1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Bayramlarda ve anılarda ortaklık…
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Bayramlarda ve anılarda ortaklık…

A+A-

Evdeki renkli zambak çeşitlerini gören arkadaş, “1974 öncesi bu zambakların renkleriyle Paskalya’da yumurtaları boyardık” dedi.

“Ne yani! 74 öncesi Müslüman değil miydin sen?” diye takıldım, gülüştük.

Oysa ki ne kadar güzel bir yaşanmışlıktı…

Kıbrıs’taki iki toplum birbirlerinin dini bayramlarını birlikte kutlamanın güzelliğini yaşıyorlardı.

Boyalı yumurtalar, sıcak sıcak pilavunalar, çörekler…

Bayramlarda kesilen kurban etinin ayırımsız dağıtılması… Bayramların karşılıklı tebrik edilmesi…

İnanışlara karşılıklı gösterilen saygı, paylaşımlar…

Meşhur Annan Planı’na da yazılan ama hayata geçemeyen dini bayramların ortak kutlanılması maddesi de şimdilik kâğıt üzerinde kaldı.

***

Üzerinden 50 yıl geçti.

Dile kolay.

Hâlâ çözülemeyen problemimiz var.

İsteksiz, elleri bağlı, emirsiz hareket edemeyen ve çok da istekli olmayan, keyifleri, ekonomileri yerinde olan siyasiler yüzünden…

İki toplum mu?

Bence ‘güvensizlik’ problemi eskisi kadar değil.

‘Korku’ sorunu önceden olduğu kadar yok.

‘Ön yargılar’ 50 yıl, 40 yıl, 30 yıl öncesine göre çok azaldı.

Öyle olmasa geçiş noktalarındaki karşılıklı geliş-gidişler sürekli rekor kırmazdı.

Evet, doğru.

Bu geçişlerin farklı nedenleri de var.

Bizim, dünyaya ulaşmak gibi zorunlu sebeplerimiz var; Kimlik, pasaport gibi…

Güneydekilerin değerli paralarını bu tarafta daha değerli hale getirmek gibi bir gerekçeleri var.

Ancak rekor geçişlerin sebepleri ne olursa olsun, 50 yılın ardından “Barış Harekâtını” “yarım asır devirdik” diye kutlarken, bu 50 yılın iki topluma getirdiği yeni açılımları da göz ardı etmemesi gerekiyor bazı kişilerin…

***

Evet, 50 yılın öncesi yaşamı, paylaşımları, ilişkileri, belki sorunları tanıyamadı gençlerimiz diyeceğim ama 50 yılı aşkın sürenin getirdiği yaşları artık gençlik olarak da tanımlayamayız.

50 yaşındaki orta yaşlılar diyebiliriz.

40 yaşındaki olgun insanlar diyebiliriz.

30 yaşa da hade genç diyelim ama düşünsenize 50 yaşındaki insanımız annesinin, babasının, nenesinin, dedesinin doğduğu, büyüdüğü yerleri, belki de doğduğu ama hiç yaşayamadığı yerleri yabancı gibi şimdilerde ziyaret ederken kendi toprağının diğer yarısına ziyaretçi, turist olarak gidebiliyor.

Aynı şekilde Ada’nın diğer yarısındaki toplum da.

***

74’ten sonra 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl, hade 20 yıl sonra, öncesinde birlikte yaşamış insanların sorunları olduysa o sorunların da aşılıp paylaşımları, ortak değerleri artırmak, aynı toprağın nimetlerinden faydalanıp, geleceği ortak kurabilmek için çabalar ortaya konması gerekirken örneğin biz hâlâ bu tarafta militarizmi artırmanın yollarını arıyoruz.

Eskiden Garava’da (Alsancak) Çıkarma Plajı dediğimiz yere önce bir çıkarma gemisi, ardından bir askeri helikopter ve yenilerde de bir jet monte ederken amaçlananın çok da hoş, çağdaş, turistik bir girişim olmadığını söyleyebiliriz herhalde…

Ada’nın diğer yarısında bu tarafta yapılanın tersine girişimlerin yapıldığını da herhalde söyleyemeyiz.

***

Biz 50 yılın probleminin çözülmesini beklerken askeri gereçlerin artarak sergilenmesi değil, ortak geçmişin anısına ortak anıtlar, heykeller yapılmasının çok daha olumlu olacağını tahayyül etmek isterdik.

Belki şimdilerde bu düşünceler erken olabilir ama bir çözümün sonrasında ilk yapılması gerekenlerden biri de bu ortak anıtlardır galiba.  

Bu yazı toplam 680 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar