1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Bardağın yarısı
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Bardağın yarısı

A+A-


Bilirsiniz...
Çok ‘klasik’ benzetme...
Bir bardak...
Yarısı dolu...
Yarısı boş...

Nasıl baktığınız önemli olan...

***

“Bardağın yarısı boş” diye bağırmak, sadece, haksızlık...
Ama gerçek!..
Söylemek de gerek...

***

“Bardağın yarısı dolu” demek, çok fazla iyimser...
Eğer ‘öteki’ yarısını görmüyorsanız eğer...
Yine de...
“Yarısı dolu..”
Doğru, görmezden gelemezsin ki!..

***

Geçenlerde bir dostumuz şu sitemde bulundu, toplumsal ‘isyan’ hallerine...
- “Doğruya doğru, güzele güzel demeye korkar olduk...”
Klavye ‘söylenmeleri’ üzerinden sürekli bir ‘eleştiri’ kültürü gelişiyor ki, aslında, olumlu...
İnsanların söz söylemesi...
Fikir vermesi...
Tartışması...
Konuşması!..

***

Ama eğer ‘fikir’ kaybolursa aradan...
‘Düşünce’ eksilirse...
En önemlisi ‘bilgi’den yoksunlaşırsa sözcükler ve sadece bir ‘beğenmeme’ tatminsizliğine, kolaycılılığına, hastalığına dönüşürse kültür...
‘Doğruya doğru...’
‘Güzele güzel...’
‘İyiye iyi’ demek ‘ayıplanırsa’ yani...

Ya da ‘korkulur’ olmuşsa...
Yine ‘düşünmek’ gerek...

***

Bilirsiniz...
Çok ‘klasik’ benzetme...
Bir bardak...
Yarısı dolu...
Yarısı boş...
Nasıl baktığınız önemli olan...
Şu anki ‘fotoğraf’ şu...
Önce, yarım bardak suyu içiyoruz afiyetle...
Hiç ses etmeden, ilk fırsatta!..
Sonra başlıyoruz bağırmaya:
“Bu bardağın tamamı boş” diye!..

Bu yazı toplam 2651 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar