Başka Bir Gelecek Mümkün!
Ankara veya bir başka ülke yönetiminin bizlerle ilgili çeşitli düşünceleri olabilir. Hatta bunları bize dayatabilir de. Burada esas olan bizlerin ne istediğidir. Çünkü biz istemeden kimse bize bir şey diretemez, yaptıramaz, dayatamaz!
Erdoğan Bekiroğlu
[email protected]
Kıbrıs’ın kuzeyinde sosyolojideki çatışma teorisine göre toplum olarak ikiye bölünmüş durumdayız!
Bir tarafta coğrafya olarak bizden büyük olan ve adanın kuzeyini tahakküm altına alan Türkiye Cumhuriyeti’ne biat edenler ve her şeyi ondan bekleyip bu bağımlığı savunanlar!
Diğer tarafta ise kendi iradesine, kültürüne, değerlerine, kaynaklarına ve gücüne sahip çıkarak bağımlılıktan kurtulup üretmek yaşamak isteyenler!
Bu ayrışma içerisinde artık “toplum” olup, ne istediğimize net olarak karar vermeliyiz. Bizlere çizilen çemberin dışına çıkmalı, bu çemberi genişletmeli ve artık kendi çemberimizi kendimiz çizmeliyiz. Bunun da yolu irademize sahip çıkmaktan geçiyor. Ankara veya bir başka ülke yönetiminin bizlerle ilgili çeşitli düşünceleri olabilir. Hatta bunları bize dayatabilir de. Burada esas olan bizlerin ne istediğidir. Çünkü biz istemeden kimse bize bir şey diretemez, yaptıramaz, dayatamaz!
O nedenle yeni bir hikaye yazmalıyız ve o hikayenin kahramanı da biz olmalıyız. İnanınız bunu yapmak çok zor değil. Elimizde kullanmadığımız veya kullanamadığımız çok enstrümanımız var. Akılcı ve cesaretli bir duruşla bu enstrümanları kullanıp kendi ayaklarımız üzerinde durabiliriz. Böylece “Türkiye bizi desteklemeli” veya “Çözüm olmalı” gibi bahanelerin arkasına saklanmak zorunda kalmayız.
Elbette adanın tamamı için çözüm olmazsa olmazımız. Uzun vadede çözüm Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklerin geleceği açısından çok önemlidir. Fakat kısa ve orta vadede çözüm olmadan da bir şeyler yapmak zorundayız. Yine Türkiye’ye muhtaç olmadan da adımlar atabilmeliyiz. Bunun yolu üretmek, doğru planlama yapmak ve cesaretle adım atmaktır. Hem çözüme kadar normalleşmek hem de Türkiye ile eşitlik açısından bunu yapmalıyız. Kararlılıkla ve inançla!