1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. “Bardağın yarısı dolu: Güvenlik konusunda çözüm mümkün”
“Bardağın yarısı dolu: Güvenlik konusunda çözüm mümkün”

“Bardağın yarısı dolu: Güvenlik konusunda çözüm mümkün”

Sürdürülebilir Barış ve Demokratik Kalkınma Merkezi (SeeD),  açık ve yapıcı görüşmelerin devamının sağlanması gerektiğine işaret etti…

A+A-

Sürdürülebilir Barış ve Demokratik Kalkınma Merkezi (SeeD), Crans-Montana sonrası, Barış Süreci ile ilgili bazı paydaşların mevcut parametreler çerçevesinde Kıbrıs Sorunu’nun çözülemeyeceği konusunda şüphelerini açıkça dile getirmeye başlamasıyla ülkedeki siyasi havada ümitsizliğin hakim olması gözden kaçmayan bir gerçek olduğuna işaret etti, ancak, olumlu bir açıdan bakılması halinde, Crans-Montana’da görüşmelerden sonuç alınamaması bir fırsat olarak değerlendirilebileceğinin altını çizdi.

“Crans-Montana’yı bir başarısızlık olarak görmek ve karşılıklı suçlama tuzağına düşmek yerine, açık ve yapıcı görüşmelerin devamı sağlanmalıdır”

SeeD’in açıklaması şöyle:

“Onlarca yıl önce başlayan Kıbrıs barış müzakerelerinde ilk kez tüm ilgili taraflar ayni masa etrafında bir araya gelerek şüphesiz en zor konu olarak görülen güvenlik ve garantiler konusunu görüşmüştür. Taraflar arasında görüş farklılıkları olsa da, güvenlik konusunda  yalnızca siyasi liderler seviyesinde değil, birçok uzman ve Kıbrıs’taki halklar arasında da son derece önemli ve anlamlı görüş paylaşımları olmuştur.

Crans-Montana’yı bir başarısızlık olarak görmek ve karşılıklı suçlama tuzağına düşmek yerine, açık ve yapıcı görüşmelerin devamı sağlanmalıdır. Son iki yıl içerisinde müzakerelerde önemli bir ilerleme sağlanmış olması gözle görülür bir gerçek olsa da; adada çözüme ulaşılabilmesi için, öncelikle birtakım tartışmalı konularda karara varılması gerektiği hususunda tüm taraflar artık daha net bir anlayışa sahiptir. Bu konular arasında en fazla öne çıkan nokta ise her iki Kıbrıslı toplumun da güvenlik ihtiyaçlarını eş zamanlı olarak karşılayabilecek yeni bir Güvenlik yapısının bulunması gerekliliğidir.”

“Güvenlik konusunun kesinlikle çözülebilir”

“Güvenlik Diyaloğu İnsiyatifi geçtiğimiz yıldan bu yana, her kesimden siyasi ve toplumsal paydaşlarla işbirliği içerisinde geniş kapsamlı bir araştırma yürüterek, her iki toplumun da güvenlik ihtiyaçlarını anlamaya çalışmış ve uygulanabilir ve kabul görebilir güvenlik seçenekleri üreterek adada sürdürülebilir bir barış sağlanmasına katkı koymaktadır. 50’den fazla üst düzey karar verici, yerli ve yabancı uzmanlar ve ada çapında 3,000 vatandaşla yapılan görüşmeler ışığında, Güvenlik Diyaloğu İnsiyatifi Güvenlik konusunun kesinlikle çözülebilir olduğu tespitinde bulunmaktadır. Fakat, bu koşullu bir iyimserliktir. Güvenlik konusunda herhangi bir görüşmenin başarıyla sonuçlanabilmesi için, söz konusu görüşmenin olumlu bir yönde ilermesini sağlayacak, güvenlik konusunda geçiş sağlanmasıyla ilgili ‘uluslararası en iyi uygulamalar’ esasında ve her iki toplumun da güvenlik ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılamasını hedefleyen bazı temel ilkelere dayanarak yürütülmesi gerekmektedir. Önerilen ilkeler şöyledir:

1.        Birleşik Kıbrıs için inşa edilecek güvenlik yapısı hem gerçek hem de algısal tehditlere etkin şekilde cevap vermelidir: Konumsal pazarlık yaklaşımı tarihi müzakere pozisyonları temelinde olup, güvenlik yapısının cevap vermesi gereken olası tehditlere bütünlüklü şekilde cevap verememektedir.

 2.       Önleyici güvenlik mekanizmaları en az tepkisel güvenlik yaklaşımları kadar önemlidir: Mevcut görüşmeler çoğunlukla askeri birliklerin sayısı ve asker garantiler gibi tepkisel güvenlik çözümlerine odaklanmaktadır. Ancak, her iki toplumda da ortak görülen güvenlik korkularının çoğunu ‘sert/geleneksel güvenlik’ yöntemleriyle ele almak mümkün değildir. Dolayısıyla, en kötü senaryolara yönelik güvenlik çözümlerinin iki toplumun korkularına kapsamlı şekilde cevap vermesi mümkün değildir. İleride inşa edilecek herhangi bir güvenlik yapısına ‘sert/geleneksel güvenlik’ çözümleri, kaçınılmaz olarak dahil edilecektir. Fakat etkin önleyici güvenlik mekanizmalarının söz konusu güvenlik yapısına dahil edilmesi halinde, en kötü senaryolara yönelik güvenlik çözümlerine duyulacak ihtiyaç büyük ölçüde azalacaktır.

 3.       Bir toplumun güvenliğinin sağlanması diğer toplumun güvensizliğine yol açmamalıdır: Güvenlik önlemleri ve geçiş dönemi güvenlik yapıları her iki toplumun güvenlik algılarına cevap vemelidir.

4.        İç direncin sağlanması ana hedef olmalıdır: Uzun vadede, varılacak bir anlaşmanın sürdürülebilir olması, ancak Federal Kıbrıs’ın stres etkenleri ve tehditlerle mücadele edecek kendi iç kapasitesini geliştirmesiyle mümkün olacaktır. Yapılan araştırmalar, her iki toplumun da bu hedefi desteklediğini göstermektedir. Dolayısıyla, bu hedefin müzakerelerde başlangıç noktası olarak değerlendirilmesi, uzlaşı sağlanması konusunda bir potansiyel sağlamaktadır.

Bu ilkeler temelinde güvenlik yöntemleri geliştirilip, müzakere edilmesi halinde barış sürecinde ilerleme sağlanması mümkün olacaktır. SeeD tarafından yapılan bu araştırma sonuçlarına göre, her iki toplum da Erken Uyarı ve Erken Müdahale Sistemi, karma polis birlikleri ve Federal İnsan Hakları ve Cinsiyet Eşitliği Komisyonu gibi birleştirici kurumların oluşturulmasının, Kıbrıs’ta iç direncin sağlanmasına katkı sağlayacağı görüşüne sahiptir (Daha detaylı bilgi için, Güvenlik Diyaloğu İnsiyatifi önerilerinin tümüne http://bit.ly/2uEMEOC adresinden ulaşabilirsiniz). Crans-Montana’dan elde edilen sonuçsuzluk ve ümitsizliğe rağmen, Güvenlik Diyaloğu İnsiyatifi araştırma ekibi tüm ilgili paydaşlarla diyaloğa devam ederek, barış sürecine yönelik olası katkılarını ve önerilerini gözden geçirmeye, yeniden değerlendirmeye ve düzenlemeye devam etmektedir”.

 

Bu haber toplam 2000 defa okunmuştur
Etiketler :