1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. BAŞKA BİR ÖLÜM İSTEMİYORUZ!
BAŞKA BİR ÖLÜM İSTEMİYORUZ!

BAŞKA BİR ÖLÜM İSTEMİYORUZ!

BAŞKA BİR ÖLÜM İSTEMİYORUZ!

A+A-

Feminist Atölye
[email protected]

 

Geçtiğimiz hafta Esentepe’de bulunan kadın cesedi bir kez daha bizlere Kıbrıs’ın kuzeyinde kadına karşı uygulanan şiddetin boyutlarının ne denli ciddi olduğunu gösterdi. Toplumda çoğu zaman üstü örtülen ve konuşulmaktan kaçınılan bir konu olan kadına karşı şiddet, her geçen gün biz kadınların yaşam hakkını elinden almakta veya ağır fiziksel ve psikolojik travmalara sebep olmakta.

Kim öldürüyor bu kadınları?

Baba, abi, oğul, eş, kayınpeder, kayınbirader ya da aile bağlı olmayan herhangi bir erkekten gelen bu şiddet toplumdaki eril tahakkümün bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor.

Peki, kadın cinayetleri neden oluyor?

Kadın cinayetlerinin sebebi aslında hep aynı yere çıkıyor. Kıskançlık, aldatılmak, aşk-sevgi, kışkırtma, ret edilmek, boşanmak gibi daha nicesini sayabileceğimiz sebepler ortaya konulsa da, kadınlar topluma nüfuz eden ataerkil zihniyetin bir sonucu olarak katlediliyorlar. Bu anlamda ‘Ya kara toprağınsın ya benim’ anlayışı bizlere eril tahakkümün ne denli şiddet üzerine kurulduğunu gösteriyor. Erkekler ev dışında herhangi bir krizle, örneğin ekonomik kriz, karşılaştıklarında çoğunlukla en yakınlarındaki kadınlara saldırıyor ve tüm öfkesini kadınlardan çıkarmaya çalışıyorlar. Bu sebeple kadın cinayetleri her zaman ‘meşru’ bir sebeple ilişkilendirilerek toplumun bu cinayetleri normalleştirmesine neden oluyor.

Medyada kadın cinayetleri nasıl görülüyor?

Medyadaki eril dil yapılan haberlere de yansıyor. Örneğin ‘aşk cinayeti’, ‘öfke cinayeti’ ya da ‘kıskançlık krizi’ gibi güzellemeler yapılarak kadın cinayetlerinin toplum tarafından salt bir adli durum olarak algılanmasına neden oluyor. Bu anlamda, kadın cinayetlerini, adli bir durum olarak algılamaktan vazgeçip, topluma nüfuz eden ataerkil zihniyetin bir sonucu olarak görülmeli.

Ne/Neler yapılmalı?

Aile içinde veya dışarıda yaşanan kadın cinayetlerine karşı gerek devlet gerekse de toplum olarak yeterince tepki verilmediğini görüyoruz. Bu anlamda kadına karşı şiddetin  gazete sayfalarından ibaret olmadığını ve devlet yetkilileri tarafından yapılan açıklamalarla sınırlı kalmaması gerektiğinin farkındayız. Bu haberleri normalleştirmekten vazgeçip harekete geçmek bize düşen en önemli görevlerden biridir. Alınması gereken önlemlerin lafta kalmayıp, ivedilikle hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor. Kıbrıs’ın Kuzey’inde birçok kadın açıkça dile getirmese de sürekli olarak erkek şiddetine maruz kalıyor ve herhangi bir yardım talep edemiyor. Yapılan araştırmalara göre Kıbrıs’ın Kuzey’inde her 3 kadından 1’i, Güney’de ise her 5 kadından 1’i şiddete maruz kalıyor. Bu anlamda daha önce meclisten geçen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi Yasası’nda var olan sığınma evi, cinsiyet odak noktaları, hastane ve poliste özel şiddet birimleri ve alo yardım hattı henüz uygulanmamakta ve bu da yardıma ihtiyacı olan kadınlar için çok ciddi sorunlar yaratmaktadır. Kadına yönelik şiddeti önlemenin bir yolu da gerekli yasaların uygulanmasından geçiyor. Cinayeti işleyenlerin biran önce yakalanıp cezalandırılması başka cinayetlerin işlenmesini engellemede önemli bir yere sahiptir. Bu yüzden, başka kadınların ölmemesi için gereken önlemlerin biran önce alınmasını dile getiriyoruz! Bizler toplumda var olan kadın yaşamını değersizleştiren eril zihniyetle her zaman mücadele edeceğiz!

Bu haber toplam 1622 defa okunmuştur
Gaile 348. Sayısı

Gaile 348. Sayısı