Bankada pişecek (!)
Dövize bağlı kriz de var, kendi krizlerimiz de…
Ne krizi demeyin…
Mesela alım gücünün giderek düştüğünü UBP döneminde dillendirmiştik.
DPÖ’yü geçtim.
Sivil topluma bakalım artık.
KTAMS dönem dönem açıklıyor.
Ciddi veriler kamuoyuna açıklanıyor.
Fazla detaya girmeden şunu söylemek rahat: Alım gücü eridi.
Sebebi açık…
Zamlar…
Dövize bağlı zamlar…
Piyasadaki durgunluk.
Ve bazı uyanıklar!..
Bu zaman ve döviz furyasını fırsata çevirmek isteyenlere (pahalıcı tüccarı) dikkat etmek lazım…
Bir de sahtecilere…
Piyasa sahte malla dolu…
Denetim yok…
Bu nedenle her markanın sahtesi orijinal niyetine satılıyor.
İthal temizlik ürünlerinden beyaz eşyaya, TV’den yiyecek içeceğe kadar, pek çok şey sahte!..
Peki başka ne var krizi doğrulayan?
İş yok…
Gençler işsiz…
Avrupa’da yüksek tahsil yapan gençleri tatmin edecek iş yok.
Kimse de bu birikimle düz işçi olmayı kabul etmiyor.
Baba parası yemek kalıyor geriye…
Bu da büyük bir sorun….
Motivasyon meselesine ve psikolojik sorunlara neden olabiliyor.
Ne olacak dediğinizi duyar gibiyim.
Böyle giderse daha da fakirleşeceğiz.
Tabii bu tespit maaşlı çalışanlar için geçerli…
Zenginler mi?
Onlara bir şey olmaz…
Paraları birkaç sene bankada pişecek.
Yani durduğu yerde kazanacak.
Hepsi bu…
-------------------------
Piyasanın 'öğleni' öldü mü?
Büyük kentlerde esnaf dillendiriyor.
“İç piyasa durdu”
Peki “neden” diye hiç düşündük mü?
Geçtiğimiz hafta Ekonomist Mehmet Saydam’ı dinledim Kanal T ekranında…
Dikkate değer tespitler yaptı.
Mesela Lefkoşa’da 'kuru bir öğle hareketliliği' olduğundan bahsetti.
Kuru bir trafik!..
Piyasaya yararı olmayan “Çocuğu okuldan al eve götür-nenesine götür” trafiği…
Saydam diyor ki: “Eskiden (UBP hükümetinden önce) kamuda mesai uzundu, uzun bir öğle ara vardı. Çalışanlar öğle arasında panik yapmaz, alışverişe gider, yemeğe giderdi. Bu öğle araları da piyasada hareketliliğe neden olurdu”
Saydam haksız değil…
Bu konu, kafa patlatmaya değer…