1. YAZARLAR

  2. Erdinç Gündüz

  3. Bayram çocukları
Erdinç Gündüz

Erdinç Gündüz

Bayram çocukları

A+A-

  23 Nisan, 19 Mayıs,  20 Temmuz, 30 Ağustos, 29 Ekim,  15 Kasım....Hepsi  ‘Milli Bayram’.
Bayram dediğin, her şeyden önce “Tatil’ demek...  Bayram dediğin ‘Tören’ demek... Bayram dediğin “hazırlık-prova’ demek... Bayram dediğin,  ‘top, tüfek, tank, uçak, helikopter’ demek...

Dünyada bu kadar çok ‘Bayram’ı, bu kadar çok ‘Bayram Tatili’ olan bir başka ülke var mı ? Bilmiyorum.  Hiç zannetmiyorum ama araştırmak içim zahmete bile katlanmadım. Ama, Annan Planı geldi aklıma.  Hani şu biz Kıbrıslı Türkler’in ‘Evet’, Kıbrıslı Rumlar’ın ‘Hayır’ dediği Annan Planı.  Planı hazırlayan gafillerin (!!!) de çok dikkatini çekmişti Kıbrıs adasındaki Bayram tatilleri. İlk iş olarak, dini Bayramların tatillerini kırpmışlar,  hemen sonrasında da Kıbrıs’la ilgisi olmayan (Türk-Rum)  milli Bayramları kaldırmışlardı Bayram ve resmi tatil  Listesinden.

Neyse.... Biz bildiğimiz, alıştığımız  havaları çok severiz.  Başkalarının söyledikleri önemli olmaz asla. Çünkü en akıllı, biziz,  en milliyetçi de biziz,  en dindar da...

      ***   

29 Ekim Bayramı’nı bir kez daha kutladık geçtiğimiz günlerde.  Her Milli Bayramımızda olanlar bu bayram öncesinde de oldu. Ve arkasından da tartışmalar. Her seferkinin aksine bu kez daha sesli.
Neler oldu?

Yollar, caddeler tertemiz yapıldı. Para olsa tören caddesinin asfaltı da yenilenecekti ama -felek utansın-  para yoktu.  Sadece temizlendi, yıkandı, ilaçlandı v.s.

Bir türlü, o caddeden rap-rap  nasıl geçip gidileceğini öğrenememiş olan askerlerimiz için esaslı provalar yapıldı iki üç kez. Yollar kesildi.  Trafi darmadağın ooldu. İnsanlarımız evlerine iş yerlerine gidemedi. Kilometrelerce uzunlukta kuyruklar oluştu.  Ve insanlarımız bir kez daha küfretti.

Birkaç provadan sonra nihayet askerler, o caddeden nasıl geçeceklerini öğrendiler (!) . Artık hazırdılar. Ve 29 Ekim günü geldi çattı, provalardan kazandıkları deneyimle tıkır tıkır geçti gitti askerlerimiz. Tüfekleriyle, toplarıyla, tanklarıyla hatta ve hatta helikopterleriyle, uçaklarıyla. Bunları izleyen dünya, korkusundan tir tir titredi.  Milliyetçilerimizin kanı kabardı bir kez daha. “Bizden büyük yok” diye bağırmak bile geçti içlerinden ama bağırmadılar.
Asker, top, tank, uçak görmekten usanmayan birkaç yüz kişi – protokol gereği zorunlu katılanlar dışında- tören alanındaydı. Geriye kalan vatan hainleri, milliyetçilik duygusundan yoksun kahpeler ise, tatil yaptı, evden çıkmamaya çalıştı. Çünkü çıkarsa, gideceği yere varamayacağını, sinirlerinin yine bozulacağını biliyorlardı.

Ve sonrasında, yine tartışılmaya başlandı törenler de, bu törenlerin yapıldığı cadde de... Bazıları, “Ne lüzumu var bu kadar tantananın ?” dedi. Bazıları “29 Ekimleri 30 Ağustos’lar bizim de bayramımız, tartışmasını bile yapmayız” deyiverdi.  Bazıları da “ Kutlamak isteyenler, gitsinler 29 Ekim’i, 30 Ağustos’u v.s. Ankara’da kutlasınlar...”  dedi. Bazıları ise  “Bunlara kulak asmayın. Bunlar topyekün piç, topyekün satılmış” dedi.
Daha nice, askerli, toplu, tüfekli bayramlara.....

Bu yazı toplam 2137 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar