1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. Basın/ para/ kalite/ Gezi
Sami Özuslu

Sami Özuslu

Basın/ para/ kalite/ Gezi

A+A-

Basın Günü’nde iğneyi kendimize batıralım.
Yani gazetecilere ve medyanın geneline...
Nasılsa çuvaldızı 364 gün başkalarına, özellikle de siyasetçilere bolca batırıyoruz!
Yılda bir gün de olsa tersini yapmak lazım.
Zira basının eleştiriye, özeleştiriye çok ihtiyacı var.
**
Kıbrıs Türk basınının en ciddi sorunu kalite...
Gerek içerik, gerekse biçim ve teknoloji bakımından Kıbrıs Türk medyası çeşitli sorunlar yaşıyor. Bunun en temel sebebi ekonomik imkansızlıklar.
Aynı dili konuştuğumuz ve kolay erişebildiğimiz Türkiye medyasının Kıbrıs Türk basınına karşı yarattığı haksız rekabet böyle bir sonuç üretiyor.
Bu aslında TC-KKTC ilişkilerinin bir yansıması...
İki ülke arasındaki ticaret rakamlarına bakın. Tam bir dengesizlik var orada!
TC satıyor, KKTC alıyor.
KKTC’nin dış alımında yüzde 80 küsurluk payı var Türkiye firmalarının...
İhracatta ise Türkiye’ye sattığımız tam anlamıyla devede kulak!..
Hal böyle, ama Türkiye’den KKTC’ye getirilen mal ve hizmetlerin tanıtımından Kıbrıs Türk medyası neredeyse hiç pay almıyor.
Zira her evde izlenen Türkiye kanalları, birçok eve giren Türkiye gazeteleri o mal ve hizmetlerin reklamlarını ‘hedef kitle’ye ulaştırıyor!
Bu durumda KKTC medyası da, ithal edilen mal ve hizmetlerle aynı sektörde uğraşan yerli üretici de hava alıyor!
Haksız rekabet sadece basını değil, yerli üretimi de vuruyor.
Türkiye medyasının bol renkli, bol sayfalı, bol promosyonlu gazeteleri ve pahalı prodüksiyonlu televizyon kanalları ile kıyaslandığında ‘bizimkiler’ haliyle pek ‘kaliteli’ gözükmüyorlar göze!..
**
Şekil ve teknoloji bakımından Türkiye medyasıyla kıyaslandığı vakit ‘çağın gerisinde kalmış’ gibi görünse de, Kıbrıs Türk basınının ‘mücadele basını’ olduğu günden beridir pozitif taraflarını da görebilmek gerek.
O çok renkli, bol imkanlı Türkiye medyasının son Teksim Gezi Parkı olaylarında foyası ortaya çıktı.
Kıbrıs Türk basını en zor dönemlerde bile farklı sesleri çıkarma yeteneğini hiç kaybetmedi.
BRT’nin tekel, yazılı basının da kontrol altında tutulduğu baskıcı dönemlerde dahi, bir avuç insanın emeği ve cesaretiyle insanlara ulaşabildi farklı bilgiler, görüşler...
Genellikle ‘parti gazetesi’ diye hor görülen, ötekileştirilen, özellikle sol ve alternatif yayın organları bu görevi yerine getirdi.
Kıbrıs Türk basın tarihinde ‘parti gazeteleri’nin bu anlamda son derece önemli bir katkısı olduğu aşikardır.
Aslolan bu tür yayın organlarının ‘özerk’ yapıya sahip olmayı becerebilmesidir.
Böyle olmayı başardıktan sonra ‘patron tipi’ basın mülkiyetinden çok daha iyi bir biçim değil midir ‘kolektif mülkiyet’?
Basın Günü vesilesiyle bu konuda da kafa yorulmasında yarar olduğu inancındayım.
Bütün meslektaşlarımın Basın Günü kutlu olsun.

Bu yazı toplam 1866 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar