Bu satırların yazarı, ‘bayrak’ sevmez...

Bunu yazmaktan da çekinmem doğrusu...

Çünkü ‘bayrakların’, ayrılıkçı olduğuna inanırım...

İnsanları böler...

İster ‘ulusal’ bayraklar olsun, ister ‘siyasi’, meseleyi ‘kamplaşma’ya taşır sürekli ve ‘ötekileştirmeye’...

İçerik kaybolur, değerler önemsizleşir ve ‘tapınmaya’ dönüşür iş, giderek...

Sonra giderek “örtü” olur bayrak, nice “kirliliği” gizlemek için...

Elbette bu duygu ‘saygıda kusur edeceğim’ anlamına gelmez, bayrağa, insanların sevgisine, bağlılığına...

***

En önemli bayrak, insanlıktır.

Ve ‘uğrunda öleceğimiz’ bayraklara değil, uğurunda başımız dik ve onur lu yaşayacağımız bir dünyaya ihtiyacımız vardır..

Kimseye kulluk etmeden...

***

Gazetecilik açısından çok çarpıcı bir haber yakaladı Afrika, bizden de Meltem Sonay, bu haberi geliştirdi...

Azeri bir milletvekili, Meclis’te, Meclis Başkanı Hasan Bozer’le ‘tartıştı’...

Ve ziyaretini, başlamadan bitirdi bir anda...

Sebebi de Türk(iye) bayrağı altına oturmak istemedi, “Bu salonda, yabancı bir devletin bayrağı var” diyerek...

Ve hatta bu konu, Azeri meclisinde tartışmaya açıldı...

***

Kimileri, “Helal olsun Azeri vekile, bizim yapamadığımızı yaptı” dedi, kimileri kınadı, ayıpladı...

Ancak...

Şöyle de bir gerçek var...

Dünyada “tanınmış” Kıbrıs’ın...

Yani Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Anayasası’nda üç bayrak var...

Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı..

Türkiye ve Yunanistan bayrakları...

KC Anayasası’nın 4’üncü maddesi der ki, “ (toplumlar) kamu kurumlarına, Türk ve Yunan bayraklarından birini asma hakkına haizdirler...”

Bu nedenle de, meseleye ‘uluslararası hukuk’ anlamında bakarsak, sanırım, Azeri vekili çok da haklı bulmamız mümkün değildir.

***

Asıl şaştığım ‘bayrak yasası’na rağmen, hem de protokol tarafından “Türkiye ve KKTC” bayraklarının birleştirilerek yaratılan manipülasyondur...

Bunu ‘ana-yavru’ söylemiyle yapanlar, hatta iyi niyetle yapanlar, yasaya göre, suç işlerler aslında!..

Dedim ya, bizi ‘ayıran’ sembollere değil ‘birleştiren’ eylemlere ihtiyaç vardır, en fazla...