1. YAZARLAR

  2. Asım Akansoy

  3. Başka türlü mümkün değil
Asım Akansoy

Asım Akansoy

SİYASET MEYDANI

Başka türlü mümkün değil

A+A-

% 64.91, 24 Nisan 2004 tarihinde, Kıbrıslı Türklerin toplumsal iradesinin en açık göstergesidir. Bu iradenin şekillenmesi ile, Kıbrıslı Türkler yakın siyasi tarihimizde çok belirgin bir tercihe imza attılar:  Kıbrıs adasının Federal bir modelde birleştirilmesi ve Avrupa Birliği üyeliği. 

24 Nisan 2004 tarihi kararı bir halk oylaması ile verilmiştir. Bir referandumdur, halkların kendi kaderini tayindir. 

Bu tarihi kararın yerine geçebilecek güçte başka hiçbir karar alınmamıştır. Ne Meclis kararları ne de müdahalelerin anlamı, 24 Nisan kadar güçlü ve anlamlı ve meşru ve geçerli değildir. 

* * *

24 Nisan referandumunda sokaktaydık, müzakere masasındaydık…yollardaydık. 

Bu ülkede büyük dönüşümü isteyen, dünyaya bağlanmak isteyen, Denktaş rejimine hayır diyen, sokakta bütünleşen, büyüyen biz olan…

Dış müdahale yalanı ile, Türkiye’nin yüksek tercihi ve desteği ile değil…Kıbrıslı Türk toplumunun her bir bireyinin, geleceğe dair beklentisinin karşılığıydı Referandum kararı. 

Kıbrıslı Türklerin “biz” olduğu gündür, 24 Nisan 2004. Her bir bireyin, toplumsal dönüşüm için, gümbür gümbür alanlara aktığı gündür. 

O günlerde sokaklarda verilen mücadelenin, ev ev kapı kapı yapılan çalışmaların ne olduğunu idrak edemeyip, toplumun tarihte belki de ilk ve son kez, “iyi ki bu toplumun bir üyesiyim, iyi ki Kıbrıslı Türküm” dediği bir günü, büyük toplumsal iradeyi, dış güçlerin etkisi olarak yansıtıp, aşağılamaya çalışanlara tarih gerekli cevabı her yerde verir. Gerçekleri anlatarak “biz” veririz. 

* * *

Referandum, toplumsal öncülüğün ilericiler tarafından yapıldığı bir tarihsel karar anıdır. Hayır oyu veren kesimlerin kim olduğu belli. Bugün de aynı görüşü seslendiren aşırı milliyetçi kesimler ve popülist sağ siyasi kesimler. 

Geriye kalanlar içerisinde tüm toplumsal örgütlerin etkisi çok büyük oldu. Sendikaların, ekonomik örgütlerin, sol siyasi partilerin ve kurulan ittifakların…Medya dünyasının…Toplumsal bütünlüğü bozmayacak büyük bir zeka ve ince bir siyasetle atılan adımlar, buluşan ve bütünleşen kitleler, ortaklaşan yaşam ve gelecek. 

* * *

1974 - 2004 tarihleri arası Kıbrıs konusu doğrudan bir “işgal” sorunu olarak değerlendiriliyordu. Türkiye’nin 1974 yılında adaya yapmış olduğu müdahale, uluslararası alanda sürekli gündeme geliyor, her adımda Türkiye’ye Kıbrıs’tan çekil baskısı en üst düzeyde yapılıyor, karşı argümanlar olabildiğince etkisiz kalıyordu. Türkiye’nin bu büyük sıkışmışlığı 2004 yılında ortadan kalktı. Çünkü Kıbrıslı Türk çözüm güçlerinin “Evet” iradesi, taşların yerli yerinden oynamasına, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerdeki konumunu ters yüz etmesine olanak sağlamıştı. Artık, bir Referandum sonucu vardı. Ve bu sonuç Türk siyasetinin en üst düzeyinde, “Kıbrıslı Türklerin vermiş olduğu karar, tarih boyunca yaptığımız tüm katkıları ödeyecek düzeydedir” şeklinde ifade ediliyor, büyük bir memnuniyetle karşılanıyordu.

* * *

Süreç, 2017-18 yılına kadar sürdü. Bu tarihe kadar Kıbrıslı Rum taraf uluslararası alanda bir kaç kez “Kıbrıs sorunu bir işgal sorunudur” şeklinde görüş ortaya koymaya kalkmış olsa da, çıkışları bir karşılık bulmadı. Türkiye’nin de desteklediği, Kıbrıslı Türklerin güçlü Federasyon tercihi her zaman “işgal” söylemlerini bloke etti, anlamsız kıldı, içini boşalttı. 

* * *

Yunanistan Dışişleri eski Bakanı Kocias, 23 Aralık 2018 tarihinde Fileleftheros gazetesine verdiği mülakatta Crans Montana bağlamındaki kişisel başarısını, “işgal” konusunu yeniden gündem yapmayı başarmak olarak açıklar. 

Ve ardından, Çipras mı istersiniz, Anastasiadis mi, Netanyahu mu…dikkat ettiyseniz arkası geldi. Kıbrıs bir “işgal” sorunudur dendi. Yirmi yıl önceki hakim Denktaş döneminin söylemleri ile tarih, yeni koşullarda eski iddialarla karşılıklı olarak devam ediyor.

* * *

Bir yandan ayrılıkçılık yani konfederasyon tezi bir diğer yandan “işgal” propagandası.

* * *

Bu ikilem, 24 Nisan iradesinin dışındadır ve böyle devam ederse Kıbrıslı Türklere ciddi anlamda zarar verecektir. İradenin yeniden ete kemiğe bürünmesi, güçlü, cesaretli, örgütlü, kollektif, dayanışma içinde ve inançlı bir mücadele ile olur. Başka türlü mümkün değil. 

* * *

İyi yıllar

Bu yazı toplam 1992 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar