BAN'IN İSTEKLERİ
Birleşmiş Milletler’in, Genel Sekreter Ban Ki Moon, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın 22 - 24 Ocak’ta randevulaştıkları New York - Greentree’de Kıbrıs sorununun bütün iç yönlerini kapatmak i
Birleşmiş Milletler’in, Genel Sekreter Ban Ki Moon, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın 22 - 24 Ocak’ta randevulaştıkları New York - Greentree’de Kıbrıs sorununun bütün iç yönlerini kapatmak istediği bildirildi.
BM’nin hedefinin, Ocak’taki üçlü görüşmede, görüşmenin ardından Kıbrıs sorununda uluslararası konferans çağrılmasını “kilitleme”’ olduğuna işaret eden Mahi gazetesi, Rum tarafının uluslararası konferansa “eşek gibi” gitmek zorunda kalacağı yorumunu yaptı.
Fileleftheros; “Hepsi Greentree’de Kapansın... Genel Sekreter Üçlü Görüşmede, İç Yönler Üzerinde Anlaşma İsteyecek” başlığıyla yansıttığı haberinde, edindiği bilgilere dayanarak, Genel Sekreter’in Cumhurbaşkanı Eroğlu ve Rum Yönetimi Başkanı Hristofyas’tan, aralarındaki anlaşmazlıkları BM uzmanlarının da yardımıyla görüşüp görüş birliklerine varmalarını isteyeceğini, bu nedenle görüşme süresinin bir gün uzatıldığını (22, 23, 24 Ocak) yazdı.
Genel Sekreter’in, Kıbrıs sorununda bir sonraki aşamaya, yani uluslararası konferansa geçebilmek için görüş birliklerine varılmasını hedeflediğine işaret eden gazete özetle şunları yazdı:
“Müzakereler alanındaki her şeyin bu hedefi imkânsız hale getirmesine ve Türk tarafının tamamen retçi olmasına karşın Birleşmiş Milletler, zamanın dar olduğunu ve müzakerelerin ilânihaye devam edemeyeceğini düşünüyor.
İngilizlerin, ABD ve BM’yle istişare içerisinde, uluslararası konferansı BM Güvenlik Konseyi kararıyla kilitlemeye çalışması da tesadüf görülmemelidir. BM’nin önünde iki ana senaryo vardır.
1- Üçlü görüşme sırasında ilerleme kaydedilirse Genel Sekreter, iki müzakereciden Şubat veya Mart ayında uluslararası konferansa gelmelerini isteyecek.
2- Greentree’de tatmin edici ilerleme kaydedilemezse, birkaç hafta daha Kıbrıs’ta müzakerelere devam etmelerini veya prosedürü; ya çok taraflı görüşmeye götürerek oyunun sonunu veya çıkmaz ilan edilerek, çabanın sonunun ilanı için geri gelmelerini isteyecek.
Lefkoşa’da müzakereler; zor ve dikenli diye tabir edilen mülkiyet, toprak, egemenlik ve güvenlik meselelerinde ilerleme konusunda en küçük bir ışık huzmesi bile olmadan çok ağır ilerliyor. Bu görüntü, bir dizi konuda görüş birliğine varılmasını mümkün gören BM’nin planlarına uymuyor. Gerçekler ve istenenler arasındaki bu mesafe, BM açısından fazla seçenek olmadığı ve Lefkoşa’nın en muhtemel senaryo gördüğü; müzakerelere 2013’e, yani başkanlık seçimlerinin sonrasına kadar ara verilmesi senaryosunun şu anda BM’nin seçenekleri arsında olmadığını teyit ediyor.
Bütün bu çabaların ve senaryoların arkasına garantör güçlerin müdahil olması projesi de yerleştiriliyor. Alexander Downer, muhtemelen yeni üçlü görüşme öncesinde Ankara’ya gitmeyi planlıyor, İngiltere’yle de arasında direkt iletişim hattı var. Garantörlerin de katılımıyla, uzmanlar veya siyasi müdürler düzeyinde ilk görüşme yapılması fikri yürümedi. Downer, bu fikri müzakerecilerin önüne koydu, ancak Kıbrıs Rum tarafının bu aşamada böyle bir şeye sıcak bakmadığı aşikârdır. Çünkü teknokratlar düzeyinde de olsa daha çok; Kıbrıs sorununda beşli bir konferans olacaktı.”
“İNGİLİZ İNADINDAN, BARIŞ GÜCÜ KARARI DA, OCAK’TAKİ GÖRÜŞME DE HAVAYA UÇTU”
Gazete “BM’deki İngiliz İnadından Her Şey Havaya (Uçtu)” başlıklı haberinde, İngiltere’nin, 2012’nin ilk aylarında Kıbrıs sorununda uluslararası konferans düzenlenmesi hedefiyle katı bir takvim benimsenmesinde ısrar ettiğini, bu nedenle Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmasının da, Ocak ayında üçlü görüşme yapılmasının da havaya uçtuğunu iddia etti.
Gazete, İngilizlerin, BM Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmasına ilişkin karar taslağında, Ocak ayındaki ortak görüşmeden hemen sonra, iç yönlerde görüş birliklerine varılmasını şart koşmaksızın, çok taraflı konferans düzenlenmesi ifadesi yer almasında ısrar ettiğini belirtti.
BM Genel Sekreteri’nin son üçlü görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, çoklu veya uluslararası konferans için şartlar koştuğuna işaret eden gazete, İngilizlerin Ban Ki Moon’un “oyunun sonu” ifadesini kendi yöntemleriyle, yani dayatarak uygulamak istediklerini belirtti, gazete özetle şunları yazdı:
“Diplomatik kaynakların işaret ettiğine göre, olanaklar önemli ölçüde daralıyor ve görüntünün, son sondajların yapılacağı yarın netleşmesi gerekiyor. Lefkoşa, Cuma gecesi geç saatlere kadar, dogmatik şekilde terzinin arkasında duran Londra’ya sert bir girişimde bulundu.
Lefkoşa ve New York’ta aktif hareket eden Kıbrıs hükümeti, Rusya’nın tam desteğine sahiptir. Rusya, BM içerisinde İngiltere’ye tepkisini ağırlaştırdı. Londra’nın, ABD’nin bazı noktalarda değişmiş desteği dışında diğerlerinden özlü bir desteği yok. Amerikalılar, Genel Sekreter’in Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim’ın Güvenlik Konseyi’ni bilgilendirmesi sırasında tezlerini yinelemeksizin genel bir görüş ortaya koydular.”
“HRİSTOFYAS CAMERON’U PROTESTO ETTİ”
Haravgi; “Hristofyas’tan Cameron’a Protesto... İngiltere’nin İç Yönlerde Anlaşma Olmadan Uluslararası Konferansa İlişkin Tavrı BM Genel Sekreteri’nin Tezini İhlal Ediyor” başlıklı haberinde, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın İngiltere Başbakanı David Cameron’u, İngiltere’nin uluslararası konferans konusundaki tavrı nedeniyle protesto ettiğini yazdı.
Gazeteye göre Rum Sözcü Stefanos Stefanu, “İngiltere’nin Kıbrıs sorununun iç yönlerinde anlaşmaya varılmadan önce uluslararası konferans çağrılması konusundaki tavrının BM Genel Sekreteri’nin tezini ihlal ettiği” iddiasında bulundu ve Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın İngiltere Başbakanı Cameron’u Brüksel’de protesto ettiğini söyledi.
Güney Kıbrıs ile İngiltere arasında, iki tarafı ilgilendiren konularda istişare ve diyalog öngören bir karşılıklı anlayış memorandumu bulunduğunu hatırlatan Stefanu, “İngiltere Kıbrıs sorununun iç yönlerinde anlaşmaya varılmadan önce uluslararası konferans çağrılması gerektiğini söyleyen görüşü ileri götüremez. İngiltere’nin bu tutumu, BM Genel Sekreteri’nin raporlarında da ortaya konulan tezini ihlal ediyor” dedi.
Stefanu, Ban’ın tezinin, uluslararası konferansın Kıbrıs sorununun iç yönlerinde anlaşmaya varıldığında, dış yönleri için çağrılacağı şeklinde olduğunu, Rum tarafının tezinin de bu olduğunu ve bunda ısrar ettiklerini söyledi.
Politis; “Uluslararası Konferans Konusunda Çember Daralıyor... BM Israr ve Strateji İle Prosedürü Tırmandırıyor” başlıklı haberinde, BM Güvenlik Konseyi üyelerinin, Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılması kararı üzerindeki müzakerelerinin Kıbrıs sorunundaki müzakere prosedürünün geleceği açısından kritik önem taşıdığını yazdı.
Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin başrolünde kelimelerle oynandığını, oyunun; çözebilirlerse Kıbrıs sorununun en azından kağıt üzerinde çözümünü gündeme getireceğine inandıkları bir çeşit bulmaca olduğunu, anahtar kelimenin de uluslararası konferans olduğunu kaydeden gazete, Güvenlik Konseyi’nin ikiye bölünmüş olduğunu, Anglo - Amerikaların “uluslararası konferans çağrılması net” ifadesinde ısrar ettiğini, Fransa’nın ise Greentree’dekinin benzeri bir açıklama yapılmasını önerdiğini kaydetti.
Ocak’taki üçlü görüşme tarihlerini 20 - 22 Ocak diye veren gazete, BM’de tartışılmakta olan konunun, Genel Sekreter’in uluslararası konferansı Ocak’taki üçlü görüşmenin hemen ardından toplayıp toplayamayacağı olduğunu yazdı, özetle şu bilgileri verdi:
“BAN’IN GÜVENLİK KONSEYİ’NİN OLURUNA İHTİYACI YOK”
“Gazetemiz, Ban Ki Moon’un BM Hukuk Dairesi’nden görüş istediğini ve Güvenlik Konseyi’nin olurunu almasına gerek olmadan, tarafların olumlu veya olumsuz yanıt vermelerine bağlı olarak, istediği herhangi bir konuda uluslararası konferans çağırabileceği cevabını aldığını bilebilecek durumdadır.
Genel Sekreter, bu görüş sonucunda, 4 Mart 2011 tarihli müzakerelerin gidişatına ilişkin raporunun 24’üncü paragrafında da şu ifadelere yer verdi:
‘Gerekli gördüğümde, iki tarafla da istişare ettikten sonra, özlü konularda, başlıklar içerisinde ve başlıklar arasında uluslararası konferans düzenlenmesini haklı gösterecek yeterli ilerleme kaydedildiğine hükmedersem, konferansı çağıracağım.’
Uluslararası konferans çağırmayı, iki tarafla istişare yaptıktan sonra Genel Sekreter’e bırakan ve kendi görüşünün (Güvenlik Konseyi) bağlayıcı olmayacağı bu ifade, raporun içeriğini benimseyen Güvenlik Konseyi tarafından da onaylandı ve bu konuda konseyin görüşü bağlayıcı olmayacak.”
“EŞEK GİBİ...”
Mahi; Greentree’de BM Genel Sekreteri, Cumhurbaşkanı Eroğlu ve Rum Yönetimi Başkanı Hristofyas arasında yapılacak üçlü görüşmede, Kıbrıs sorununda çok taraflı konferans çağrılmasının ‘kilitlenmeye’ çalışılacağı haberine; “Eşek Gibi Çoklu Konferans... Hedef, Beklenen Üçlü Görüşmede ‘Kilitlenmesi’” başlığını attı.
Baskıya gittiği saatlere kadar Güvenlik Konseyi’nde İngilizler ve Amerikalıların, Ocak ayında Kıbrıs sorununda çok taraflı konferans çağrılmasının “kilitlenmesini” elde etmeye çalıştığını; Rusya, Fransa ve Çin’in buna karşı çıktığını ve henüz sonuca varılmadığını belirten gazete özetle şunları yazdı:
“Hükümet kanadının, gelişmeleri şirin gösterme yönündeki yoğun gayretine rağmen Başkan Dimitris Hristofyas, şu anda çok taraflı bir konferans meselesi ortaya çıkmasını hiçbir şekilde istemiyor. Çünkü yapılacak baskının büyüklüğünü hesap edebiliyor ve iç cephede çok ciddi bir tepkiye neden olacağını iyi biliyor.
Bu nedenle, bu gelişmeyi bertaraf etmeleri için, Kıbrıs Rum tarafının tezlerine yakın duran üç dost; Rusya, Fransa ve Çin yönünde hareket ediyor. Ancak bu gelişme, Dimitris Hristofyas’ın 4 yıldır uyguladığı, kendi kendini ve dolayısıyla Kıbrıs Rum tarafını kapana kıstıran politikanın sonucu olduğu söylenebilir.
Şu anda bizim tarafın önündeki tek çıkış yolu, Kıbrıs sorununun, uluslararası boyutlarına tabi yönlerinde hiçbir anlaşma yörüngesi bulunmadığını, öteki yönlerdeki sözde ‘görüş birliklerinin’ de çok taraflı konferans çağrılmasını haklı gösterecek kadar olmadığını göstermektir.”
Haftalık Kathimerini haberi; “Çok Taraflı Konferans İçin Çetin Pazarlık... Güvenlik Konseyi’ni Engellemek İçin İngilizlerin ve Downer’ın Ağır Baskısı” başlığıyla yansıttı.