"Barış ve varoluş mücadelesinden vaz geçmeyeceğiz"
KTOEÖS, barış ve varoluş mücadelesinden asla vazgeçmeyeceklerini belirtti.
Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), barış ve varoluş mücadelesinden asla vazgeçmeyeceklerini belirtti.
Sendika Başkanı Eylem yaptığı yazılı açıklamada, “Kıbrıs'ı bölmek için çaba sarf edenlere, bizlere sistematik saldırı ve asimilasyon politikaları uygulayanlar ve işbirlikçileri, bilin ki verdiğimiz barış ve varoluş mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz. Savaşın çirkin yüzünü çocuklarımızın görmemesi için, 'barış' için sonuna kadar direneceğiz” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti’nde, savaşa hayır diyenlere, özgürlükler hiçe sayılarak, “baskıcı, faşist” bir düzen yaratıldığını söyleyen Eylem, “’Haklı savaş' denilerek Türk halkının ve diğer halkların alet edilmesiyle yaşatılanlar, kan ve gözyaşı yanında masum insanların hayatlarını, vatanlarını, geleceklerini, zenginliklerini kaybetmelerine neden olmaktadır. ABD'nin savaş ve yayılmacı politikalarının bir parçası haline gelinirken asker, sivil, çocuk ölümleri üzerine 'güvenlik' tartışmak ise büyük bir çelişki yaratmaktadır” dedi.
İnsanlık tarihinin savaşlarla dolu olduğunu, soykırımlarla, işkencelerle, her türlü şiddetle, kayıplarla, yıkımlarla, göçlerle, deniz kıyılarına vuran cansız çocuk bedenleriyle tanınan savaşın çirkin yüzünün insanlığa hep acı getirdiğine işaret eden Selma Eylem, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Yakın tarihimizde Avrupa’da yaşanan, yıkım ve çöküntü getiren savaşların sonrasında Avrupa istikrarı barışla Avrupa Birliği ve işbirliğiyle yakalamış, farklı kültürlere, dinlere ve yaşam tarzlarına 'Demokrasi' ile yer vermiştir. Bu sayede güvenlik sorununu aşmış, sınırları kaldırmıştır.
Kıbrıs Türk halkına, liderine, haklarına, demokrasisine sürekli müdahale eden anlayış kabul edilemezdir. Unutulmamalıdır ki bugün bahsedilen çıkarların birçoğu Kıbrıs Türk halkının yıllardır bu adada ortaya koyduğu onurlu direnişi ve mücadelesiyle varlığını devam ettirmesi sayesindedir.
Bugün tehlikeli bir şekilde Kıbrıs Türk halkını din, etnik köken, yavru olarak kategorize eden, bölen, haklarını, varlığını yok sayan anlayış bu ülkede aykırı ya da farklı her sesi kısma sevdasına düşmüş ve Türkiye’de ne yaratılmışsa buraya da empoze etme çabasına girişmiştir. Bu bir kutuplaştırma, çatıştırma siyasetidir.”