1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Bayram sonrası bayram düşünceleri…
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Bayram sonrası bayram düşünceleri…

A+A-

 

tay-002.jpg

Bir bayram sonrası daha iş yoğunluğuna girilirken herhalde Sağlık Bakanımız Ali Pilli’nin yerde bir muşamba üzerindeki kurban etlerinin parçalanmasını denetleyen (!) haldeki mutlu, gülümseyen fotoğrafı akılda kalacak.

Bir de Gönyeli’de yolun içinde uzayıp giden bayram namazı fotoğrafı…

Her iki duruma da baktığımızda Kıbrıslı Türklerin kültüründe de yer alan kurban ve namaz kılma fotoğrafları aslında…

Ancak görüntüler bu alışkanlıkların veya kültürün çok ötesinde bir durumun gelişmekte olduğunu gösteriyor.

***

Her ikisi de rahatsız edici fotoğraflar…

“Tamam, kurban etleri fotoğrafı rahatsız edici de namaz fotoğrafında ne var” diyebilirsiniz…

Belki de haklısınız bilmiyorum ama ‘çok kültürlülük’ diyerek yaşanan gelişmelerin analizini yapmamak, gelinen boyutu ve gelecek durumu iyi anlamadan her şeyi demokrasi, hoşgörü, farklılık kavramları altında anlamaya çalışmak bir süre sonra geri dönülemeyecek toplumsal yaraların açılmasına neden olabilir.

***

Eskiden olduğu gibi şimdilerde de devam ediyor;

Şimdilerde kurban mezbahada veya kasapta kesilir, dağıtılacak yerlere dağıtılır.

Veya olduğu gibi bir hayır kurumuna bağışlanır.

Eskilerde hatırlıyorum;

Evin bahçesi varsa alınan kurban orada bekletilir, kasap gelir, kurbanlık kesilir, (hijyen, çok da aranır bir şey değildi o zamanlar ama 45-50 yıl öncelerinden söz ediyorum) etler dağıtılacak yerlere, evlere dağıtılırdı.

Bayram sabahları evin erkekleri sabah namazına gider, gelirler ve bayramlaşma başlardı. Şimdilerde de devam ediyor bu alışkanlıklar…

***

Yani şunu demek istiyorum;

Birilerinin kafalara vura vura bazı dini vecibeleri “yapın” demesine gerek yok.

İlahiyat okulları açıp ondan sonra başına koordinatör atamasına ve Eğitim Bakanlığı müfredatı dışına almasına gerek yok.

Kaldı ki birilerine zorla bir şey yaptırmaya da gerek yok.

“Sen şöyle olacaksın, sen böyle olmayacaksın” şeklinde bir biçime sokmaya fabrikasyon insanlar yaratmaya da gerek yok.

Baskıya gerek yok.

***

“Baskıya gerek yok” derken de aslında bunları yapmaya kimsenin hakkı yok. Bunların yapılmasıyla, insan haklarına aykırı, özgürlükleri kısıtlayıcı bazı gelişmelerle Kıbrıslı Türklerin hayat tarzlarının değiştirilmesini amaçlamak endişe verici durumlara da neden olabilir.

***

Kıbrıslı Türkler belki istenilen toplum yapısına gelmez, alışkanlıklarını, yaşam biçimini kolay kolay değiştirmez ancak değişen popülasyon içinde azınlık kalan toplum büyük topluma asimile olma gibi bir gerçeklik ile de baş başa kalabilir.

Bu yazı toplam 1370 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar