Barış şinya kokulu olsun...
değerlendirenlerden birisiyim. CTP gibi barışla özdeşleşmiş bir partinin yaptığı açıklamaların, yapılan yorumların dikkatle ele alınıyor ve değerlendiriliyor olması normaldir, teşekküre şayandır.
CTP için iki konu çok önemlidir. Birincisi, Kıbrıslı Türkl
Kıbrıs sorunundaki gelişmeler üzerine CTP’nin çıkışlarının çeşitli yazar arkadaşlar tarafından sorgulanmasını her şeyden önce memnuniyetle değerlendirenlerden birisiyim. CTP gibi barışla özdeşleşmiş bir partinin yaptığı açıklamaların, yapılan yorumların dikkatle ele alınıyor ve değerlendiriliyor olması normaldir, teşekküre şayandır.
CTP için iki konu çok önemlidir. Birincisi, Kıbrıslı Türklerin varlığı ve gelişmesinin önünde ciddi bir blok olarak duran Kıbrıs sorununun çözülmesi ve Kıbrıslı Türklerin en temel hakkı olan dünyaya entegrasyon konusu. CTP, Kıbrıs sorunu çözülmeden, dünyaya entegrasyonun mümkün olamayacağını güçlü argümanlarla ortaya koyan tek partidir. İstikrarlı bir şekilde barışı anlatan ve kuruluşundan bugüne toplumsal gelişmenin, çözüm üzerinden sağlanacağını ortaya koyan değişmez temel niteliği, özelliği vardır. Dolayısıyla toplumsal varlığın sürdürülmesi açısından, çözüme ve dünyaya bağlanmaya dair umutlu ve inançlı olmak her şeyin başında gelir. Ada toplumu olmamızdan da kaynaklanan ancak özellikle siyasi ve ekonomik istikrarsızlık sonucu yüzyıldır göç veren Kıbrıslı Türklerin, adaya kontrolsüz ancak bilinçli bir anlayışla nüfus pompalanması sonucu ciddi bir varoluş baskısı ve toplumsal kimlik yitimi ile karşı karşıya oldukları artık herkesçe malumdur. Bugün Kıbrıslı Türkler, başta UBP tabanı olmak üzere sağ sol neredeyse herkes, on yıllardan beridir, çözümsüzlüğün yaratacağı büyük tahribatın Kıbrıslı Türklerin varlığını tehlikeye düşüreceğine dair CTP tarafından büyük bedeller ödenerek ortaya konan siyaseti savunur noktaya gelmiştir. Yalnız bu da değil, bugün yine neredeyse her siyasi parti çözüm olmazsa yol alamayız, dünyaya bağlanmamız kaçınılmazdır, çözüm olmalıdır diyor.
Bu iki nokta toplumun büyük çoğunluğunun geldiği konaktır. Bakmayınız popülizme boğulmuş politikacıların günlük söylemlerine, sürece baktığımızda dünden bugüne gelinen aşama, çözümsüzlüğün baş mimarlarının çözüm için müzakere ettiği noktadır.
Dolayısıyla eğer bugünden yarına bir yol haritası çizeceksek, bunu çözüm çizgisinden sapmadan, görece toplumsal konsensüsü bozmadan ve umudu hep öne çıkararak yapmalıyız. CTP’nin bugünkü rolü, çözüm konusunda bencillik yapmak değildir. Umudu yüksek tutarak toplumsal varoluşumuzu gözetmek, bu topraklara sarılma duygumuzu şinya kokusunun ne demek olduğunu bilen herkesle birlikte yol almaktır.
İkinci olarak şu gerçeğin altını çizmekte yarar var: CTP, gerek uluslararası düzeydeki müzakere teknikleri ve genel müzakere yönetimi gerekse, Kıbrıs sorununda önemli etkenlerden olan müzakere stratejisi ve yapısı ile ilgili önemli bir kapasiteye sahiptir. Beş yıllık müzakere yönetiminin yaratmış olduğu bu durumu kimse göz ardı edemez. Dolayısıyla, örneğin şu anda sürdürülen müzakerelerin gerek yönelimi gerekse yapılan öneriler bağlamında içeriği ile ilgili dün olduğu gibi bugün de konuşacaktır. Üstelik bugün ayrıntıları daha da öne çıkararak değerlendirme yapacak ve kamuoyunu bilgilendirecektir.
Belirttiğim gibi, çözüm konusunda yapılan eleştiriler ve oluşan beklentiler CTP’yi özellikle memnun eder. Ancak her geçen günün yeni bir birikim üzerine kurulduğunu unutmadan.
Sonuç şudur, çözüme her geçen gün daha çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde, umut her şeyin önünde gelir, ancak yapılan teknik hataları görmezden gelmemizi de kimse bizden beklemesin. Bu konuda kamuoyunu bilgilendirip doğru hedefi göstermeye devam edeceğiz.
Hiçbir popülist söylemin, gerçek örgütlü mücadelenin yerini alamayacağının bilincindeyiz. Kısa günün karı için değil, toplumun varlığı ve geleceği için barış mücadelesini her zaman yükselteceğiz.