Başhekim Dizdarlı: 'İki gün karanlıkta oturursunuz ancak hastaneyi 6-7 saat kapatamazsınız'
Lefkoşa Devlet Hastanesi Başhekimi Bülent Dizdarlı ile grev günlerinde hastaneyi nasıl çevirdiklerini, yaşananları ve sağlıktaki durumu konuştuk.
Lefkoşa Devlet Hastanesi Başhekimi Bülent Dizdarlı ile grev günlerinde hastaneyi nasıl çevirdiklerini, yaşananları ve sağlıktaki durumu konuştuk.
Fayka ARSEVEN KİŞİ
Lefkoşa Devlet Hastanesi Başhekimi Bülent Dizdarlı, mevcut doktor ve hemşire sayısı ile hastanenin sürdürülemez olduğunu vurguladı.
Türkiye ile yapılan protokol gereği kadro olmasına rağmen hemşire alınamadığını da belirten Dizdarlı, “gemi su alıyor, batmaması için suyun üzerinde kalması için çalışıyoruz” dedi.
Başhekim Dizdarlı, “Kaldı ki bu şartlarda bile biz bu gemiyi suyun üzerinde tutmaya çalışırken, ciddi sıkıntılar içerisindeyiz. Bunu gidermek için de inanılmaz çalışıyoruz. Eylemler ve grevlerle sorunlarımız katlanıyor” ifadesinde bulundu.
Başhekim Bülent Dizdarlı ile bu hafta sağlıkta yaşananları konuştuk.
“(Eylem günlerinde ) Oturup çalışma yaptık ve bu defa geminin su almaya başladığını, batmakta olduğunu gördük. Bakanlığı alarm ettik. Bu noktada arkadaşlarla dedik ki; elimizdeki servisleri hızla birleştirelim”
- YENİDÜZEN: Sağlıktaki grev ile birlikte çok zorlu bir süreç yaşandı. Bu sürece nasıl gelindi bir de sizden dinleyelim?
- Bülent DİZDARLI: Süreç bayram öncesi başlamıştı ve o dönemde hükümetin aldığı ekonomik tedbirlerin ardından sendikalar eyleme gideceklerini açıkladı. Eyleme gideceklerini öğrenince biz hemen hazırlığa başladık. Kimlerin bu eyleme katılacağı, kimlerin katılamayacağı yönünde bazı çalışmalar yaptık. O zaman gördük ki yüzde 30 civarında hemşire grubunun eyleme katılma niyeti yok gibiydi, ondan sonra araya bayram girdi. Bayramdan sonra bu oran yüzde 1’e düştü. Yani hemşireler büyük ölçüde yüzde yüze yakını bu eyleme katılmaya karar verdi. Böyle olunca hastane çok ciddi sıkıntıya girdi. Neden? Gerek hekimlerin ama daha ziyade hemşire arkadaşlarımızın Ağustos ayındaki çalışma süresi bayram ve resmi tatillerden dolayı azdı. Çalışma limitleri doldu, ek mesaileri doldu, gerisi angaryaydı. Aslında bunu söylemek de lazım 20-30 saatte fazla çalışmış olan arkadaşlarımız vardı ve buna rağmen seslerini çıkarmamışlardır. Ek mesailerinin kesileceğini duyunca biraz ruh halleri bozuldu ve bu eylemlere daha fazla destek vermeye karar verdiler. Bu yönden arkadaşları mazur görmek durumunda kalıyorum her ne kadar bu hastaneyi çalıştırmakla yükümlüysek de… Neticede tekrar oturup çalışma yaptık ve bu defa geminin su almaya başladığını, batmakta olduğunu gördük. Bu konuda da bakanlığı alarm ettik. Bu noktada arkadaşlarla dedik ki; elimizdeki servisleri hızla birleştirelim. Bu süreçte 84 yatağı kapattık. Kulak, Burun, Boğaz, Göz Servisi’ni, Üroloji, Kalp-Damar Cerrahi Servisi’ni ve Enfeksiyon Servisi’ni hemşirelerle başka servislere taşıdık. Bu servisleri o şekilde döndürmeye başladık. Bu sayede gemiyi en azından suyun yüzeyinde tutmaya, batmaması için çalıştık. Bunun sürdürülebilir olmadığının da farkındaydık. Bakanlığa da bunu ilettik. Hızla bakan inisiyatif üstlendi, yasal yetkisini kullandı. Sağlık ocaklarında ve hastanelerde nöbete girmeyen üst kademe hemşireler vardı. Onların hepsini ‘olağanüstü’ durum ilan eder gibi ek mesaiye çağırdı ve onlara nöbet tutturdu. Açıkçası 29-30 Ağustos’u o şekilde atlattık.
