1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. ‘Basın Günü’ iğnesi
Sami Özuslu

Sami Özuslu

‘Basın Günü’ iğnesi

A+A-

Gazeteciler herkesi eleştirir.
En başta da politikacıları...
Ama sadece onları mı?
Mesela sporcular...
Bizde çok sık olmasa da, sanatçılar...
Sahne önünde kim varsa, en fazla eleştiri okları ona gider.
Gazeteci, elindeki çuvaldızı bir ona, bir diğerine batırır durur.
Basın Günü’nde bunun tersini yapmakta fayda var.
İğneyi kendimize batıralım bugün de...
**
Basın dünyada bir yanıyla gelişen, diğer yanıyla güç yitiren bir çağı yaşıyor. Teknoloji geliştikçe ‘konvansiyonel medya’ yok oluşa doğru yol alıyor. Özellikle de yazılı basın...
‘Sosyal medya’nın bilgi aktarımı fonksiyonunu da eyrine getirmesi, bildiğimiz basının ve de gazetecinin rolünü zorluyor.
Artık herkes gazeteci, herkes fikir yazarı, herkes foto muhabiri, herkes kameraman olabiliyor.
Üstelik sadece yazıp çekmekle de kalmıyor, ‘yayıncı kuruluş’ gibi yayına da veriyor.
Gazeteciler dahi ‘sosyal medya’yı önemli, hatta vazgeçilmez bir ‘bilgi kaynağı’ olarak görüyor ve kullanıyor.
‘Haber atlatma’ kavramı artık boyut değiştirdi. ‘Atlatma’ işlemi gazeteciler arasından ziyade ‘sosyal medya aktivistleri’ tarafından yerine getirilir oldu.
**
Günümüz medyasıyla ilgili söylenecek çok söz var, ama lafı uzatmadan ‘iğne’ye gelelim.
125’inci yılında Kıbrıs Türk basınının çok övünülecek, öykünülecek yanları olmakla beraber bugün sadece ‘olumsuz’ yanlarına bakalım.
Nasılsa 364 gün çuvaldızla başkalarının canını acıtıyoruz, bugün de iğneyi kendimize batıralım.
Kıbrıs Türk basını ‘toplam kalite’ bakımından ciddi sıkıntılara sahiptir.
Her sorunun altında maddi sıkıntılar vardır. Türkiye medyasının yarattığı haksız rekabet koşulları kaldırılmadıkça Kıbrıs Türk basınında teknik ve personel bakımından iyileşme değil, kötüleşme olmaya devam edecektir.
‘Eşik bekçisi’ kavramı deforme olmuş, bazı yayın organlarında yazı işleri tecrübe ve bilgi bakımından yetersiz kişilere emanet edilmiştir.
Hizmet içi eğitim konusunda medyamız ciddi eksiklikler yaşamaktadır. Hukuk, etik gibi gazetecilik mesleğinin düzgün icra edilmesinin vazgeçilmez öğelerinden yoksun, yetersiz basın kadroları meslek ve toplum için ciddi bir tehdittir.
Basında düşük ücret ve sosyal güvence sorunu yakıcı halde devam etmektedir.
Nicelik bakımından artış gösteren medya kuruluşları, nitelik bakımından ise geriye doğru yol almaktadır.
‘Haberi yerinde toplama’ alışkanlığı giderek yerini ‘masa başı’ gazeteciliğine bırakmaktadır. ‘Haber kaynağı’na ulaşmak yerine ‘google amca’ya danışmak yeni nesil gazetecilerin yaygın davranış biçimi haline gelmiştir.
‘Habercilik’ yerine ‘yorumculuk’ ayrı bir mevzudur. ‘Bilgi aktarma’ yerine ‘görüş aktarma’ giderek daha yaygın hale gelmektedir.
‘Demeç gazeteciliği’ günlük haber trafiğinin büyük bölümünü ouşturmaktadır. Araştırma haberi, özel haber, haber dosyası gibi zahmetli işlerle uğraşan gazeteci sayısı azalmaktadır.
‘Haber takibi’ konusunda da Kıbrıs Türk basını iyi durumda değildir. Topluma ‘balık hafızalı’ demekle, basının da aslında aynı durumda olduğu gerçeği gizlenemez durumdadır.
Mahkeme haberlerinin veriliş biçimi genellikle sıkıntılıdır. ‘Masumiyet karinesi’ne genelde uyulmamakta, zanlı durumundaki kişiler toplum önünde ‘suçlu’ gibi lanse edilmektedir.
‘Acıların toplumu’ modunda, insanların duyguları üzerine kurgulanmış haberlere meraklı ‘eşik bekçileri’ sayesinde toplumsal travmaya negatif etkiler yapılmaktadır.
İntihar başta olmak üzere şiddet içerikli olayların haberleştirilmesinde Medya Etik Kurulu’nun önemli katkılarıyla bazı iyileşmeler sağlansa da hala vaziyet tamam değildir.
Kıbrıs Türk basınında ‘tetikçilik’, ‘sansasyon’, ‘manipülasyon‘ gibi işleri yerine getirenler geçmişten beri vardır. İşi ‘para karşılığı haber/yorum/program satıcılığı’na kadar vardıranların da piyasada çoğalması ayrı bir trenddir.
Şirketlerin, partilerin ve bazı sivil örgütlerin PR, yani halkla ilişkiler çalışmaları medyadaki ‘reklam haber’lerin sayısının artmasına yol açmıştır.
**
Daha batırılacak çok ‘iğne’ var basına, ama Basın Günü’ne bu kadarı sığabildi.
Arkası seneye...
Eleştireceğiz ki koruyabilelim.
Çünkü bu memleket de bizim, bu meslek de...
Ve memleketin çok daha kaliteli bir basına ihtiyacı var.

Bu yazı toplam 2122 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar