“Balık hafızalı bir toplumun” istatistik verileri!
Halk arasında yapılan konuşmalarda en fazla dile getirilen ve adeta birer klişe haline gelen iki farklı cümle var! Bunlardan ilki “balık hafızalı bir toplum olduğumuzla” ilgili söylemlerdir. İkincisi ise yıllardır “aynı siyasilerin” rahat koltuklarında oturmaya devam ettiklerine ilişkin iddiadır!
“Oturulan koltukların” ne kadar rahat olup olmadığı başlı başına bir tartışma konusu olmakla birlikte, rakamlar her iki düşüncenin de aslında büyük bir yanılgı olduğunu gösteriyor…
Siyasi görevlerde bulunan kişilerin “hep aynı kişiler olduğu” yönündeki söylemler, Kıbrıslı Türk seçmenlerin geçmiş seçimlerdeki davranışları ele alınarak incelendiğinde gerçekleri pek değil, hiç yansıtmıyor! Hatta toplumun, farklı siyasi makamlar için farklı reçeteler uyguladığı dahi rahatlıkla söylenebilir!
Örneğin Cumhurbaşkanlığı makamını ele alalım… Kıbrıslı Türkler Cumhurbaşkanlığı makamı için hiç taviz vermiyor! Birinci Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’tan itibaren hiçbir Cumhurbaşkanı’na ikinci bir şans tanınmadı. Kimi zaman kendi arzusuyla kimi zamansa son seçimde olduğu şekliyle toplum, liderini her seçimde değiştirdi!
Buna karşın seçmenler, milletvekilliği görevi için “rotasyonu” uygun gördüler. 2000’li yılların başında Çözüm ve Avrupa Birliği üyeliği hedefi oldukça canlı bir biçimde ortaya çıkıp referandum talebi yükselince, son derece radikal bir biçimde değişikliğe gitti seçmenler. Önce Cumhuriyet Meclisi’nde bulunan her iki vekilden birini yeni isimlerle değiştirdi, ardından çok uzun yıllardan sonra toplum liderini de değişerek yoluna devam etti!
Bu tarihten sonra gerçekleşen Milletvekilliği Genel Seçimlerinin hiçbirinde, değişim iradesinden vazgeçmedi toplum. Çözüm ve AB hedefi 2000’li yılların başındaki kadar canlı bir hedef olarak ortada durmayınca, 2009 Erken Genel Seçimlerinde Meclis’in yüzde otuzunu daha yeniledi. 2013’e geldiğinde ise 2009’da seçtiklerinin yüzde kırkını…
Seçmenin bu iradesi halen devam ediyor, bu çok açık! Kıbrıslı Türkler 2018 erken genel seçimlerinde, 2013’te Meclis’e gönderdiği vekillerin yüzde kırkından fazlasını bir kez daha geri çağırdı, yeniden, yeniliğe yelken açtı.
Değişen vekillerin tümü seçimi kaybederek değişmedi elbette. Bazen kendi iradesiyle aday olmayanların yerine yenileri seçildi, bazense başka bir makama yükselenlerin yeri dolduruldu… Ancak değişmeyen tek şey değişimin kendisi oldu!
***
İstatistikler Kıbrıslı Türk seçmenlerin yerel yöneticilerine Cumhurbaşkanından ve vekillerinden biraz daha anlayışlı davrandığını gösteriyor. Seçmen yerel yöneticileri için adeta “herkes ikinci bir şansı hak eder” dercesine Meclis’te her seçim uyguladığı rotasyonu beldesinde iki seçimde bir uyguluyor!
İkinci denemede yine memnun kalmazsa bu sefer affetmiyor ama! Sekiz yılda bir, göreve getirdiği her iki belediye başkanından birine “teşekkür ederiz” diyerek yerlerine yenilerini seçiyor! Memnun olduğu kişinin ise sonuna kadar arkasında duruyor. Anlayacağınız ikinci klişenin, yani “yıllardır aynı kişiler aynı koltuklarda oturuyor” tezinin verilerle desteklenen hiçbir yanı yok!
Bu aslında birinci klişenin de gerçekleri yansıtmadığını gösteriyor. Toplum, yapılmayanları görmediğinden, alamadığı hizmetlerin farkında olmadığından değil, bazen ikinci bir şansın hak edildiğini düşündüğünden, biraz daha anlayışlı davranıyor sadece.
“Balık hafızalı bir toplumda” görev yaptığı klişesine inanarak dört yıllık görev süresinin üçünü hiçbir hizmet sunmadan geçiren, son bir yılda ise kentleri ve köyleri şantiye alanına çevirmeye hazırlanan yerel yöneticilerin, bilimle barışması için istatistik bilimi iyi bir fırsat olabilir!