BEDİA KALE; “Sanat pozitif bir protestodur”
“Sadece Kıbrıslı Türk sanatçıların değil, yurt dışından da katılımların olduğu bir etkinlik bu. Belçika, Fransa, Hindistan, Romanya, Türkiye’den de sanatçılar bugüne kadar bize katıldı.”
Simge Çerkezoğlu
Uzun soluklu bir proje olan, pek çok sanatçının bir araya gelmesiyle hayat bulan, Art Rooms Sanat Galerisi’nin başlattığı ‘Bulli Projesi’ mülteci çocuklara yardım adına yapılan özel bir sergiyle tamamlandı.
Yetmiş altı sanatçının bu proje için özel yaptığı eserleriyle katkı koyduğu sergide açık artırma yapılarak eserler satışa sunuldu. Elde edilen tüm gelirin ise Mülteci Hakları Derneği’nin yardımıyla Ada’da bulunan Suriyeli çocuklar için kullanılması hedefleniyor. Projeye katkı koyan seramik sanatçısı Bedia Kale ile hem bu projeyi konuştuk, hem de onu yakından tanıma fırsatı yakaladık.
“SERAMİĞE OLAN İLGİM TESADÜFEN GELİŞTİ”
Aslında sıklıkla, pek çok farklı projede ismini görmeye aşina olduğum Bedia Kale’yi biraz daha yakından tanımak istiyorum. Sohbetimiz böylece başlıyor.
“Aslında seramiğe olan ilgim tesadüf sonucu gelişti. İlgi duyduğum konu iç mimarlıktı. Güzel sanatlar fakültesi için hazırlanırken hocalarım çizgilerimin heykel ve seramiğe daha yakın olduğunu söylediler. Böylece bu alana ilgi duymaya başladım. Seramikle böylece üniversitede tanıştım. Çok güzel bir bölümdü. İçerisinde, grafik, iç mimarlık, resim vardı. Her şeyi kapsıyordu.”
İlk sergisini Adana’da açtığını daha önceden okuduğum için Adana’nın özel bir anlamı olduğunu düşünerek Bedia Kale’ye soruyorum. Gülümseyerek yanıt veriyor…
“O yıllarda annem ve babam şirketlerini İstanbul ve Adana’ya taşımıştı. İstanbul’la amcam, Adana ile de babam ilgileniyordu. Kıbrıs’ta şartlar çok iyi değildi. Ben de Çukurova Üniversitesi’nde Arkeometri Bölümünde yüksek lisans yapmaya başladım. Orada bir seramik atölyesi kurdum. Öğrencilerim de vardı. Onların çalışmalarını bu atölyede sergiliyordum. Devamında ben de ilk sergimi orada açmanın iyi bir fikir olduğuna karar verdim. Böylece ilk sergimin Adana’da olmasının bir anısı oldu. Daha sonra iki yıla yakın süre, Mersin’de çalışmaya devam ettim. Aklımda hep Kıbrıs’a geri dönme fikrim vardı.”
Üç buçuk yıl Kıbrıs’ta da öğretmenlik yapan sanatçı, on yılı aşkın bir süredir de Kültür Dairesi’nde güzel sanatlar görevlisi olarak çalışıyor. Daire olarak yaptıkları çalışmaları hakkında bilgi verirken, hala yapılacak çok iş olduğunu da sözlerine ekliyor.
“2006 yılında Kültür Dairesi’nin açtığı münhal sonucunda sınava başvurdum ve güzel sanatlar görevlisi olarak çalışmaya başladım. Kültür Dairesi bağlantılı yapılan tüm sanatsal faaliyetlerde yer alıyorum. Organize edilmelerini üstleniyorum. Resim sergileri, etkinlikler, seramik sergileri gibi… Bu güne kadar çok etkinlik düzenledik. Elbette çok daha fazla olmasını temenni ediyorum. Bunun olması mümkün, böyle bir potansiyelimiz var. Çalıştığım on yıllık süreci değerlendirdiğimde görüyorum ki, on yıl öncesine göre çok daha iyi bir noktaya geldik. Yine de hala yapılacak çok şey var. Sanata ayrılan bütçe çok daha fazla olmalı. Elbette pek çok fon var ama yine de yetersiz. Kültür Dairesi ülke sanatında daha da etkin yer almalı. Sanata ayrılan hibelerle sanatçılara, derneklere yardımlarda bulunuyoruz.”
“BULUŞMA YİNE MART AYINDA GİRNE’DE YAPILACAK”
Her yıl Mart ayında düzenlenen Kadın Sanatçılar Sanat Buluşması’nın gerçekleşmesinde de aktif rol alan sanatçı, bu yıl dördüncü kez kadın sanatçıların Girne’de ağırlanması için çalışmaların başladığını müjdeliyor.
“Arkadaşım İpek Denizli Karagöz sürekli olarak kadın sanatçılarla ilgili etkinlik yapma arzusunu dile getiriyordu. Ben de birlikte bir proje hazırlayıp, Kültür Dairesi’ne önermemizi teklif ettim. Böylece sadece bir seferlik değil, sürekliliği olan etkinlik haline gelme olanağı bulabilecekti. Sonuçta bunu gerçekleştirdik. Girne’de yapılan bu etkinlik belediyenin de katkılarıyla üçüncü yılına girdi. Şimdi dördüncüsü için hazırlanıyoruz. Hayalimiz serginin beşincisinde artık bir kadın eserleri müzesi açmak. Bu yönde de çalışmalar sürüyor. Belediyenin de katkılarıyla beş yıllık çalışmaları burada sergilemeyi hedefliyoruz. Sadece Kıbrıslı Türk sanatçıların değil, yurt dışından da katılımların olduğu bir etkinlik bu. Belçika, Fransa, Hindistan, Romanya, Türkiye’den de sanatçılar bugüne kadar bize katıldı. Bir hafta ülkemizde konaklayan sanatçılar, eserlerini Girne’de, bu etkinliğe özel, gerçekleştirme şansı buluyor. Hem Ada’yı tanıyorlar, hem de buradan esinlenerek kendi çalışmalarını, duygularını ortaya koyuyorlar. Bir haftanın sonunda da ortaya çıkan eserleri sergiliyoruz. Bu proje resimle başladı ama bu yıl içerisinde seramiği de kattık. İleriki yıllarda video art gibi alternatif sanatsal çalışmalara da yer vermeyi planlıyoruz. Her yıl yenilikler eklemek istiyoruz.”
Aynı anda sanata dair farklı mecralarda çalışmalarına devam eden Bedia, özellikle kolektif çalışmalarda sıklıkla yer alan, aşina olduğumuz bir isim.
“Genellikle bireysel sergilerden çok, grup olarak açtığımız sergilerde yer almaya daha yatkınım. Paylaşımı seviyorum. Son bir yıl içinde çok yoğun çalışmalarda bulundum. Öncelikle Ankara Expo Kıbrıs Tanıtım Fuarı’ndan davet aldım. Orada tornada seramik çekerek Kıbrıs’ın seramiklerinin tarihini ziyaretçilerle paylaşmaya çalıştım. Kıbrıs’ta seramiğin çok uzun bir geçmişi var. Tarihimizdeki yeri büyük, bunun anlatılması, gösterilmesi önemli. Ankara’nın ardından İngiltere’de yine Kıbrıs için düzenlenen fuarda da yer aldım. Devamında İstanbul’da dördüncü kez düzenlenen Seramik Sanat günlerine de katıldım. Bunun yanında özel olarak gelen talepler doğrultusunda devam eden çalışmalarım da var tabii.”
“İNGİLTERE’DEKİ FUAR İLKTİ, İLKLER HER ZAMAN SIKINTILI OLUR”
Konu Kıbrıs tanıtım fuarlarına gelince, zaman zaman basında yer alan eleştirileri de konuşuyoruz. Özellikle İngiltere’deki fuar konusunda ciddi eleştiriler yapılmıştı. Bir katılımcı olarak fikrini öğrenmek istiyorum…
“Tabii İngiltere’deki fuar bu yıl ilk kez yapıldı. Bazı aksaklıklar olması bekleniyordu zaten. Duyurularda bazı sıkıntılar oldu. Sonraki yıl için nasıl geliştirilebileceği konusunda sanıyorum Turizm Bakanlığı ve Kültür Dairesi bazı çözümler üretti. Siz de bilirsiniz ki ilkler her zaman sıkıntılı oluyor. Elbette Ankara’da defalarca bulunduk, oradaki ilgi İngiltere’ye göre daha fazlaydı ve sadece Kıbrıs için açılan bir fuar değildi. İngiltere’de ise sadece kuzey Kıbrıs’ı tanıttık. İyi bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Protesto da edildik ancak herkes her yerde kendi fikrini elbette beyan edebilir. Sonuçta izin alınarak yapılan bir etkinlikti, sorun yaşanmadı. İlk adım böylece atıldı. Bundan sonra çok daha iyisinin yapılabileceği kanısındayım. Sorunlar fark edildikçe daha iyiye gideceğimize inanıyorum.”
