1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Balkanlar’da paramiliter grupların uyguladığı şiddet arasında benzerlikler ve farklılıklar...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Balkanlar’da paramiliter grupların uyguladığı şiddet arasında benzerlikler ve farklılıklar...”

A+A-

Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi arşivleri, paramiliter güçlerin şiddet stratejilerini ortaya koyuyor...

s1-258.jpg

Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi arşivlerinin, paramiliter güçlerin şiddet stratejilerini ortaya koyduğu belirtildi.

Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı BIRN’de (Balkan Insight) İva Vukusiç’in kaleme aldığı analizi, okurlarımız için derleyerek özetle Türkçeleştirdik.

Konuyla ilgili olarak İva Vukusiç şöyle yazıyor:

***  Lahey’de oluşturulan Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kapanmasından bu yana üçbuçuk sene geçti ve onu izleyen bir diğer kurum olan Uluslararası Ceza Mahkemeleri Mekanizması da şimdi artık son duruşmasını finalize ediyor.

***  Her ikisi de geçmişte Sırbistan Devlet Güvenlik yetkilisi olan Jovica Stanisiç ve Franko Simatoviç aleyhine getirilen davaya ilişkin ilk karar, 30 Haziran 2021’de açıklanacak, bu davanın içeriği, Sırp paramiliterlerin eski Yugoslavya’nın dağılmasındaki rolüyle ilgilidir.

***  Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yirmi yıllık operasyonları boyunca görülen diğer davalar da bu ünitelerin nasıl kurulduğunu, bunlara kimlerin komuta ettiğini, bunları kimlerin eğitip finanse ettiğini ve şiddet dolu eylemlerinin davranış kalıplarının ne olduğunu incelemiştir.

***  Bunların pek çoğu zaten akademik ve gazetecilerin araştırmalarıyla ortaya konmuş olmakla birlikte (Hırvatistan’da Vukovar, Bosna-Hersek’te Sanski Most, Klyuç, Doboj, Bosanski Samaç, Visegrad ve Zvornik, Kosova’da Pudoyevo veya Çuşka gibi), çeşitli üniteler arasındaki farklılıklar ve yerel düzeyde paramiliter şiddetin davranış kalıpları hala belirsizdir. Arkan’ın Kaplanları ve Akrepler gibi daha yaygın bilinenlerin dışında diğer paramiliter grupların şiddet yüklü geçmişi hala belirsizdir.

***  Ancak Lahey’de görüşülmüş olan davalarda ortaya konan çok geniş kayıtlar, milyonlarca sayfalık bant çözümleri, görgü şahitlerinin ifadeleri ve diğer belgeler, paramiliter birliklerin bu kentler ve köylerde masum sivillere karşı uyguladığı şiddet arasındaki benzerlikler ve farklılıkları açıklamakta yardımcı olabilir...

***  Örneğin Boşnak kentlerinde, Bosanski Samaç ve Visegrad’ta Boşnak Sırpları destekleyen paramiliter güçlerin siyasi hedeflerinin birbirinden farklı olduğu ve bunların farklı türde şiddet uyguladıkları görülebiliyor.

s2-223.jpg

***  Bu yazı için yürütülen araştırma da dört sene boyunca devam etti ve Hollanda Araştırma Konseyi’nin finanse ettiği Yugoslavya’nın dağıtılmasında Sırp paramiliter güçlerin rolüne ilişkin daha geniş bir projenin parçası olarak gerçekleştirilmiş bulunuyor.

***  Bu araştırma çerçevesinde Slobodan Miloseviç, Goran Hadziç, Milan Babiç ve Radovan Karadziç gibi siyasi liderler ile Ratko Mladiç gibi askeri komutanlar, Miço Stanisiç ve Stoyan Zuplyanin gibi polis yetkilileri ve Milan Lukiç gibi paramiliter liderlerin yargılandığı bir dizi Uluslararası Ceza Mahkemesi davası analiz edilmiştir. Bir tarihsel analiz çalışması olduğu için de adli suçluluk iddiaları yerine kanıt oluşturan materyaller incelenmiştir.

