‘Bazı insanlar daha eşit’
Tüm insanlar eşittir ama bazı insanlar daha eşittir galiba…
Bu, ‘daha eşitlik’ durumu zamanın iktidarlarıyla çok bağlantılıdır.
İktidarın felsefesi, düşünce yapısı, dünya görüşü, inançları doğrultusunda bu yapıya uygun kişiler daha bi
Tüm insanlar eşittir ama bazı insanlar daha eşittir galiba…
Bu, ‘daha eşitlik’ durumu zamanın iktidarlarıyla çok bağlantılıdır.
İktidarın felsefesi, düşünce yapısı, dünya görüşü, inançları doğrultusunda bu yapıya uygun kişiler daha bir eşit duruma geçerler toplumun diğer bireyleri karşısında…
Hatta o yapıya uygun olması da beklenmez, o yapıya uygun hale getirilmeye çalışılır, onun için de o insanlara toplumun diğer insanlarından daha farklı bir yaşam, daha fazla olanaklar, ayırımcı bir ilgi, daha VIP bir hizmet sunulur.
Çünkü o yapıdaki insanlar eğer o iktidar sıralarında varsa o ülkede kendi iktidarlarını sürdürebilmek, daha fazla hakimiyet, daha fazla olanak, daha farklı bir yaşam için gereklidirler.
Ancak o sırada topluma etki edecek, hakimiyet kuracak insanların bulunması yetmez, ilerisi için böyle bir kitleyi hazırlamak gerekir. Bunun için de “ağaç yaşken eğilir” atasözünden hareketle bu olası kitleyi ilerisi için hazırlamak gereklidir.
Bu hazırlık, gelecekteki kadroları yetiştirmek için de olabilir, o kadronun dediğini yapacak, emirleri yerine getirecek, iktidarı koruyacak elemanlar için de yapılabilir.
***
Böyle bir giriş belki abartılı gelebilir ama bir-kaç gün önce konu ettiğimiz Haspolat Meslek Lisesi’nde açılan İlahiyat Bölümü’yle ilgili de aynı şeyleri söylemek mümkün. Ne diyordu o haberimizde; İlahiyat’ta okumaya giden çocukların kökenlerine baktığımızda (bazılarımıza ayrımcılık, ırkçılık gelse de) Türkiye kökenli çocuklarımız olduğunu görüyoruz. Ve bu çocuklar ilahiyat bölümüne kaydolurken bazılarının ilerisi için de ilahiyat okumaya devam etmek istediklerini, bazılarının da başka bölümlerde eğitim almak istediklerini görüyoruz. Bu farklılıklara rağmen o bölümde okumaya gelen çocukların diğer çocuklardan farklı ve avantajlı bir durumda olduklarını görüyoruz.
Bu fark ekonomik anlamda bir avantajın ortaya çıkmasıyla anlaşılabilir. Bu bölümde okuyan öğrencilerin bütün ihtiyaçları karşılanıyor. Çocuklar, bu ihtiyaçların yine onların anlatımlarıyla “Türkiye’den bazı iş adamları tarafından, Cemaat tarafından karşılanıyor” deseler de ortada resmi bir isim veya kuruluş yok. Yani bu bölümde okuyan öğrencilere kimler, hangi kurumlar yardım yapıyor, kimin veya kimlerin ne amaçla yaptıkları yardımlarla okuduklarını acaba Eğitim Bakanlığımız veya hükümetimiz biliyor mu? Biliniyorsa bu yardımın kabulünü hangi yasaya göre kabul ediyorlar. Yoksa para gelsin de nerden gelirse gelsin, hangi amaçla gelirse gelsin önemi yok mu!
***
Çocuklar Kıbrıs’ın kuzeyinde çeşitli yerleşim yerlerinden geliyorlar, bir yurtta kalıyorlar, yiyorlar, içiyorlar, istedikleri zaman emirlerine verilen araçlarla gezmeye gidiyorlar, bütün maddi olanaklar onlar için sağlanıyor. Peki İlahiyat bölümünün diğer bölümlerden ayrıcalığı ne? Mesleki lisede okuyan diğer öğrencilerden, yani elektrik okuyan, yani mekanik okuyan, yani grafik okuyan bir öğrenciden farkı ne?
İlahiyata kim neden böyle önem veriyor? Başka bir ülkenin verdiği bir önemse bu, bizim hükümetimiz bu önemi kendi ülkesiyle nasıl bağdaştırdı? Anayasa’nın, diğer yasalarımızın hangisi böyle bir eğitime, böyle bir ayırımcılığa olanak veriyor?
Bu eğitimi kabul edenler, bu eğitimi kendi ülkelerinde başlatanlar ne yaptıklarının farkındalar mı? Gelecekte doğacak kültürel ve yaşamsal farklılıkların ve bu durumun ortaya çıkaracağı çatışmaların sorumluluğunu almaya hazırlar mı?