Düşünün, bir Kıbrıslı Rum genci, Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki bir liseden mezun olduğu zaman, A Level ya da IB Diploma derecesi ile Türkiye’nin bir çok önemli üniversitesinde okuyabilir!

Ama Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki liselerden mezun bir “Kıbrıslı Türk genci”; aynı şansa sahip değildir!

-*-*-

Özkan Cansu adlı gencimiz, Güney Kıbrıs’taki Amerikan Akademi’deki başarıları ile dikkat çekti…

Ersin Tatar çocuğumuzu kabul etti ve kutladı.

Ama aynı Tatar, bu çocuğun Türkiye’deki iyi bir üniversitede çok iyi bir eğitim alabilmesi için ağzını açamaz!

-*-*-

Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’na bu konuyu sordum…

Bu sene çözmek için bir protokol hazırlayacaklarını, Türkiye’nin işi tamamen kendilerine bıraktığını anlattı.

Umarım bu protokol yaşama geçer ve dileyen gencimiz dilediği ülkede, (Türkiye dahil), eğitim alabilir!

-*-*-

Düşünün, dileyen her Kıbrıslı Rum; Türkiye’ye dilediği şekilde gidebilir!

Giriş kapısında ufak bir vize işlemi ile mis gibi tatil yapar; hatta arkadaşları ile ava bile gidebilir!

Ama bir çok Kıbrıslı Türk, “Türkiye için güvenlik sıkıntısı yaratabilir” denilerek, bu ülkeye sokulmaz!

-*-*-

Daha acı bir şey söyleyeyim size!

Bir internet gazetesi var…

Daha önce her gün Ersin Tatar’ın ağzından bir yığın saçma ifadeler kullanıyordu.

Sık sık bana da hakaret yağdıran bu yayın şeyisini polise şikayet ettim, kimse bir şey yapmadı!

Bir polis dostum bana, “uğraşma, bizi aşar” dedi, vazgeçtim!

-*-*-

Ama doğrusu merak ettim; “uğraşma bizi aşar” ne demekti?

Kimdi bu gazeteyi hazırlayan veya hazırlayanlar?

-*-*-

Sonra Tatar’ın veya şimdilerde hemen her gün Zorlu Töre’nin “özel demeçlerini” araştırdım!

-*-*-

Meğer, hem Tatar hem Töre, bu gazeteye veya bu gazeteden her hangi bir kişiye, hayatlarında hiç demeç vermemişler.

-*-*-

Ama gazete, onların ağzından çıkmış gibi dilediğini yazabiliyor, dilediğine hakaret ediyor!

Tatar ve Töre, bunu yapanı, yapanları biliyor ama seslerini çıkaramıyor!

-*-*-

Peki neden?

-*-*-

Çünkü, bu künyesiz, yasak olması gereken gazeteyi, belli ki “önemli” kişi veya kişiler yayınlıyor!

KKTC’nin Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı bu kişi veya kişilerden korkuyor!

Her ikisi de sandalye – koltuk uğruna gık demiyor!

-*-*-

Bütün bu yaşananlardan çıkan sonuç sizce ne olabilir?

-*-*-

Gayet açıktır ki; bu yayın organını hazırlayanlar, “işgalci olduklarını kabul ediyorlar; sistemden nemalanıyorlar; Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı da bunlardan rahatsız değil, seslerini çıkarmıyor… Polis sessiz…”

-*-*-

Sonuç: I love KKTC!

Ne diyeyim ki!

Yok canım, Kıbrıslı Türkler biat ve itaat ederse, sıkıntı yoktur tabii ki!

Benim tasmamı da getirin canlarım benim!

III. Dünya Savaşı mı?

Avrupa Birliği (AB), Ukrayna ile tam üyelik görüşmelerine başlama kararı aldı…

Bu ülkeye 50 milyar Euro destek de verilecek…

-*-*-

Müzakerelerin başlaması demek, Rusya’nın, bir AB aday ülkesine saldırıyor olması demektir!

Ve bu durum ciddi tehlikeler içerebilirdir!

-*-*-

Savaş Avrupa’ya yayılır mı?

AB üyesi ülkeler savaşa girer mi?

Düşük ihtimal!

Ama “sıfır ihtimal” değil!

-*-*-

Düşük ihtimal çünkü Macaristan gibi bazı ülkeler, bu konuda daha çok Rusya yanlısı gibi duruyor!

-*-*-

Daha yüksek bir ihtimalden söz edebiliriz!

Mesela mı?

Masaya oturma!

Masaya oturulur, Ukrayna’da savaş biter ama bu ülkenin Doğu kesimi de Rusya’ya kalır!

Ölenler de her sene anılır, o kadar!

-*-*-

Geri dönelim; “savaş yayılır mı?” sorusuna bir daha bakalım…

Evet, Rusya ile AB çok düşük ihtimal da olsa savaşabilir…

Ve bu, açık bir şekilde III. Dünya Savaşı olur!

-*-*-

Bir “tehlikeli” konudan daha söz edelim…

Bir başka savaş!

Hamas – Netanyahu savaşı!

Hamas’ın, bu savaşı Avrupa’daki bazı İsrailli hedeflere yayabileceği duyumlarından söz ediliyor!

-*-*-

İhtimal mi?

Yüksek!

Peki sonuç?

Yine çok ciddi sonuçları olur bu tür bir durumun!

Ve ne yazık ki Hamas sanki buna buna zorlanmaktadır!

-*-*-

Hamas’ın Avrupa’daki hedeflere olası en küçük bir saldırısı, İslam karşıtlığını veya İslamofobiayı zirveye çıkaracaktır!

Kısacası; işler çok karışık!

Kuzey Kıbrıs’ı biz yönetiyoruz, size kaptırmayız!

Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, “… Rumların federasyondan anladığı, ‘Kuzey’i de biz yönetelim’dir” demiş…

-*-*-

Büyükelçi’nin bu sözleri size de eminim ilginç gelmiştir!

-*-*-

Neden ilgimi çekti bu söz?

Çünkü açık itiraf var içerisinde!

Nasıl bir itiraf mı?

“Aldık, vermeyiz, bizimdir” itirafı!

-*-*-

Türkiye, “biz yönetiyoruz, size vermeyiz” düşüncesindedir…

Feyzioğlu, açık bir şekilde, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne, “Kuzey Kıbrıs bizimdir, size kaptırmayız” demektedir.

-*-*-

Haaa zaten, Türkiye’nin tamamına yakını, Kıbrıs’ın Kuzey kesimini, Türkiye’ye ait toprak parçası olarak kabul etmektedir ki bu da ayrı bir mesele…

-*-*-

Ersin Tatar mı?

Zavallı hala egemen eşit diye bir şeyler mırıldanıyor!

5 İngiliz Sterlini… 5 Pound… Türk Lirası olarak mı? 185 TL’yi geçti… Yılbaşına 40’ı bulacak denmişti… Bulacak! Daha fazla yorum yapmıyorum…