BARIŞA DOĞRU
"HAYIR" MI DİYECEĞİZ GERÇEKTEN YOKSA "HAYIRLI" OLMASI İÇİN Mİ ÇALIŞACAĞIZ?
Bugünlerde gazetelerde yer alan gerek dünyada, gerek bölgemizde gerekse de Türkiye'de ve ülkemizdeki haberlere bakarsak, insanlık olarak pek de parlak bir yerde olmadığımızı rahatlıkla görebiliriz....
Bir başka insanı "öldürmek" ya da "ölmesine izin vermek", ya da göz yummak veya sessiz kalmak;
Yaşamın olağan bir parçasıymış gibi,
Doğal bir olay haline dönüşüyor maalesef...
Farklı inançlardan ya da farklı etnik kökenlerden gelen insanların barış içinde yaşamayı başarabilmesi çok mu zor?
Galiba zor!
MAL-MÜLK MESELESİ
Baksanıza Kıbrıs'ın haline...!
Barışsever; en kaba tabiri ile Savaş karşıtı bir "fikri" olan demektir...
Ancak, Barış olması, salt savaş olmaması anlamına da gelmiyor...
Barışseverlik kavramsal bir düzeyde temsil edilmelidir...
Yalnızca al-ver süreçleriyle ya da mal-mülk ile değil!
İnsanî olanın tüm boyutlarıyla temsil edilmelidir Barışseverlik...
Kendine ait tüm kavramlarla...
Kıbrıs'ta Barış istenci, ayni zamanda bir değişim istencidir de...
Çünkü Barış, ayni zamanda bir değişim aracıdır...
O zaman Barış'ı nasıl var ederiz?
Her şeyden önce, O'nun koşullarını keşfetmemiz gerekir...
Bu koşulları başlatacak açılımlardan biri de mal- mülk ve al-ver süreçleriyle ilgilidir...
EVRENSEL DEĞERLER
Güney'deki Politis Gazetesinin "Türk yetkililer"e dayandırdığı yazısına göre,
Türk tarafının "evet"i mal-mülk meselelerine yenik düşüyormuş...!
"Evrensel hukuku ve insani değerleri" yerleştiren bir paradigmaya "hayır" mı diyeceğiz gerçekten?!
Topluma iyice anlatılması gerekir ki;
Mal-mülk meselelerindeki süreçler, kuramsal akılla da mutlaka desteklenecektir...
Herkes "evet" dediği zaman ne olacağını bilecektir...
Kimsenin hakkaniyetinden dolayı mağdur olmayacağını sayın Cumhurbaşkanımız defaten açıklamıştır...
Egemenlik, garantiler ve hukuki çerçeveye gelirsek,
Egemenlik sorunu, Garantiler ve Uluslararası hukuk çerçevesinin,
Hâlâ ayni ölçülerde, değişmez, diyalektiğe kapalı olduğunu ben düşünmüyorum...
BÖYLE GELMİŞ AMA BÖYLE GİDEMEZ...
Hâlâ savaş dünyanın değişmez gerçeği,
"Böyle gelmiş böyle gider" anlayışı, içinde yaşadığımız bu coğrafyanın değişmez bir parçası değildir!
Güvenlik endişelerinin evrensel hukuk ilkelerini geçersiz hale getirmesine gerek yok!
Siz ne düşünüyorsunuz ?!
İnsanlığa katkıda bulunabilmek adına kendi potansiyelinizi kullanmak istiyor musunuz?
O halde bu konuda oldukça duyarlı olmak lazım!
Kendi duyarlılıklarımızı rakip bir ideoloji rolüne sokmazsak, çözüme gerçek anlamda katkıda bulunamayız ...
En azından ben böyle düşünüyorum...