'Batarsa batsın, devlet öder'
Hem Yenierenköy hem de Lefkoşa Belediyesi aynı sorunla boğuşuyor.
Aşırı popülist istihdam, düşük tahsilat sorunu ve iflas eden belediye bütçeleri…
Kısacası gelirlerin giderleri karşılayamaması meselesi.
En basit ekonomi denklemi.
Ve bu iki belediyede de BES örgütlü…
Lefkoşa Belediyesi ile ilgili süreç devam ediyor.
Batmış bir belediyeden aşırı taleplerde bulunan BES yönetimi git gide kamuoyu desteğini de yitiriyor.
Evet, Lefkoşa'da çok zor günler yaşadı çalışanlar.
Neler oldu, hep birlikte yaşadık, gördük.
Ancak yaşananların nedenlerini de biliyoruz hepimiz!..
Lefkoşa'da Cemal Bulutoğluları herkesi istihdam etmeye başladığında çok yakın bir arkadaşım çok saygın bir bankadaki görevini bırakıp belediyeye gitmişti.
İyi bir maaşı vardı Türkiyeli bankada…
Çok da iyi bir konumu.
“Yahu manyak mısın, böyle iş bırakılır mı” telkinlerime hiç kulak asmadı.
Gitti, Lefkoşa Belediyesi'ne istihdam oldu.
“Ne var be Mert, işim garanti, devletin belediyesi…” diyerek bana tepki bile gösterdi.
'Batacak' dedim.
'Batarsa batar, devlet öder bizi' dedi, keyfine baktı.
Ne oldu?
Belediye battı…
İflas sürecinde yaşananları biliyorsunuz.
***
Yenierenköy de keza öyle…
Basından tanıdığım bir başka arkadaşım da Yenierenköy'de işe başladı.
İşini gücünü bıraktı, gitti Yenierenköy Belediyesi'ne girdi.
Batık olduğunu bile bile…
Ne olsa ben paramı alırım mantığını kura kura…
Elde ne var şimdi?
Hiç!..
Kocaman bir hiç!..
İki arkadaşım da iktidara küfrediyor.
Hani “devlet ödeyecek” dedikleri iktidara.
Mevcut iktidara!..
CTP iktidarına!..
Neden?
Belediyelerinin batmasına seyirci kalmış CTP…
Eee?
Başka başka?
Ceplerinde 5 kuruş yokmuş.
Öyle mi?
İyi de güzel kardeşlerim benim, siz özel sektördeki işlerinizi bırakıp kolayı seçerken, bu kurumların batacağını bile bile gidip istihdam olmayı yeğlerken aklınız neredeydi sizin?
Şimdi radikal tedbir alınmazsa bu derdiniz sürecek.
Ve bu kötü sonda küfürler savurduğunuz insanlardan fazla sizin kabahatiniz.
Kat kat fazla… Hem sizin, hem de sizi istihdam edenlerin... Hiç kimse kusura bakmasın ama bu kafayla işimiz nanay!..
Hatta na na nay!..
------------------------------------------------------------------
HASAN, KUDRET'E KARŞI!
Gaile'de Hasan Yıkıcı'nın 'Kudret Özersay' ile ilgili derin analiz yazısına Özersay’dan gelen aşırı agresif yanıt şaşırıcıydı…
Özersay “Korkulması gereken bir ‘öteki’ yaratıp bu temelde birleşmeyi uman ama aslında kendi toplumunu sadece bölen, kamplaştıran ve halktan daha da uzaklaşan sözde entelektüellerin tutumunun çağdaş olmayan dogmatik yaklaşımlardan, örneğin bir faşizmden ne farkı var?
HİÇ...” diye yorum yaptı Hasan Yıkıcı için…
Şaşırdım doğrusu.
Özersay’dan çok daha kapsamlı bir yanıt beklerdim açıkçası.
Hasan'a “faşist” demek hiç yakışmadı, hiç!
Oysa, Hasan yazısında öylesine kapsamı bir yorum ve tespit yapmıştı ki.
Demek ki Kudret Bey'in söyleyecek sözü kalmadı bu yazıdan sonra.
Başka bir açıklaması var mı bu agresif tepkinin?
Hiç!..
------------------------------------------------------------------
BANKACIDAN 'BORÇLANMA' TAVSİYELERİ
Bir bankacı büyüğümden ekonomi tavsiyeleri aldım dün…
Not etmekte fayda var, zira günlük yaşamda kullanılabilecek cinsten.
Diyor ki: “Kısa vadede döviz borçlanın, uzun vadede TL…
Vadeniz 1 ile 3 yıl arasındaysa döviz borçlanmakta fayda var, zira döviz (bir kaza olamaması durumunda) düşük faizi ile karlı…
Eğer uzun vadede borçlanacaksanız, yani 5 yıl ve üzerindeyse vadeniz, TL borçlanın, maceraya gerek yok…”
Özet, gerçekçi, mantıklı…
------------------------------------------------------------------
OLMAZ, VAZGEÇİLMEZ
Kıbrıs sorununda Denktaş'tan kalan bölücü, sorunu derinleştirici sözcükler var.
Vazgeçilmez!..
Olmazsa olmaz!..
Kırmızı çizgi!..
Akıncı da bu ekolden sıklıkla besleniyor, çoğu zaman…
Akıncı da 'vazgeçilmezlerden', 'olmazsa olmazlardan' söz ediyor, duymuşsunuzdur.
Mesela garantiler konusu Akıncı için “vazgeçilmez”miş!…
Annan Planı'nda verilmesi öngörülen yerler de Anastasiadis için “olmazsa olmaz”.
İşin tuhafı ne garantiler, ne de toprak görüşüldü ama liderler işi bağladı, vesselam.
Müzakereler 'karşılıklı suçlama' döneminin arifesinde bence.
Bu daha ısınma turladı.
Yakında çıkar kokusu.
Zira karşılıklı suçlama da 'vazgeçilmez' ve 'olmazsa olmaz'…
Değil mi ama?
--------------------------------------------------------------------
ALKIŞLAR AKINCI'NIN TUTARLILIĞINA (!)
Bizim Cumhurbaşkanı ilginç bir siyasetçi…
Bir öyle bir böyle…
Kısa bir süre önce Kemal Deniz Dana'nın Turizm Bakanlığı'na müsteşar olarak atanmasını onaylamayan, “UBP’nin kurultay hesaplarına alet olmam” diyen de kendisi…
Dün atamayı imzalayarak “sektörü mağdur edemem” diyen de…
Bu ne iş Allah aşkına?
Sonra biz bir şey deyince kötü oluyoruz.
Maşallah siyasetinize, maşallah!
Alkışlar tutarlılığınıza Sayın Akıncı!..
Alkışlar size!..
------------------------------------------------------------------
Fotoğraf Türkiye’den... Cizre’den... “JÖH” ekipleri okul basmış!.. Jandarma Özel Harekat... “Eğitim sırası bizde” yazmışlar kara tahtaya... Fazla söze ne hacet! Barış hemen şimdi!
--------------------------------------------------------------------
NE OLDU?
15 KASIM 2010’da çekileceği açıklanan ve hiç çekilmeyen UBP piyangosuna ne oldu? Peki 20 TEMMUZ 2013’te çekileceği açıklanan piyango?
O da çekilmedi değil mi? Sahi ne oldu bu UBP piyangolarına? Bilen duyan var mı? Ne oldu?
-------------------------------------------------------------------
“Her zaman için görüşmelerin perde gerisinde belirleyici bir rol oynayan AKP, en azından mal-mülk, yerleşikler ve garantiler konusunda direkt olarak devreye girmediği sürece müzakerelerden çözüm çıkacağını sanmak büyük saflık olur. Zaten Akıncı’nın da bu konularda son sözü Türkiye’nin söyleyeceği bir tutum içerisinde olduğu bilinmeyen değildir” [HALİL PAŞA]