Balık istemiyoruz, tutmayı da biliyoruz, denizlerimizi özgür bırakın yeter!
Kimisine göre “ana yavru”…
Kimisine göre “iki kardeş ülke”…
Haaa Ersin abinin en derin iddiasıyla “eşit egemen iki devlet” mi?
-*-*-
KKTC’nin eşit ve egemen bir devlet olduğunu iddia eden “siyaset kabızı itaat mahkumları”; bu eşitliği ve egemenliği, karşıdaki devlet “Türkiye” olduğu zaman; “anavatan” edebiyatına çekmeyi tercih ediyor!
Mutlak itaat!
-*-*-
1955’ten beri böyledir…
AKP iktidarı dönemine kadar, askere “itaat”; akabinde, yani AKP iktidara geldikten sonra “yobaza” itaata kadar gelişme göstermiştir…
Önemli bir gelişme, tebrik ederim…
Askeri rütbeleri de değiştirmiş olduk haliyle; albay, tuğgeneral, tüm general ve korgeneral; sonraki rütbeyi hayatında hiç askerlik yapmamış Ersin abiye sorun, “Din İşleri Dairesi Başkanı” diyebilir…
Veya “TC Lefkoşa Büyükelçiliği Din ve Ahlak Müşaviri”…
Hatta, Fuat Oktay’ın bicez adamı!
-*-*-
Neyse!
Özetleyecek olursak, TMT’nin resmen ilan edildiği 1 Ağustos 1958’den bu yana, Kıbrıs Türk toplumunu Türkiye’den gönderilenler yönetiyor…
Belli dönemde “üniformasını gizleyen, banka müfettişi kılığındaki subaylar”, 1974 sonrasında üniformayı gizlemeye gerek duymayanlar ve 2000’lerin başından bu yana “şeriatçı” kafalar!
-*-*-
Ve her dönemde, Kıbrıs Türk toplumuna bir şeyler öğretme endamı sergileniyor!
Genelde kullanılan ifade de şudur:
“… Balık vermek yerine balık tutmayı öğretmek!”…
-*-*-
Tayyip Erdoğan ve Fuat Oktay da, onlardan öncekiler de hep bunu söyledi; “… Artık size balık vermek yerine, balık tutmayı öğreteceğiz!”…
-*-*-
Ne aşağılayıcı bir söylem!
Ama, o da nesi; bizden de bazıları, sık sık, “Türkiye bize artık balık vermesin, balık tutmayı öğretsin” diyordu…
Niye?
Türkiye çok iyi balık tutabilseydi, şu anda içine düştüğü duruma düşer miydi?
-*-*-
Bir algı operasyonu söz konusuydu…
Kıbrıslılar işe yaramaz…
Türkiye olmazsa da yaşayamaz…
Bu yüzden de zaten herkes maaşlı ve de talimli “memur” edilmemiş miydi?
-*-*-
Oysa işin aslı, işin gerçeği, işin özü neydi biliyor musunuz?
Türkiye, olan balığımızı toplamaktan başka sevdaya sahip değildi…
Hem gerçek, hem de mecaz anlamıyla…
Üzgünüm ama öyle!
Ve tabii ki ne balık kalmıştı tutacak; ne de deniz bırakmışlardı içinde balık yaşayabilecek!
Dradalarıyla gelip süpürmüşlerdi mesela!
Ve hala geliyorlar!
-*-*-
Bu arada da iki yilo, üç aleksandri, birkaç kayabalığını yıllardır bize “barbun” diye kakalıyorlar!
-*-*-
Denizlerimizi yediler!
Ve bizimkiler, o gahbe koltuk uğruna; makam şaklabanlığı uğruna; denizlerimizin en ısgarta balığı olan yiloyu, aleksandriyi ve kaya balığını barbun diye yutmaktan gocunmuyor!
-*-*-
Kısacası, kimse bize balık vermesin; balık tutmayı da öğretmesin!
Denizlerimizi özgür bıraksın!
Biz tutarız!
Tutamazsak da, açlıktan ölürüz…
Ama onurumuzla!
İcazet almasaydınız o öğretmeni nah gönderirdiniz!
Bir adet özel eğitim öğretmeni…
Kadın…
Sosyal medya fenomenliğine de oynuyor…
Bir video çekiyor…
“Kıbrıslılar paramızı yiyor”dan giriyor, Kıbrıslı erkeklerin kadınlara nasıl yaklaştığından devam ediyor…
Eğlenceli!
Gerçekten eğlenceli!
-*-*-
Sonracığıma bu kadın öğretmen geldiği yere geri gönderiliyor!
Eğitim Bakanı kahraman ilan ediliyor!
UBP’nin bilimum fikircileri, bakana “bravo” diyor, “yapılması gereken buydu” falan deniyor!
-*-*-
Ama kimse, “be arkadaşlar, KKTC’de 49 özel eğitim öğretmeni işsizdir, buna karşın Türkiye’den 50 tane özel eğitim öğretmeninin gelmemesi lazım, gelin buna karşı çıkalım” demiyor…
-*-*-
Daha da kötüsü; Kıbrıslı Türklere daha önce “besleme” diyen Tayyip Erdoğan, hala ülkenin en az yüzde 55’inin “yalakalık – yağcılık – biat ve itaat mertebesinin en üzerinde”…
-*-*-
UBP’nin iki kez genel başkanlığına seçilen Faiz beyin bizzat kendisi dahi hayatında hiç “diklenmedi”…
Ülke seçmeninden yüzde 40 oy alan UBP’de bugüne kadar tek bir kişi, hiçbir talimata “ses” çıkarmadı…
-*-*-
Kardeşim, kadın ne güzel anlatmış işte…
Kıbrıslı erkekler şöyle, Kıbrıslılar böyle, paramızı yiyorlar öyle…
Peki, müftü ne demişti?
“İstersem vereceksiniz!”…
Özetle ya da yuvarlakça sözleri böyle değil miydi?
-*-*-
Niye bir tekiniz müftüye “ses” çıkaramadınız?
Çünkü, çok iyi biliyorsunuz, o fenomencilik oynayan kadın, dişinize göredir…
AKP, Erdoğan, Oktay ya da buradaki adamları size “bu kadını temizleyin” talimatını vermiştir…
AKP, Erdoğan, Oktay’ı geçtim, buradaki temsilcileri size “hadi kardeşim, hadi kardeşim, hanım kızımız güzel söylemiş” deseydi, siz o kadını nah görevden alırdınız!
Ve o kadın, üzgünüm ama işin içine açıklığı saçıklığı seksi meksi karıştırmadan, dualarla birlikte, tüm söylediklerini söylemiş olsaydı, yine dokunamazdınız…
-*-*-
Bunun adı ne midir?
Tabii ki “işgal”dir!
Başka da bir şey değildir!
Kahramanlık taslamayı bırakın!
-*-*-
İcazet almasaydınız o öğretmeni nah gönderirdiniz!
Ucuz kahramanlığa gerek yok!
AKP “tamamdır, biz de beğenmedik bu kadını, gönderin” dedi; gönderdiniz!
KKTC’de yeni turizm modeli: İnşallah turizmi!
Kıbrıs Cumhuriyeti Turizm Bakan Yardımcısı Costas Koumis, önümüzdeki yaz sezonunda çok iyi bir turizm sezonu geçireceklerini söyledi…
Güney Kıbrıs’ın en büyük turist pazarı İngiltere…
Bakan Yardımcısı, bu yıl da İngiltere’den rekor sayıda turist beklediklerini kaydetti ve bu ülke yanında, Polonya, Fransa, İskandinav Ülkeleri ve Suudi Arabistan’dan ciddi turist beklediklerini açıkladı…
Bir cümlelik yorum yapayım; “İngiltere ve Polonya dışından gelecek olanların çoğu zengin… Hatta çok zengin turistler…”
KKTC mi?
İnşallah!
Bu yıl KKTC’de “inşallah turizmi” yaşama geçirilecek!
İnşallah Ercan bitecek…
İnşallah direkt uçuşları Ersin abim “rüyasında da olsa” başlatacak!
İnşallah Azerbaycan’dan 5 bin turist gelecek!
İnşallah!