***  Bosanski Samaç ile Visegard, şiddetin farklı paramiliter güçler tarafından çok farklı biçimde kullanıldığı iki örnektir. Samaç’taki şiddet, Visegrad’taki şiddetten çok farklıydı. Visegrad’ta şiddet kamuoyu önünde, genellikle gündüz vakti, açık ve kamuya ait yerlerde, kurbanların şahsi olarak tanıdığı şahıslar tarafından uygulanmaktaydı.

***  Oysa Samaç’ta şiddet kamuoyundan daha gizli biçimde uygulanıyordu ve genellikle yerel olmayan şahıslar tarafından uygulanmaktaydı.

***  Her iki kent de 199’nin ilkbaharında alınmıştı – o günlerde Boşnak Sırplar, silah gücüyle toprak almaya çalışıyor ve Sırp olmayanlar da gelişigüzel tutuklamalara, gözaltılarına, dayağa, cinsel istismara ve aşağılamaya maruz bırakılıyordu. Pek çoğu öldürülmüştü ve malları da yağmalanmıştı.

***  Bosna-Hersek’te başka yerlerde olduğu gibi Samaç’ta da paramiliterler sivillere karşı şiddet uygulayan tek bir grup değildi... Buradaki şiddetin çoğu polis karakolu binasında ve onun çevresinde, yerel okulda ve okulun cimnastik salonunda ve ayrıca Çrkvina köyünde uygulanıyordu ki bu sonuncusunda 16 tutuklu öldürülmüştü 1992 Mayıs ayının başlarında...

***  Samaç’taki şiddetten hayatta kalan bir şahıs, eski Boşnak politikacı Süleyman Tihiç bir dizi Uluslararası Ceza Mahkemesi davasında tanıklık edecekti. Tihiç tutuklanmış, kentteki polis karakolunun yanısıra Sırbistan’daki Sremska Mitroviça’daki başka yerlerde de dövülerek istismara uğramıştı.

***  Stanisiç ve Simatoviç davasında tanıklık eden Tihiç’in ifadesine göre, kente giren ve belediye ile polis karakol binasına el koyan adamlar, Samaç’ta “hayat ve ölümün ustaları” olmuşlardı.

***  Tihiç, “bunlar savaş yapmasını bilen insanlardı, silah kullanmasını bilen insanlardı – yerlilerin tam tersiydi bunlar çünkü yerliler silahları sanki de tahta bir kiriş taşır gibi taşıyorlardı...”

***  Visegrad’ta sivillerin karşı karşıya kaldığı şiddet ise özellikle barbarca ve kamuoyunda uygulanan bir şiddetti. Çok iyi bilinen olaylar arasında Haziran 1992’de Ponirska Sokağı ve Bikavaç’ta çıkarılan yangınlar sonucunda 120 sivilin ölmesi vardı ki bunların çoğu çocuktu. Bu öldürme olaylarını gerçekleştiren paramiliter grup ise kendilerine “Avengers” (“İntikamcılar”) diye isim vermiş olan Milan Lukiç ile onun adamlarıydı.

***  Milan ile yeğeni Sredoye, herhalde Lahey’de yargılanmış olan en iyi bilinen paramliter şiddet uygulayıcılarıdır. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde Lukiç davasıyla bağlantı kurulmamış olmakla birlikte, kadınlara ve genç kızlara yönelik tecavüzler ve cinsel istismar ile Syeverin Strpçi’de sivillerin kaçırılma olaylarıyla da bu paramiliter grup bağlantılıdır.

***  1992 yılının Haziran ayı ortalarında Pionirska Sokağı’nda Adem Ömerağiç’in evi ateşe verilmişti, bu ilk yangındı. Bu yanında öldürülen siviller aslında yakındaki Koritnik köyündeki şiddetten kaçanlardı, öldürülmeden önce soyulmuşlar, tehdit edilmişler ve tacize uğramışlardı...

