Beceriksizlik
Her toplumun bir eğitim felsefesi vardır ya da olmalıdır. Bu felsefe, o toplumun geçmişten gelen birikimlerini süzgeçten geçirerek, iyi ve geliştirilebilir olanı korurken, köhnemiş ve işlevselliğini kaybedenleri ayıklayarak, dinamik bir süreç sağlar. Bir toplumun eğitim felsefesi; temelde, onun geleceğe yönelik “Nasıl bir insan yetiştirmeliyiz?” sorusuna verilen yanıtta saklıdır.
Şimdi şu soruya odaklanalım. “Kıbrıs Türk Toplumunun eğitim felsefesi nedir?” Ya da daha basit ifade edeyim. “Kıbrıs Türk Toplumuna yön veren eğitim politikası nedir?” İnanın bana ne eğitimi ne de ülkeyi yönetenlerin, ne böyle sorularla uğraşma niyeti var ne de böyle gaileleri.
Eğitim sisteminin amaçları, toplumun ihtiyacı olan nitelikli insan gücü yetiştirmek ve bireylerin davranışlarını, anayasa, yasa ve diğer toplumsal olgularla belirlenmiş olan "istendik" yönde değiştirmek yani hukukun üstünlüğünü savunan tutumları içselleştirmiş bireyler yetiştirmek olmalıdır. Günübirlik politikalardan uzak, siyasî istismardan arındırılmış ve uzun vadeli olmalıdır. Oysa bugün yaşananlar bu durumun tam tersidir.
Eğitim sistemi içerisindeki programlar deneme-yanılma yoluyla oluşturulmuş programlar değil; akılcı, mantıklı, bilimsel programlar olmalıdır. Sistem bütünlüklü düşünülmeli, her alan ve kademede planlama ve programlama esas olmalıdır. Bütün bunları Kıbrıs Türk Eğitim sisteminde ara ki bulasın…
Nasıl ki beceriksizlik, iş bilmezlik ve politikasızlık ülkeyi elektriksiz bıraktı, bu toplumun parasının yasa dışı yollarla birilerinin cebine girmesini sağladı ve bunun sonucunda da ülke karanlıklara büründü. İnanın bana eğitimde de bizi bekleyen tehlike bundan farklı değildir.
Öğretmen sayımızı da, öğrenci sayımızı da, öğrencilerimizin demografik özelliklerini de, ihtiyaçlarını da bilmiyoruz, planlayamıyoruz. Hangi alandan kaç öğretmen, kaç okul yöneticisi, kaç eğitim uzmanı ihtiyacımız var bilmiyoruz, planlayamıyoruz.
Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi, her geçen gün daha da derinleşen bir dizi karmaşık sorunla karşılaşıyor. Plansız uygulamalar,
- Uyumsuz ve etkisiz çalışan siyasi kadrolaşma,
- Ekonomik kaynakları verimli kullanamama,
- Çağdaş eğitim ve yönetim kuramlarını sisteme entegre edememe
- Eğitim bilimi ilkeleri yerine siyasi kaygılarla karar alma bu sorunların temelini oluşturuyor.
Beceriksizlik öyle bir hâle geldi ki, eğitim kültürel entropi yaşıyor. Yani sistem kendi yarattığı sorunları çözmekle uğraşmaktan başka iş yapamaz bir hâl aldı. Kısacası eğitimi yönetenler tüm enerji, zaman ve ekonomik kaynaklarını, yapılması gereken işe değil de yine kendileri tarafından yaratılan sorunların giderilmesi için kullanıyor. Böyle bir sistem de çok yaşamaz, yakında duvara toslar…
Anlayana Gülmece
Soba
Matematikçi, fizikçi ve kimyacıdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.
Kimyacı:
- Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış.
Fizikçi:
- Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş.
Matematikçi:
- Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış.
Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar. Adam cevap verir:
- Boru yetmedi!!!
Okumuş muydunuz?
“Eğer bir ülkede cücelerin gölgeleri uzamaya başlamışsa güneş batıyor demektir.
Çin Atasözü