BARIŞ YAPMAK ZORDUR
Zordur barış yapmak.
Oysa çok kolaydır savaşmak, kapışmak, vuruşmak.
Barış emek ister çünkü…
Cesaret ister.
Ona giden yolun taşlarını bircik bircik döşemek gerekir.
Hepsi kırılmıştır çünkü…
Kırmışlardır hepsini…
Tek tek…
Ne yol vardır, ne de taş üstünde taş…
Onu yıkanlar, kolay inşa edilmesin diye barış, un ufak etmişlerdir her bir taşı…
Barış korkudur kimileri için çünkü…
Kan, barut, şiddet, ölüm, acıdır onların besini…
Kin ekerler halkların arasına…
Düşmanlık sokarlar çocuk yaşta beyinlere…
Başını ezerler barışa baş koyanların…
Tıpkı Suruç’ta yaptıkları gibi!..
**
Zordur barış yapmak…
Dünyaya hükmedenler istemez barışı…
En azından her yerde istemezler.
Silah satmak lazımdır çünkü…
Uzlaşmazlık olacak ki güçlü ordular kurulsun.
Çatışma çıkacak ki silah ve mühimmat piyasası canlı olsun.
Sürtüşme olacak ki ‘denge’ adı altında bir sınırın öte yanındakilere, bir bu yandakilere aynı etkideki ‘savunma sanayii’ mamulleri pazarlanabilinsin…
Kavga edecek ki o bölgedeki insanlar bir ‘barıştırıcı’ya gerek duysunlar.
O da gelecek ve bölgede kendi çıkarlarının bekçiliğini yapacak.
Yerin altındaki, yerin üstündeki kaynakları alıp kendi ülkesine taşıyacak.
Bu arada yerel müttefiklerini ‘görmeyi’ de unutmayacak.
**
Zordur barış yapmak.
Yerel dinamikleri tersine döndürmek gerekir çünkü….
Yazılan ‘tarih’i, yaşanan ‘geçmiş’i, kemikleşmiş ‘algı’ları tersine çevirmek kolay olmaz.
‘Öteki’nin hep suçlu olduğu bir tarihtir öğretilen…
Acıların müsebbibi ‘onlar’dır daima…
Geri bıraktırılmış kitlelerin ‘gerçekler’le tanışması, onları kabullenmesi zordur ve çoğu zaman imkansızdır.
Tabuları vardır ‘çatışma kültürü’ içinde yetiştirilen insanların ve onların tersini savunanları İsa gibi çarmıha gererler, linç kültürüyle hiçleştirirler, bilemediniz bir köşede iki kurşun sıkar, ortadan kaldırırlar.
Bütün çatışmalı toplumlarda böyledir.
Suikastlar, toplu katliamlar, faili meçhul cinayetler hiç eksik olmaz karanlık tarihlerinden…
İç ve dış barışı savunanların başı, o rejimden beslenenlerle beladadır her zaman…
Barışın adına da, şiirine de, şarkısına da, romanına da, filmine de, resmine de, karikatürüne de tahammülleri yoktur.
Onu yazanı, besteleyeni, söyleyeni, okuyanı, çizeni yaşatmazlar kolay kolay…
Elinde oyuncaklarla çocuklara oyun parkı yapmaya giden gencecik vücutları paramparça etmekten geri durmazlar.
**
Zordur barış yapmak.
Tek tek yerleştirmek gerekir taşları onun yoluna giden…
Ne ki sürekli havaya uçururlar siz dizdikçe, emek harcadıkça, ter döktükçe, bedel ödedikçe…
Başa dönersiniz sürekli…
Yeniden, yeniden, yeniden…
Bıkmadan, sabırla, cesaretle…
Tekrar tekrar aynı yolu geçersiniz.
Barış uzun bir yolculuktur.
Ona ulaşana dek sürecek, upuzun bir yolculuk…
Zor, uzun, meşakkatli bir süreçtir barış…
Ve onun yoluna konulan her taş, kaybedilen insanlığın yüz akıdır bu dünyada…
Kanın, ölümün, acının üstüne şekillenen çıkar dünyasının ruhuna gizlenmiş şeytanı dışarı çıkaracak panzehir ondadır.
Zordur ama en onurlu mücadeledir barışa yürümek…
Her şeye rağmen bir gün varılacak ona…
Dünyanın her yanında…
İnanmak yolun yarısıysa eğer, yarısı kaldı gidilecek menzilin…