Balkonsuz Olmaz
Kıbrıs Adası, Akdeniz İklimi’nin tam anlamıyla yaşandığı ideal adalardan biridir.
Özellikle Akdeniz İklimi’nin böylesine yoğun yaşandığı ülkelerde mimari olarak yarı açık alanlar, yani balkon ve teraslar önemlidir.
Benzer bir şekilde örnek verecek olursak, İngiltere’de güneşlik odası, soğuk bir ülkenin iklim ihtiyacını karşılayan muadil bir pratiktir.
Sıcak iklimdeki ihtiyaç ise, kapalı alanlarımızın hemen dışarısına konumlanan yarı açık alanlarımızdır: Yani balkon ve teraslarımızdır.
Özellikle evlerimizde bu ihtiyaç hayati bir önem kazanmaktadır.
Bu ihtiyaç o kadar önemlidir ki üniversitelerin mimarlık bölümlerinde tasarım eğitimi alan öğrenciler eğer bu ihtiyacı karşılamazlarsa profesörleri tarafından uyarılırlar.
Özellikle konut ve cafe/restoran gibi binalarda konulmaz ise, bu eksiklik dersten kalmaya bile yol açabilir.
Balkonlar ve teraslar, yani yarı açık alanlar:
- Evimizde mutfağın hemen dışında, üzeri kapalı ve yanları açık olarak tasarlanan kısımlardır. Bu alanlar kışta yağmurdan, yazda güneşten koruma görevi taşır. Sabah kahvaltıları bu alanlarda yenir, öğlen kahveleri içilir ve ailecek akşam yemeklerinin tadı çıkarılır. Balkon ve teraslar aile yaşantısına kalite katar.
- Mutfak ve salonların önündeki bu alanların elektrik faturasını düşürdüğü bilimsel bir gerçektir. Özellikle yaz aylarında sağladıkları gölge, hafif esintiyle serinleyince hemen yanlarında bulunan yatak odaları, salonları ve mutfakları serinletirler.
- Ülkemizde toprağı verimli olarak kullanamamamız ciddi bir sorundur. Tüm dünyada olduğu gibi bizim nüfusumuz da artmaktadır. Bu artış için gereken barınma ihtiyacını birçok konutun parseli birlikte kullanarak paylaşacağı apartmanlarda değil, şehrin hemen dışındaki müstakil arsalarda karşılıyoruz. Bu da toprağımızı betonla kaplamamıza sebep oluyor.
Bu eğilimin en büyük sebebi ülkemizdeki apartman yaşamının bir hamster kafesine benzemesinden gelmesidir. İnsanımız apartmanlarda balkonsuz kapalı kutulara sıkışmaktadır. Apartmanlardaki yaşam kalitesini arttırmak için büyük balkonlar sağlamamız önemlidir.
Apartmanda yaşayan bir insanın da yemek masasını balkonuna atarak ailecek akşam yemeği yemesi en doğal hakkıdır.
Güney Kıbrıs bir ada ülkesi olmanın sorumluluğu ile balkon ve terasların değerini çok iyi biliyor. Ülkesindeki binalarda bu açılımı ortaya koyuyor.
Özellikle Lefkoşa bu iki yaklaşımın kıyasını yapmak için ideal bir örnektir:
Çünkü, Lefkoşa İmar Planı hem güneyde hem de kuzeyde ortak uygulanan bir imar planıdır.
Lefkoşa’nın iki parçasını da tanımlayan bu plan; Güney yarısında balkon için konutların %20’si kadar ek izin verirken, kuzey yarısında sadece %5’e kadar izin vermektedir.
Bu durum, aynı şehrin bir yarısında insanların apartmanlarda kaliteli yaşayabilmesini, diğer yarısında ise mutsuz olmasını ortaya koyar.
Sonuç olarak apartmanlarda yaşayan insanımız müstakil konuta taşınmak için gün sayar.
Tabii bu konuda şehir plancı arkadaşlarımızın da önemli bir çekinceleri vardır. Yapılan yarı açık alanların zaman içerisinde denetlenmeden kapalı alanlara dönüştürülmesi önemli bir sorundur.
Bu konuda belediyelere ciddi bir görev düşmektedir. Dahası belediyeler bu konuda yasal olarak güçlendirilmelidir.
Yine de kurunun yanında yaş yakmak hiçbir zaman doğru değildir.
Trafik kazalarının fazla olmasından dolay otomobil kullanmayı nasıl yasaklamıyorsak, bir akdeniz ülkesinde balkon/teras pratiğini öldürmeyi de kabul etmemeliyiz.
Alınacak önlemlerin ihtiyacı yasaklamadan yapılması önemlidir.
Umuyoruz ki ülkemizdeki balkon ve teras pratiğinin eksikliği zaman içerisinde çözülecektir.
Böylece bizler de güzel havalarda bayram yemeklerimizi üzeri kapalı balkonlarımızda taşımayı artırabileceğiz.
Şimdiden herkese mutlu bayramlar dilerim.
Balkonlardaki sohbetlerde görüşmek üzere…