- YENİDÜZEN: Tüm bu olaylar yaşanırken bir de ‘dıştan hemşire getirildi’ tartışmaları yaşandı. Bu mümkün mü?
- Bülent DİZDARLI: Sadece bir kişi için böyle bir tartışma yaşandı. Bu konuda değişik spekülasyon ve iddialar var. Bir iddia bunları bakanlığın alıp gönderdiğidir, diğeri de kendi kendine gönüllü geldiği şeklindedir. Yine ‘bakanlık görevine son verdi’ veya ‘sendika onu oradan çekti’ diye iddia var. Sonuç olarak şudur ama neticede bir hemşire gelmiştir, her ne şekilde gelmişse gelmiştir ve sadece bir buçuk saat hastane içerisinde görev yaptıktan sonra görevi bitmiştir.
- YENİDÜZEN: Tırnak içerisinde belirttiniz ‘olağanüstü’ diye böylesi bir durumda Bakanın yetkisi var mı dıştan hemşire çalıştırma konusunda?
- Bülent DİZDARLI: Bir bakanın bu tip yetkileri olması gerekir, yeter ki Hemşireler Birliği’ne üyeliği olsun. Ya da gerçekten hemşire olsun.
“Burada birinin canının bu sebepten yanmasının telafisi yoktur. Elektriklerinizi kapatsanız 2 gün karanlıkta oturabilirsiniz, 6 saat uçaklar kalkmasa da olabilir ama 6-7 saat bu hastaneyi kapatamazsınız.”
- YENİDÜZEN: Biz röportajı yaparken Başbakanlıkta da görüşmeler devam ediyor. Olumlu ya da olumsuz sonuç çıkabilir. Ancak hemşire ve doktor eksikliği sürekli dile getiriliyor. Mevcut yapıyla hastane ne kadar sürdürülebilir noktadadır?
- Bülent DİZDARLI: Kesinlikle sürdürülebilir değil. Röportajın başında da söylediğim gibi gemiyi suyun üzerinde tutmayı başarıyoruz ama esasında bu gemi yol alması gerekir. Yol almazsa suyun üzerinde tutmamız pek mümkün olmayacak. Kaldı ki bu şartlarda bile biz bu gemiyi suyun üzerinde tutmaya çalışırken, ciddi sıkıntılar içerisindeyiz. Bunu gidermek için de inanılmaz çalışıyoruz. Şimdi böylesi krizlerden dolayı çıkan eylemler, grevlerle sorunlarımız katlanıyor. İnanın bunu mazeret olarak söylemiyorum ama kişi olarak ben son 3 günde 6 saat uyku uyuduysam iyidir. Ama başhemşirelerim benden daha kötü durumdadır. Ama konu biz değiliz. Biz dediğim toplumuz. Toplum önemlidir. Kimseyi küçümsemem ya da farklı gözle de görmem ama burası başka bir şeye benzemez. Burada birinin canının bu sebepten yanmasının telafisi yoktur. Elektriklerinizi kapatsanız 2 gün karanlıkta oturabilirsiniz, 6 saat uçaklar kalkmasa da olabilir ama 6-7 saat bu hastaneyi kapatamazsınız.
- YENİDÜZEN: Geçmişte sendikal hareketlerin içerisinde yer aldınız. Şu an Başhekimsiniz ve sağlıkta yine ciddi sorunlar yaşanıyor. Hükümetin sendikalardan talepleri, çalışanların hükümetten talebi var. Bu süreç nasıl değerlendirilmeli?
- Bülent DİZDARLI: Başhekim olarak değil eski deneyimi olan bir abi olarak konuşacak olursam bir kere herkesin elini taşın altına sokması gerekir. Ama sendikaların da bu noktada farklı düşündüğünü sanmıyorum. Onların anladığım kadarıyla söylediği; ‘sadece biz olmayalım’dır. Tabi ki bu da doğru bir taleptir. Ama benim gördüğüm kadarıyla hükümet kademe kademe başka sektörlerden de bu talebi yapıyor. Büyük bir ihtimal ile de bütün toplum elini taşın altına sokacaktır. Çünkü bu ekonomik kriz çok da bizim kendimize ait olan bir kriz değil. Maalesef göbeğimizden bağlı olduğumuz Türkiye’nin krizidir. Bizim ekonomik problemlerimizi de içine katarak bize yansıyışıyla ortaya çıktı, onlarda fırtına biz de tsunami etkisi yaratmıştır. Ahmet, Mehmet davası değil bu dava. Burada bir bütün olarak düşünüp bu krizi hep birlikte aşmamız gerekir. Bunun için de herkes elinden gelen fedakarlığı yapmak durumundadır. Hele de geçici bir süre olduktan sonra…
Geçmişte geçici olmadan da bazı şeyler yaptık, bu tip olaylarda da destek vermeliyiz.
“Sağlıkta ciddi bir organizasyona ihtiyaç vardır. Bu organizasyonu maalesef bu kadar zamandır ciddi anlamda yapamadığımız için bugün bunların bedellerini halen ödüyoruz, ödemeye de devam ediyoruz.”
- YENİDÜZEN: Hastane hep kaoslarla manşetlere yansıyor. Ülkenin en büyük hastanesinde nedir sorun, hata nerde yapılıyor?
- Bülent DİZDARLI: Organizasyon meselesi çok önemli… Sağlıkta ciddi bir organizasyona ihtiyaç vardır. Bu organizasyonu maalesef bu kadar zamandır ciddi anlamda yapamadığımız için bugün bunların bedellerini halen daha ödüyoruz, ödemeye de devam ediyoruz. İşin kötü tarafı da her yerde ödenen bedelden burada ödenen bedel daha ağır oluyor.
- YENİDÜZEN: Sağlıkta ‘ek mesai’ ve ‘vardiya’ sistemi de tartışılıyor. Sizce hangisi mümkün?
- Bülent DİZDARLI: Hemşireler vardiya olmalarına rağmen yetmiyor. Sadece devlet hastanesinin 150 hemşireye ihtiyacı var. Kadro da var ama açamıyoruz. Bunun nedeni de Türkiye ile yapılan protokoldür. Protokol gereği bir sayı belirlendi onu geçemezsiniz.
- YENİDÜZEN: Sağlıkta eylemler, grevler süresiz olursa ne olur?
- Bülent DİZDARLI: Çok kötü olur. Gemiyi suyun üzerinde tutuyoruz. Bunun için de çok ciddi enerji sarf ediyoruz. Emin olun bunu çalışanlar da yapıyor. Ama bu enerjinin bittiği noktada gemi kesinlikle su almaya başlayacak ve batacaktır.
- YENİDÜZEN: Mevcut hastanenin fiziki durumu günün koşullarına ne kadar hizmet eder durumdadır?
Bülent DİZDARLI: 40 yıl önce yapılan bir hastanedir. 40 yılın içerisinde çok sayıda tadilat görmüştür. Ama elimizdeki malzeme şuan da budur, bunu en iyi şekilde kullanmak ve muhafaza etmek gerekir. Bu hastanenin idamesinde de bazı hatalar yapılmıştır. Örneğin bakım onarım ekibi giderek zayıflamıştır. Dünyada bu nasıl olur? Ekipler, su boruları, klimalar bozulmadan gelip bakım yapar. Biz de maalesef illa bozulacak ondan sonra değişecek.
Bakım onarım ekibi şuan neredeyse yok gibidir. Dışardan hizmet alınıyor. O da bir çözüm olabilir ama çorba gibi karışık bakım hizmeti almak büyük hatadır. Eğer özel şirkete verilecekse bakım onarım periyodik olarak yapılmalıdır. Ya da siz çok ciddi bir bakım onarım ekibi kurabilirsiniz. Örneğin bu hastanenin su boruları acaba kaç senedir değişmedi? Her yıl boyatıyoruz, boyalar dökülüyor.