'Barış'a bir adım olsa 'Taksim Stadı'!
Geçmişte Lefkoşa ve futbol dediniz miydi akla gelen Taksim Stadı idi. Oranın atmosferi bir başkaydı her zaman.
Kendi kendime deplasman maçlarına gidecek yaşlarda olmadığım yıllardı.
Ama gazeteler ve radyolar o zaman bizim televizyonumuz sayılırdı. Ora
Geçmişte Lefkoşa ve futbol dediniz miydi akla gelen Taksim Stadı idi. Oranın atmosferi bir başkaydı her zaman.
Kendi kendime deplasman maçlarına gidecek yaşlarda olmadığım yıllardı.
Ama gazeteler ve radyolar o zaman bizim televizyonumuz sayılırdı. Oradaki atmosferi hissedebilmek için iki fotoğraf ile radyodan gelen sesleri dinlemek yeterli olurdu çoğu zamanlar!
Yıllarca “Enosis ve Taksim” politikaları arasında sıkışmış toplumlarımız, bu politikaların yansımalarını futbolda da hissetmişler ya da yaşamışlardır. En büyük yarayı da bu politikaların arkasında sığınan ya da gölgesinde yaşamayı yeğleyen Kıbrıslı Türkler ve futbolumuz görmüştür.
Nitekim ne Enosis ne de Taksim olmuş günün sonunda. İkisi ortası bir yerde duruyoruz işte. Aynen “Taksim Stadı” gibi! İkisi ortası bir yerde...
Ne kuzeye ait, ne de güneye... Ne senindir ne de benim. Antrenmana evet ama maça hayır! Her işimiz gibi o da. Hem var hem yok sanki de.
Taksim Stadı’nda niye futbol maçı oynanmasın?
20 bin kişilik Atatürk Stadı’nda yüz kişi ile maç seyretmek hepsimize daha mı keyifli geliyor yoksa!
Herkesin yürüme mesafesinde, Lefkoşa’nın göbeğinde Taksim Stadı bir “Barış Projesi” niye olmasın?
Kırk yıllık savaşın izlerini silmeye niye başlamayalım başkentin merkezinden?
Orda maç oynayan ve futbolumuzda efsane olan Zihniler, Enverler, Özkanlar, Raifler ve daha niceleri torunlarının ellerinden tutup maça niye gitmesinler yarım asır önce top koşturdukları bu sahaya? Niye anlatmasınlar onlara geçmişten bugüne kendilerini?
Erdoğan niye anlatmasın Türkiye Milli Takımı ve Galatasaray’ın gelmiş geçmiş en büyük kalecisi, “Berlin Panter”i Turgay’a attığı golleri Taksim stadında?
Lefkeliler tarihlerinde kazandıkları tek kupanın yani Kıbrıs Kupası’nın finalini oynadıkları bu sahaya gelip niye anmasınlar o günleri?
Yoksa efsaneler ve çocukları, torunları, Lefkelisi, Mağusalısı, Limasollusu, Baflısı buraya gelirse “müzakere süreci” zarar mı görür bundan? Yoksa “Bütünlüklü Çözüm”ü engellemiş mi olurlar?
Ya da dünyanın tek bölünmüş başkenti unvanını elinde bulunduran Lefkoşa bu unvanını mı yitirir ansızdan?
Bölünmüş Lefkoşa’ya karşı, Taksim’e karşı “Taksim Stadı”nda bir “Barış Projesi” çok mu ağrına gider Birleşmiş Milletler’in?
Niye, niye, niye?