1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Barış Kültürü ve Eğitimi
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Barış Kültürü ve Eğitimi

A+A-

Kıbrıs Sorunu’nda çözüme yönelik müzakerelerinin yoğunlaşmasını beklediğimiz bu günlerde, “barış kültürünün” daha da bir içselleştirmesi gerektiği gün gibi ortaya çıkıyor… Özellikle İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın Limasol’daki konferansı sırasında şiddet içerikli bir saldırıyla karşılaşması bu anlamda daha çok çaba sarf etmemiz gerektiğini gösteriyor…

Barış, basit bir biçimde savaş karşıtı, yani savaşın olmaması demek değildir… Daha açık olarak söylemek gerekirse barış; “çatışmaların ve sorunların” işbirliği ve toplumsal adalet bağlamında şiddetsiz yöntemler kullanılarak çözüldüğü yaratıcı bir süreçtir…

Tam da bu bağlamda Norveçli bilim insanı Johan Galtung,  “pozitif” ve “negatif” barış tanımları öne atarak önemli bir açılım ortaya koymuştur. Bu tanımalara göre negatif barış; devletlerarasında ya da devlet toprakları içinde savaş ya da şiddetli çatışma olmaması anlamına gelir. Pozitif barış ise eşitlik, adalet ve gelişme durumuyla bağlantılı olan savaş ya da şiddetli çatışma ortamının olmaması anlamını taşır… Daha şekilsel bir biçimde şöyle gösterebiliriz:
Negatif Barış = Savaş Yok
Pozitif Barış = Savaş Yok + Sosyal Adalet + Gelişim

Şüphesiz ki çatışmanın olmadığı bir yaşam düşünülemez. Çatışma yaşamın her alanında vardır ve çoğu zaman da ortaya çıkması engellenemez. Ancak önemli olan çatışmaların hangi yollarla çözüldüğüdür. Barış kültürünü içselleştirmiş birey ve toplumlar, ortaya çıkan çatışmaları sosyal adalet ve gelişim odağında yani pozitif barış kapsamında çözme başarını gösterebilirler. Aksi durumda çatışma çözülmüş olsa bile gelişimden uzakta ve adaletsiz bir çözümdür.

Kanımca başarmamız gereken şey, bir bütün olarak Kıbrıs’ta pozitif barışı yakalamak olmalıdır. Bunu sağlayacak yegane şey de “barış kültürünü” egemen kılmaktır. Bunun içindir temel görev eğitime düşmektedir. Barış eğitimini işe koşmalıyız…

Barış eğitimi, bireylerin farkındalığını ve davranış becerilerini artırarak, kalabalık grupları barışçıl topluluklara dönüştürmeyi amaçlar. Bu durum, bireyin sorunlarına yapıcı çözümler bulmasına yardımcı olunarak sağlanır. Asıl hedef toplum da olsa, değişim önce bireyde başlar. Temel amaç; bireyin barış kavramını, hayatına ve barışçıl ilişkiler aracılığı ile topluma kazandırmasını sağlamak olmalıdır…

Ancak bu anlamda bize düşen görev bundan çok daha büyüktür. Çünkü bütünlüklü olarak Kıbrıs’ta pozitif barışı sağlamak için barış eğitimini sadece Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi’ne entegre etmek yeterli olmayacaktır. Güney Kıbrıs eğitiminin de bu anlamda çok yol alması gerektiği aşikardır. Üstelik bizden çok daha fazla…

O halde, toplumlararası görüşmelerde “eğitim” başlığının da ortaya konulması düşünülmelidir. Bu düşünceyi önemsediğimi vurgulamak isterim. Çünkü gerek “barış kültürü ve eğitiminin” sistemlere nasıl entegre edileceği, gerekse ortak bir vatandaşlık bilincinin oluşturulmasında nelerin, nasıl ve hangi süreçte yapılabileceği bu başlık altında belirlenmelidir. Aksi durumda pozitif barışı yakalamak kolay olmayacaktır.

-----------------------------------------------------

Buraya Dikkat

ÖSYM’den İlkler

Yükseköğretime Geçiş Sınavı (2014-YGS) sonuçları, bir ilk yaşanarak sınavdan sadece 6 gün sonra 29 Mart 2014 Cumartesi günü açıklandı. Geçmiş yıllarda büyük skandallar yaratan hatalı soru ve hatalı hesaplamalar ÖSYM’nin yeniden yapılanmasına ve özellikle sonuç açıklama birimin güçlendirmesine gidilmesine neden olmuştu... Bu yeni yapılanmanın sonuç verdiği ve ÖSYM’nin yeni bir anlayış belirlediği kendini hissettiriyor.

Örneğin bu ilklerden birisi, yapılan açıklamaya göre herhangi bir hataya ya da yanlış hesaplamaya imkan tanımamak için tüm yanıt kâğıtlarının iki kez değerlendirmiş olması… YGS’ye giren 2.086.087 adayın yanıt kâğıtlarının iki kez değerlendirmesi sadece 6 gün sürdü. YGS’ye sonuçlarının bu kadar kısa sürede açıklanması da bir ilk…

Bu yıl bir başka ilk daha yaşandı ve ÖSYM, sınavda birinci gelen öğrencileri açıklamadığı gibi sıfır çeken (puanı hesaplanmayan) öğrencileri de açıklamadı. Her ne kadar üç farklı teste tüm sorulara doğru yanıt veren ve 500 tam puan alan bir aday öğrencinin olduğu belirtilse de bu öğrencinin adı ÖSYM tarafından açıklanmadı. Bu öğrencinin ailesinden izin alındıktan sonra açıklanabileceği duyuruldu…

Bilindiği üzere bu yıl yine ilk kez olarak YGS soru kitapçıkları da kamuoyuna açıklanmamıştı. Soruların sadece %20’si yani 32 adet soru basınla paylaşılmıştı. Bu uygulama da kimi çevreler tarafından eleştiri almıştı... ÖSYM yetkilileri ise soru bankalarındaki soruları korumak adına böyle bir uygulayama gittiklerini duyurdular…

Bu yıl ilk kez hayata geçirilen diğer bir uygulama da aday öğrencilerin kendi yanıt kağıtlarına ulaşabilecekleri ama soru kitapçıklarını göremeyecek olmasıdır…

Aday öğrenciler sınavda hangi puan türünde kaç net yaptığı, puan türlerine göre kaçıncı sırada yer aldığı gibi bilgileri, kendi şifrelerini kullanarak ÖSYM’nin http://sonuc.osym.gov.tr internet adresinden öğrenebilirler… Son bir hatırlatma; aday öğrencilere herhangi bir sonuç belgesi gönderilmeyecek…

---------------------------------------

Gülmece

Fikirlerim Var

Minik kız elinde karnesiyle evden içeri girmiş. Karnesini babasına göstermiş. Babası bir bakmış baştan aşağı pekiyi, bir iki tane de iyi var, ama öğretmen karnenin altına şöyle bir not düşmüş:

- "Çok akıllı ve yetenekli bir çocuk fakat bir kusuru var, derste çok
konuşuyor. Buna nasıl son verebileceğimiz hakkında fikirlerim var, en kısa zamanda siz velisiyle de paylaşmak istiyorum"

Baba bunun üzerine karneyi imzalamış ve öğretmenin görüşlerinin altına kendi de bir not düşmüş:

- "Lütfen paylaşalım, çünkü işe yararsa ben de annesinde uygulayacağım."

Bu yazı toplam 3486 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar