1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Başarılı mı?
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Başarılı mı?

A+A-

Prof. Dr. Acar Baltaş hocanın “Vicdan Sahibi Bir Çocuk Nasıl Yetiştirilir?” makalesine göre anne-babaların farkında bile olmadan yaptığı ciddi bir hata var: Çocuklarını, küçük yaştan başlayarak başarı kavramıyla zehirlemek. Baltaş hocaya göre başarılı olmanın birinci kuralı başarısızlığı yaşamaktır. Başarısızlık insanı olgunlaştırır, derinlik kazandırır, bilgelik yolunda geliştirir ve empati duymasını sağlar. Başarısızlık insana sınırlarını nereye kadar zorlaması gerektiğini gösterir.

Hele bizim gibi tamamen akademik başarı üzere kurgulanmış eğitim sistemlerinde bu durumun etkisi çok daha büyük oluyor. Yani zehirleme dozumuz normalden çok daha yüksek olabiliyor…

Örneğin çocuklarımızla tüm sohbet konularımız ödevler, sınavda alınan notlar ve çocuğun performansının sınıf, okul, bölge hatta ülke performansıyla kıyaslanmasına dayanıyor. Her yaş grubundan karne başarısının sosyal medyada paylaşılması, sınavlarda yüksek puan alanların boy boy afişe edilmesi, dershanelerin, etütlerin, özel derslerin en yoğun zamanlarının onların tatil dönemlerine denk gelmesi zehri onların vücutlarına enjekte ettiğimiz en büyük kanıtıdır. Dahası başarılı olarak kabul edilme kriterinin sadece sınav notuna dayalı bir kültürün gelişmesine de en büyük katkıyı elbirliğiyle yapıyoruz demektir.

Peki ama başarılı nasıl olur? Ya da ne yaparsak başarılı oluruz?

Başarının ne olduğunu tanımlamak için öncelikle ne olmadığını iyi anlamamız gerekir. Çoğu insan başarıyı yüksek gelir elde etmek, çok sayıda kişi tarafından tanınmak ya da refah içinde yaşamak olarak algılıyor. Oysa başarı bunların dışında bir şeydir.

Her sınavda yüksek not almak, her alan ve etkinlikte hep en önde olmak ya da sınıfını, bölümünü, okulu birinciliklerle bitirmek de başarı değildir.

Peki o zaman başarı dediğimiz şey nedir?

Başarı, bir sonuç değil süreçtir. Başarı, kişinin mutlu olacağı konu veya konuları tespit etmesi, onlara ulaşması için hedefler belirlemesi, o hedefler uğruna çabalaması, zor zamanlarda da hedefinden ayrılmama çabası göstermesi, bu süreçten heyecan duyması, ulaştığı hedeflerle mutluluğun artmasıdır. Kısacası kişinin bulunduğu noktadan geriye baktığında gurur duyacağı bir hayatı yaşamasıdır.

İşte bu yüzden çocuklarımızın gerçekten başarılı olabilecekleri bir eğitim sistemi kurmamız için yapmamız gereken en önemli şey başarı kriterimizi gözden geçirmek olmalıdır.

Onları sınav, karne ya da diploma notu, kazandığı bölüm ya da üniversite ile değil. Kendileri tarafından belirledikleri hedefler yolunda ilerlemeye başladıkları zaman başarılı saymamız gerekiyor. Hatta kim bilir, belki de bu yolda ilerlerken çoğu zaman geleneksek şablonlarımıza göre başarısızlıklar yaşamasına müsaade etmek gerekiyor.

Çünkü başarısızlık hayatın en doğal parçası. Başka bir ifadeyle her bireyin başarısızlığı tatması kaçınılmazdır. Hiç başarısız olmadığını söyleyen kişi, eğer yalan söylemiyorsa, sınırlarını hiç zorlamamış, konfor alanının dışına hiç çıkmamış, hiç güçlük yaşamamış ve sahip olduklarını kendisi elde etmemiş demektir. Bu durum da o kişinin gerçek başarıdan oldukça uzakta olduğunu göstermektedir.

Sözün özü; sıkıntılı, sorunlu ve oldukça verimsiz geçen bir eğitim döneminin ardından çocuklarımız sınavlara girdiler, mezun oldular, yeni bölümler, okullar kazandılar. Ve elbette ki bu sonuçlarda anne-baba olarak sizlerin de katkıları çok büyüktür. Ancak kendi hedeflerini kendilerinin çizmelerine fırsat verir, kendi çizdikleri yolda ilerlemelerini desteklerseniz işte o zaman gerçek başarıya ulaşmaları için katkı sağlamış olursunuz.

Bütün bunlar için de başarı kriterlerinizi gözden geçirmekle işe başlayınız.

 


Anlayana- Gülmece

Aptal Kim?

Bir deney raporundan alıntılar:

1. gün : Fare uzun süre labirentin içinde dolandı ama peyniri bulamadı. İçgüdüleri zayıf

3. gün: Sonuç gene negatif. Sadece labirenti değil, odanın hemen her yerini aradı; tüm dolapları, çekmeceleri ama peyniri yine bulamadı.

7. gün : En ufak bir ilerleme yok. Artık arama isteğini bile kaybetti. Bu fare tam bir aptal…

18. gün: Zamanla becerilerini geliştirmesi lazımdı ama sıfır! Ciddi zeka problemi!

74. gün : Umutsuzluğa kapılıyorum, fare en küçük bir zeka belirtisi gösteremedi.

93. gün: Labirentin içine peynir koymayı unuttuğum için farenin peyniri bulamadığını fark ettim. Kendimi çok aptal hissediyorum.

 


Okumuş muydunuz?

 

Bir şeyin nedenini öğrenmeyi, kral olmaya yeğlerim.

Demokritos

Bu yazı toplam 1496 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar