YARI BUÇUK memleketin köhnemiş bir görüntüsü var.
Gelişmemiş!
Delik deşik, yarım, yarık!
Bir toplum konfor ve gösteriş budalalığı aşkına kendine zulmediyor, çamura batıyor, balçığa saplanıyor.

*  *  *

SORUMLU kim?
Kim yönetmişse o.
Kim böyle yönetilmek istemişse o!
Savaş sonrası plansızlığa, hesapsızlığa, talana, arsızlığa kim sessiz kalmışsa o!

*  *  *

ALT yönetim burası.
O halde “üst yönetim” de sorumlu!
Çünkü insana dair çağdaş bir geleceği değil olabildiğince bölünmeyi betonlaştırdı.

*  *  *

Ada yarısında Kıbrıs’ın hayaleti kaldı, yerine “küçük Türkiye” yaratıldı.
Göz yumduk.
Üleştikçe, paylaştıkça, kapıştıkça SUSTUK, SİNDİK, UYUMLAŞTIK.
Şimdi sular seller gibi erken emekliklerin, gerçek üstü ikramiyelerin, eşdeğersiz ganimetin, karış karış yağmalanmış mülkiyetin, şaşalı törenlerin, hak edilmemiş koltukların, bilimi ve bilgiyi umursamayan popülizmin çamurunu içiyoruz.

*  *  *

Yurdunda “yurtsuz” bir insanlıktan geriye enkaz kalmıştır.
Şimdi bizden istenen bu enkazı ortadan kaldırmaktır.
Yıkıp viran eylediğimiz ömrümüzdür.
Bayrakla, nutukla, marşla, minareyle, heykelle, avantayla, talanla avunabiliriz.
Balçığa bulanık yüzsüzler diyarına hoş geldiniz!