Bedel ödemek!
Toplumsal bir hizmet ya da fayda üretmeyen ve alın teri dökmeyen, yaptığı işin ve ürettiği hizmetin kamusal karşılığı kalmayan ya da herhangi bir ihtiyacı karşılamayan dünya kadar insan var.
Her birini, her gün, her ay, ödüyoruz!
Biz, hepimiz, boşuna…
Hem de nasıl bedel ödüyoruz.
* * *
Bir yanda geçim sıkıntısı ve geleceğe dair umutsuzluk, diğer yanda azarlayan ve talimat yağdıran bir tutum…
Bir yanda kendi iç ayıplarımız, diğer yanda “Türkleştirme ve Müslümanlaştırma” histerisi üzerinden tam bir kuşatılmışlık.
* * *
Kamudaki savurganlığı yazmak zorundayım yine!
Çünkü saat on ikide yurttaşın yüzüne kapanan kapılara tahammül edemiyorum.
“Garanti Maaş”ın üretilen emeğin ve özlü bir hizmetin karşılığı olduğu unutularak, maaş almanın kendisi göreve dönüştü yarı yurdumda!
Bu ülkeye maliyeti, bu ülkeye verdiği hizmetin çok hem çok üstünde insanları bir gözünüzün önüne getiriniz lütfen…
Neredeyse “hiç” çalışmadan dünya maaş alan insanlar var, gereksiz yükselme yerleri ve amirlikler var -ki çoğunun gayesi daha iyi maaş almaktır sadece- üstelik liderlik özelliği, yöneticilik başarısı, özel bir performansı olmadan kimilerinin yükseldiği saçma bir terfi sistemi var.
Böylesi “kıt” kaynaklar içinde bu kadar çok amirlik nedir?
Nedir bunca ödenek?
* * *
Partizanlık var, eksik mesai var, yasa dışı ikinci hatta üçüncü iş var, kaytarma var!
En fazla da kaytaranların konuştuğu, övündüğü, böbürlendiği bir yapı var.
Mesai olmayan bir mesai sistemi var ve amaç, toplumun hizmet alma hakkı değil…
Topluma hizmet eden bir kamusal yapı yerine, toplumun hizmet ettiği tersten bir model oluşturulmuş. Memnuniyet değil memuriyet büyütülmüş.
Tüm fonları, harçları, vergileri tek bir havuza toplayan ve bu nedenle hayatımızı pahalılaştıran insafsız bir maliye aklı var.
Kayıt dışılığın katmerlisi var.
Tüm bunlar içerisinde irade, istikrar, yönetim, samimiyet yok!
Yeteneğin, kapasitenin, bilginin ve bilgeliğin, donanımın ve özetle liyakatin hele adaletin hiçbir anlamı yok bu ülkede!
Devletin taklidi, demokrasinin oyunu, siyasetin utancı var!
Hem biat var, hem kayırmacılık!
Hem baskı var, hem laçkalık!
Hem vesayet var, hem fırsatçılık!
Gerisini siz düşününüz artık!