“GEÇMİŞİ GÜNÜMÜZE UYARLAYIP ESERLERİMDE BİRLEŞTİRMEYE DEVAM EDECEĞİM”
Çalışmaları hakkında da bilgi veren sanatçı, klasik seramik eğitimi almış olmasına rağmen soyut çalışmayı tercih ettiğini söylerken, son yıllarda geçmişle geleceği nasıl güzel harmanladığını da bizimle paylaşıyor.
“Üniversiteden bu yana klasik seramik eğitimi almama rağmen soyut çalışmayı tercih ediyorum. Son üç yıldır ise Kıbrıs’ın geçmişindeki Arkaik Dönemi’ndeki eserlerinin ne denli soyut olduğunu fark ettim. Araştırdıkça çok güzel eserler, stilizasyonlar olduğunu gördüm. Beni çok etkiledi. Akdeniz köyünde çalışırken de tam anlamıyla büyülendim. Geçmişe ve geleceğe atıfta bulunmak için kendi soyut çalışmalarımla geçmişte yapılan eserlerle birleştirmeye yöneldim. Kadın sanatçılar buluşmasıyla da Kıbrıs ve kadın konusunu da geliştirmek istedim. Kıbrıs’taki kadın figürlerini, kendi soyut anlayışımla geliştirerek kendi kadınımı oluşturuyorum. İki yıla yakındır bu konu üzerinde çalışıyorum. Kadın benim için çok önemli. Anaerkil dönemde de tarihte kadın figürlerini çok görüyoruz. Çok güzel, ölçüleri muntazam, hayran kaldım geçmiş üretimlere. Bunları günümüze uyarlayıp kendi eserlerimde birleştirmeye devam etmeyi hedefliyorum.”
“BULLİ PROJESİ MÜLTECİ ÇOCUKLARA YAPILAN YARDIMLA TAMAMLANDI”
Son olarak, Art Rooms Sanat Galerisi’nin başlattığı ‘Bulli Projesi’ ile sohbetimizi tamamlıyoruz. Çok anlamlı bir amaca hizmet eden bu projenin detaylarını Bedia’dan dinliyorum.
“Art Rooms Sanat Galerisi’nin başlattığı ‘Bulli Projesi’ yaklaşık bir yıl süren, iki workshop sonucu oluşan bir çalışmaydı. Geçtiğimiz günlerde de mülteci çocuklar yararına yapılan bir açık artırmayla tamamlandı. Arkın Group Yönetim Kurulu Başkanı Erbil Arkın tarafından tasarlanmıştı. Ünlü kuratör Başak Şenova ve Art Rooms Direktörü Oya Silbery tarafından da yönetilen bu projede, Kıbrıs’ın geleneksel ev yaşamının içerisinde olmazsa olmazlarından olan tavuk, piliç ve horoz gibi kümes hayvanlarının gerçek boyutlarına yakın sanatsal tasarımları yapıldı. Benim de dahil olduğum, sanatın farklı alanlarından, Kıbrıs ve Türkiye yanında Fransa’dan, İsrail, İran ve Filistin’den yaklaşık yetmiş altı sanatçı bu proje için özel olarak çalıştık. Elde etiğimiz tüm gelir de Mülteci Hakları Derneği’nin yardımıyla Ada’da bulunan Suriyeli çocuklar için kullanılacak. Ben de bu projede yer almaktan büyük keyif aldım ve mutluluk duydum. Tüm sanatçılar çalışmalarında çok serbest ve yaratıcıydı. Aynı amaç uğruna gönüllü olarak, farklı ülkeden sanatçılarla çalışmak çok yararlı oldu. Açık atölye şeklinde çalıştık. Sanatseverlerden de çok ilgi gördük. Ben her zaman sanatın pozitif bir protesto olduğunu düşünüyorum. Bu projede yaptığımız çalışmalarla bunu fazlasıyla hissettim.”