BEDDUA!
Bizim geleneğimiz, kültürümüz Avrupa’nın bir çok toplumundan çok farklıdır…
Doğru olan onlar mı biz mi tartışmasının anlamı olmaz.
Her kültür, kendi coğrafyasında doğrudur.
-*-*-
Mesela “çocuklarımız”…
Örneğin İngiltere’de çocuklar 16 yaşından sonra başlarının çaresine bakarlar…
Anne ve veya babaları ile aynı evde kalacaklarsa, evin kirasına ya da mortgage taksidine katkı koymak zorundadırlar.
Mutfak masrafını paylaşırlar.
-*-*-
İki çocuğum var…
“Şunu okuyun, bunu yapın” demedim…
Oğlum siyaset ve uluslararası ilişkiler okudu, kızım siyaset ve tarih, ardından da antropoloji masteri yaptı…
-*-*-
Oğlum neredeyse bir yılı aşkın süredir Malta’da…
Bir kez tatile gelmek istedi, karantina süresiydi, aşıydı derken gelemedi…
Kızım iki ayda ikinci kez geldi ama neredeyse iki yıldır hiç gelemiyordu; O da İngiltere’de yaşıyor…
-*-*-
Neyse, aile meselesinden bahsedecek değilim…
Konuya gireyim hemen…
-*-*-
Elbette çocuklarımın bu ülkede yaşamalarını isterim…
Daha sık görmek adına…
Gerektiğinde çok daha kolay maddi – manevi destek verebilmek adına…
İşte ne bileyim, gelenek, görenek, kültürümüz öğretisi doğrultusunda…
Hafta sonu birlikte mangal yakabilmek adına…
-*-*-
Dün kızımı uğurladım…
Larnaka’dan…
Neden Larnaka?
On kat daha ucuz…
Ki bu da ayrı bir mesele…
Ve Kıbrıs – Londra, iki saat daha kısa!
-*-*-
Ve kızımı uğurlarken, son yıllarda hep dile getirmek zorunda hissettiğim nasihatimi yineledim; “… Babam, işine, gücüne sahip çık, tatil dışında bu ülkeye “çözüm olmadan” gelme…
-*-*-
Ve belki çok özeldir ama yazmam lazım; 30 yaşında baba oldum…
54 yaşındayım…
Kızım 24 yaşında…
Bugüne kadar kızıma, ihtiyacı olsa da olmasa da, bu gibi havaalanı uğurlamaları sırasında mutlaka harçlık verdim, kesinlikle cebine para koydum…
-*-*-
Dün cebimde evet param vardı…
800 TL kadar…
Bozdursam, 50 Sterlin etmeyecek…
Bozdurursam, benim cebimde hiç para kalmayacak…
-*-*-
Ve evet, eyyy Ersin Tatar, elbette senin derdin değil…
Ve evet, eyyy Ali Murat Başçeri, senin hiç derdin değil…
-*-*-
Sallayın; “federal çözüm öldü” deyin…
“Rumun amacı, bizi anavatandan koparmak” gibi temelsiz – tabansız sallayışlara girişin…
Kızıma 50 Sterlin bile veremedim…
-*-*-
Ama ne yaptım biliyor musunuz?
Larnaka’da gittim kent merkezindeki caminin yanında durdum.
Arabadan indim.
Sizin inandığınızı söylediğiniz ve mesleki geleceğiniz açısından yalandan da olsa dua ettiğiniz bu mekanın dışından da olsa, tümünüze “beddua” ettim!
-*-*-
Yok canım, korkmayın, öyle ağır bir beddua değil, ama gerçekten, “ağzınız kurusun” dediğim doğrudur…
-*-*-
Ve ayrıca, “Allah herkesi yalandan uzak tutsun” dediğim de doğrudur…
-*-*-
Biri, “egemen eşit devlet” diye bör bör bönürürken, öteki, yabancı bir devletin büyükelçisi; müzakerelerin nasıl devam etmesi gerektiğinin siyasetini belirliyor!
Ve ne ilginçtir, kimse de sormuyor, soramıyor; “bu nasıl egemenlik?” diye!
-*-*-
Ersin Tatar’ın anladığı egemenlik, Kıbrıs’ta çözüm olmaması anlamına geliyor her halde…
Başçeri ve devletini yönetenlerin anladığı ise Tatar’ın saçmalıklarının işlerine gelmesinden başka hiç bir şey değildir!
-*-*-
Kendi ülkemizden, kendi geleceğimizden ettiniz bizleri…
Bunun çok ötesinde, çocuklarımıza, “gelmeyin bu ülkeye sakın” dedirttiniz…
-*-*-
İnanın, sadece “ağzınız kurusun” diyedir bedduam!
Ama unutmayın, sizin de çocuklarınız var!
“Allah sizi dün Larnaka Havaalanı’nda benim düştüğüm duruma düşürmesin” dememi de sakın beklemeyin!
Fidel Castro
Dünya’nın en büyük devrimcilerinden biridir Fidel Castro…
Dün, 5’inci ölüm yıldönümüydü…
“Biz yenilirsek kalkar yine deneriz, diktatör yenilirse sonları olur” demişti, 1959’da Batista’yı yendiği günlerde…
-*-*-
1 metre 91 santim boyunda, dev cüsseli, ağzında purosuyla bu büyük devrimci, insanlarına sağlık, eğitim ve barınma konusunda en iyiyi verdi…
“Efendim Kübalılar aç ve yoksuldur”…
Sizin, lüks yaşantınızla mı kıyaslıyorsunuz yoksa ülkenizdeki aç ve yoksul insanlarla mı kıyas yapıyorsunuz?
-*-*-
Eğitim, sağlık ve konut…
Elbette bu konuda Castro kadar hatta O’ndan daha başarılı “kapitalist” ülkeler sayabilirsiniz ama bizimkisi gibi geri kalmış ya da geri bıraktırılmış sahte devleti saymanız, gülünç bile olmaz!
-*-*-
Haaa bu konuda Castro ne mi demiştir?
“Diğerleri lüks otomobillere binebilsin diye neden bazı insanlar çıplak ayaklarıyla yürümek zorundadır?”…
-*-*-
Sosyalizm başarısız mı olmuştu?
Cevabı hazırdı; “İnsanlar sosyalizmin başarısız olduğundan bahsediyorlar. Peki kapitalizmin başarısı hani?”
-*-*-
Ve aklı fikri savaşta, düşmanlıkta, çözümsüzlükte olan Türkiyeli ya da KKTC’li bazılarını da kapsayan en güzel sözü ise şuydu:
“Soygun felsefesine son verirseniz, savaş felsefesi de ortadan kalkar”.
-*-*-
Saygıyla…
Bu fotoğraf iki şeyi anlatıyor… KKTC’de yapamadığımız iki şey… Birincisi, Larnaka Belediyesi, kent ile Dikelya yolu üzerinde yıllardır var olan akaryakıt depolarını kaldırdı… Biz, örneğin Gemikonağı’nda benzer bir temizliği yapamadık, CMC atıklarını doğa ve insan dostu bir alana çeviremedik ki Larnaka Belediye Başkanı Andreas Vyras Salı günü yaptığı açıklamada, Larnaka belediyesinin eski petrol rafinerileri alanını insan dostu, kentsel bir alana dönüştürmeyi hedeflediğini söyledi. Yaklaşık üç kilometrelik sahil şeridi, insanlara ve doğaya ayrılacak… Ve ikinci konu, deniz içerisindeki dalga kıranlar… Sahilin dalgalarla dövülmesini engelliyor, insanlar rahatça güneşlenip, yüzebiliyor… Eşit ve egemeniz ha! Söyleyin da inanacayık…