Beceriksiz, başarısız, hayalperest
Hükümet önce bizi dışa kapadı. Birkaç gün sonra da eve kapadı. Hepimiz bu kararlara saygı gösterdik, uyduk.
İki ay evlerde kapalı kaldık. Sonra ansızın açılıyoruz dediler. İçte açıldık.
Bu sürede toplam 108 vaka ile karşılaştık. Bunlardan 4 kişi koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdi. Geriye kalanlar iyileşti ve normal yaşama döndü. Ama artık yeni vaka yoktu.
İki ay da böyle geçti. Artık ülke içinde rahatladık. Bazı sektörler hariç hemen herkes işine döndü. Ekonominin çarkları “akmazsa, damlar” misali dönmeye başladı.
Tek eksiğimiz hazırlık yapılmamasıydı. Ama yeni vaka olmadığı için bu çok büyük sorun yaratmadı. Bizim bu konudaki eleştirilerimize de burun kıvrıldı. Aldırış edilmedi.
Ama 1 Temmuz’da dışa açılım kararı aldılar. Hem de Pandemi hastanesi dahil hiçbir hazırlık yapmadan açıldık. Üstelik Türkiye’yi de önce tek PCR testi, eleştirilerden sonra da çift PCR testi ile ülkeye girişleri serbest bıraktık.
Böylece yeni vakalarla tanışmaya başladık. Bu da aklımızı başımıza getirmedi.
Vaka sayıları arttıkça hükümeti uyaranlar da arttı. 45-2018 sayılı “Bulaşıcı Hastalıklar Yasası” gereği Sağlık bakanlığı bünyesinde oluşturulan “Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi” kararları UBP-HP hükümeti tarafından uygulanmadı. Ya da bazıları uygulandı, bazıları gereksiz görüldü.
Halbuki yasaya göre üst komite kararları esastı. Hükümetin bunu uygulama, ya da uygulamama yetkisi yoktu.
Olan oldu. UBP-HP hükümeti kimseyi dinlemedi. Kendi bildiğini okudu. Sonuçta da ülkeyi yeniden kapanmanın eşiğine getirdi.
Hükümet “Sağlıkta her tedbiri aldık. Hazırlıklar tamamdır” dedi. Hiçbir hazırlık yapmadığı 2 ay olmadan meydana çıktı. Şimdi TC ambulans uçakla virüse yakalanan vatandaşlarını tedavi etmek için Türkiye’ye taşımaya başladı.
Kalanlar allaha emanet.
Hükümet “Tüm hzırlıkları yaptım okulları açacağım” dedi. Hiçbir hazırlık yapmadı. Yapmadığı okullar açıldığı gün ortaya çıktı. Böylece okullar açılamadan kapandı.
Eğitim allaha emanet.
Hükümet “Ekonomi ayağa kalktı. Bütün sektörler açıldı. Yakında herkes buradan mülk almaya ve buraya yerleşmeye başlayacak. Öğrenciler ülkeye akın akın gelecek, turizm patlayacak” dedi.
Ne inşaat sektöründe, ne eğitimde, ne de turizmde yaprak kıpırdamadı.
Ekonomi allaha emanet gidiyor.
Türkiye’den para geldi “merak etmeyin anavatandan herkese yetecek kadar para geldi, sektörlere destek vereceğiz” dediler.
Seçim öncesi memurun pandemi kesintilerini ödediler. Kalanı ile de seçim isdihdamı yaparak kamuyu daha da şişirdiler.
Reel sektör de allaha emanet.
Bu kadar beceriksiz, bu kadar aciz bir hükümet ne gördük, ne de duyduk. Böylesi acınası bir hükümet hala istifa etmeyi düşünmüyor.
Hala insan içine çıkarak hayal aleminde açıklamalar yapıyor.
Ve hala insanlar bu hükümetin başbakanına, yardımcısına, sağlık ve eğitim bakanlarına ve diğerlerine “düşün artık yakamızdan, ülkeyi mahvettiniz” demiyor.
Çünkü Kıbrıs insanı hoşgörülüdür. Evine, köyüne, kahvehanesine, işyerine gelen misafire, kim olursa olsun hoşgeldin der. Sabırla dinler ve saygısızlık yapmamaya özen gösterir.