***  Aynı davranış kalıbı birkaç hafta sonra, bu kez Bikavaç bölgesindeki Visegrad’ta tekrarlanmıştı, bu kez ateşe verilen Meho Alyiç’in evi idi. İfade verebilmesi için kimliği gizlenen “VG-58” takma ismiyle ifade veren bir şahıs “kedi miyavlamalarına benzer sesler duyduğunu” hatırlıyor... “Çok korkunçtu” dedi bu tanık mahkemede...

s3-117.jpg

***  Bu ikinci yangından sağ kurtulan tek kişi Zehra Turyacanin olmuştu, onun Lukiç davasındaki yürek parçalayıcı ifadesi ise, bu vahşi suçla ilgili olarak önemli bilgileri ortaya koymuştur. Zehra Turyacanin’in ifadesine göre ev, sivilleri diri diri yakmak maksadıyla önceden hazırlanmıştı... Bu siviller arasında Zehra’nın ailesi de vardı...

***  Turyacanin kaçarken kötü biçimde yanmıştı, Uluslararası Ceza Mahkemesi kayıtlarında da Zehra’nın yaralarıyla ilgili çok sayıda kanıt bulunuyor, bunlar arasında bir de video var, olaydan bir süre sonra çekilmiş ve yaraları ile çektiği acı, açık biçimde görülebiliyor.

***  2009 yılında Yargıç Patrick Robinson Milan Lukiç’i ömürboyu hapse, Sredoye Lukiç’i de 30 sene hapse mahkum edildiği mahkeme kararını okurken, “İnsanın insana karşı acımasızlığının uzun ve üzücü tarihinde Pionirska Sokağı ve Bikavaç yangınları üst sıralarda gelir” demişti...

***  Davalarda açık biçimde ortaya konan kanıtlara göre paramiliter etkinlikler, etnik olarak homojen bir devlete ulaşma çabası çerçevesinde Sırp olmayanlara karşı daha geniş bir kovuşturmanın parçasıydı. Buna göre paramiliter şiddet, insanların kovulması, kamplara tıkılması, istismara uğraması, Sırp olmayan sivillerin Boşnak Sırp askeri ve polisleri tarafından hedef alınmasıyla elele yürütülmekteydi.

***  Boşnak Sırplar adına Bosna-Hersek’te faaliyet gösteren tüm bu farklı paramiliter güçlerin arkasında gerçekte kim vardı – bu soru, detaylı biçimde çeşitli davalarda tartışıldı. Bu davalar arasında o günlerde Yugoslavya ve Sırbistan Cumhurbaşkanı olan Slobodan Miloseviç, Boşnak Sırp yetkililer Momçilo Kryaisnik, Miço Stanisiç ve Stoyan Zuplyanin, Radovan Karadziç, Yovika Stanisiç ve Franko Simatoviç’e karşı açılan davalar bulunmaktaydı.

***  Suçlanan şahsın ölümü nedeniyle Miloseviç davası bir kararla sonuçlanmadı ancak pek çok Boşnak Sırp yetkililer mahkum edildi ve bazıları da – Karadziç ve Mladiç gibi – ömürboyu hapse mahkum edildiler. Jovika Stanisiç ile Franko Simatoviç, kendilerine ilişkin kararı 30 Haziran 2021 tarihinde dinleyecekler. Özellikle bu dava karmaşık hukuki gerekçelerle terkardan görüşüldü ve Sırbistan’daki rejim ile alandaki paramiliter güçler arasındaki bağlar üzerinde odaklanmış bir davadır. Temyiz sürecinin sonuna ulaşıncaya kadar bu dava yirmi yıla yakındır devam etmiş olacaktır.

***  Bu suçlarla ilgili davalarda kamuoyu kovuşturmayı yürütenlerle savunma tanıklarının ifadelerini, paramiliter şiddete maruz kalıp hayatta kalanların ifadelerini, görgü tanıklarını, geçmişte paramiliter güçlerin üyesi olmuş olan devlet yetkilisi içeriden tanıkların ifadelerini, askeri, polis, nüfus ve adli yönlerden her bir davayı analiz eden uzmanların ifadelerini duyma şansı elde etmiştir.

***  Bu kanıtların pek çoğu hala gizlidir ve kamuoyu bunlara ulaşamaz. Ancak özellikle Jovika Stanisiç ve Franko Simatoviç davasında ortaya konmuş olan çok geniş belgeler, 1990’lı yılların paramiliter şiddetinin doğası ve amacı hakkında sorular sorulması ve yanıtlar alınması için önemli fırsatlar sunmaktadır.

***  Uluslararası Ceza Mahkemesi kayıtlarının ortaya koyduğu şey şudur: Yugoslavya’nın parçalanmasında paramiliter grupların şiddetli eylemleri, tümüyle aynı değildi. Farklılıklar, bu grupların nasıl ve kimler tarafından ve ne amaçla oluşturulduğuna, üyelerinin ve komutanlarının kimler olduğuna, kimler tarafından eğitilip sahaya sürüldüklerine ve bunu nasıl ve nerede kullandıklarına bağlıydı. Bunları tek bir potaya koymak ve aynıymışlar gibi davranmak çekici gelse dahi, tarihsel bakış bundan çok daha fazlasını gerektirir.

***  Çünkü kanıtlara bakacak olursak Bosanski Samaç’a saldıran paramiliter güçler, yerel güçler değildi, bunlar daha gençtiler, daha kapasiteliydiler, istihbarat servisleri dahil yüksek yerlerde üst düzey bağlantıları olan insanlar tarafından idare edilmekteydiler.

***  Bunlar mobildiler, kentlerden ve köylerden buraları ele geçirmek maksadıyla geçiyorlar, polis karakollarına yerleşip daha çok kamuoyunun gözlerinden uzak biçimde insanları dövüyorlar ve öldürüyorlardı. Esas olarak erkekleri hedef alıyorlar ve bir hedefe ulaşmak maksadıyla – toprağın denetimini ele geçirmek maksadıyla – şiddete başvuruyorlardı.

***  Öte yandan “Avengers” (“İntikamcılar”) gibi gruplar ise Visegrad’da yaşayanlara güpegündüz şiddet uyguluyorlar, çaldıkları arabalarda müziği sonuna kadar açıp kentlerde dolanıyorlar, işkence yapıp öldürecek insan avına çıkıyorlardı. Bu şiddet uygulayıcılar için erkekler, kadınlar ve çocuklar, eşit derecede arzulanan kurbanlar arasındaydı – onlar için seçecekleri kurbanlar erkek olmuş, kadın olmuş, çocuk olmuş, bir şey farketmezdi...

***  Yerel oldukları için kimleri öncelikle kurban edeceklerini biliyorlar ve görüldüğü kadarıyla bundan zevk alıyorlardı... Bu tür gruplar, komşularına karşı bir hıncı olanların bu hıncı şiddet uygulayarak çıkarmaya bakan ve kamu düzeninin yıkılmış olmasını kullanarak bunu yapan hoşnutsuz insanları kendine çekiyordu...

***  Tüm bu gruplar çok büyük zarara yol açtılar – insanları öldürdüler, aileleri dağıttılar, hayatları mahvettiler... Birliklerine bağlılıkları, o paramiliter grubun yapısı ve üyeliği, nihayetinde ne tür şiddet uyguladıklarını ve bunu nasıl yaptıklarını ortaya koymaktadır...

 

https://balkaninsight.com/2021/06/24/hague-tribunal-archive-reveals-paramilitaries-violent-strategies/

 

(BALKAN INSIGHT – İva Vukusiç’in 24 Haziran 2021 tarihli yazısını derleyip özetle Türkçeleştiren Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN)

 

Bu yazı toplam 1239 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar