse de aslında plansız-programsız, kar odaklı yürütülen yükseköğretim politikasızlığının kaçınılmaz sonucu olduğu görüşünü belirten DAÜ-SEN, ‘Bakkal dükkanı gibi üniversite açılmasının’ zararlarının yaşandığına işaret etti.

DAÜ-SEN’in açıklaması şöyle:

“Daha önceki açıklamalarımızda defalarca eğitim adası değil üniversite çöplüğü yaratılıyor diye uyarmamıza rağmen bakkal dükkanı açar gibi üniversite açılmaya devam edilmiş, öğrenci sayısı odaklı başarı ölçütleriyle göz boyanmış, sermaye grupları kar etsin diye araziler ve kamu kaynakları üniversite kuruluyor diye peşkeş çekilmiş ve üstüne bir de kalite ve kontrol getirsin diye kurulan YÖDAK’ın kağıt üzerindeki özerkliği de yok edilmiştir.

 Kuzey Kıbrıs genelinde üniversitelere yerleşen öğrenci sayısındaki düşüş %9.74 olmuştur. Bu yılki yerleştirmeler göstermiştir ki plansız üniversite açmak ve öğrenci sayısına dayalı politikalar yürütmek Yükseköğretim Adası Projesinin çöküşü olacaktır. “Kelle” sayısına dayalı politikalar yükseköğretimi yönlendirince öğrenciyi ev kirası ödeyecek, marketten alışveriş yapacak, restoranlarda yemek yiyecek  müşteri olarak gören zihniyet baskın gelmektedir. Böyle bir ortamda da eğitim kalitesi, akademik yayın kalitesi, öğrencinin eğitimden memnuniyeti değil sadece öğrenci sayısı ve getirdikleri para konuşulmaktadır.  İhtiyaçlar belirlenmeden verilen üniversite açma izinleri sadece sermayeye kar elde etme alanları açmaktadır. Üniversitelerin birer işletme gibi yönetilmeleri eğitimde kalite yerine öğrenci sayısını ve giderleri kısmayı tartışmaların odağına koymaktadır. 

Aslında yükseköğretim politikalarını büyük resimden ayırmak imkansızdır. Bugün hükümet tarafından yürütülen politika eğitimin olabildiğince çabuk özelleştirilmesi ve ticarileştirilmesidir. DAÜ’nün devlet üniversitesi olduğunun sadece seçim öncesi istihdam gerektiği zaman hatırlanması, okullara yatırım yapılmaması, öğretmen açığının kapatılmaması, Atatürk Öğretmen Akademisinin yasa dışı protokollerle yok edilmeye çalışılması, üniversitelerin rant getirecek ve ekonomiyi döndürecek araçlar olarak görülmesi toplumsal varlığımızı, çocuklarımızın geleceğini hedef alan politikaların parçasıdır.

Hepimizin kabul etmesi gereken bir gerçek var: Bu ülkede yükseköğretim kalitesi hızla aşağı gidiyor. Öğrenci sayısı yarışı gerçek anlamda eğitim verme çabasında olan üniversiteleri tehdit ediyor. Ama öğrenci gelsin de ne olursa olsun mantığından Eğitim Bakanlığı ne yazık ki hala vazgeçemiyor.  Türkiye’den gelecek olan öğrenci sayısında azalma olunca Eğitim Bakanlığı açıklama yapıyor “Merak etmeyin yabancı öğrenci gelecek” diye. Öte yandan adada öğrenci statüsünü kaybetmiş yabancı sayısı hızla artıyor. Bu insanlar geçinebilmek için insanlık dışı şartlarda çalışmaya razı oluyorlar ya da yasa dışı işlere bulaşıyorlar. Adaya geldikten sonra acenteler tarafından aldatıldığını söyleyen yabancı öğrenci sayısı her geçen yıl artıyor. “Gelsin de nasıl gelirse gelsin” mantığının bizi getireceği nokta dolandırılan, fuhuşa ve uyuşturucu ticaretine sürüklenen vatandaşlarını korumak için yabancı ülkelerden heyetlerin Kuzey Kıbrıs’a akın etmesi olacak. Alın size EĞİTİM ADASI: Aileler kaliteli eğitim alsınlar diye çocuklarını bize emanet edecekler ve sonra da bataktan kurtarmak için ülkelerinden heyetler yollayacaklar.

Yapılması gereken tüm paydaşların katılacağı, şeffaf ve demokratik bir süreç ile kısa ve uzun vadeli, tutarlı, çağdaş ve uygulanabilir eğitim politikalarının bir an önce oluşturulması ve uygulamaya geçirilmesidir. Aksi takdirde hiç kimse ne olduğunu anlayamadan “Eğitim Adası” batacak.”

FOTO ARŞİV