1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Bekleme Odası
Bekleme Odası

Bekleme Odası

"Dünyanın en mutlu kadınları kimlerdir, biliyor musun? Kocaları erken ölen kadınlardır, komşuları onlara gıpta eder. Artık onları azarlayacak, hesap soracak, pişirdiklerini beğenmeyecek kimse kalmamıştır."

A+A-

 

Şirvan Erciyes
[email protected]

 

Okunacak onca kitap olmasaydı yaşamıma son verirdim, dedi adam. Başka bir şehre gidip yaşamı tırmalamak istemiyorum.

İyi ama burada da yaşam bizi tırmalıyor. Sen de korkaksın işte, arkasına gizlendiğin mazeretler korkaklığını gizlemeye yetmiyor.

Çocuklar büyüyor, dedi adam, başka bir şehirde sıfırdan başlamak çok zor, çevre edinmek. Hem diyelim ki başka şehre gitsem ne değişecek? Yine küçücük bir dükkân içinde geçecek ömrüm.

Kimi ikna etmek istiyorsun, beni mi, kendini mi? Uyuşukluğumuz korkaklığımızla beslenmiş, aklın duyguların dizginlenmesini sağlayan mazeretler dizisi, inci bir kolye gibi. Ama yaldızı dökülmüş, sahte olduğu her halinden belli canım, ucuz, havuzlarda üretilenlerden.

Benim için çok geç artık, burada öleceğim başka bir hayat yok, dedi adam. Olsaydı sana âşık olurdum inan.  Elimden gelse senin dizinin dibinde geçirirdim kalan ömrümü.

Âşık olabilmek için önce aşka inanmalısın. Söyle bana neye inanıyorsun?

Kitaplara, dedi adam. Okunacak onca kitap olmasaydı yaşamıma son verirdim. Çocuklar büyümüyor olsaydı bu kenti terk ederdim, bu dükkânda esir olmasaydım başka bir kentte tırmalardım yaşamı yeniden.

Kitapları da insanlar yazıyor unuttun mu? Bizi kandırmak istiyor belki yazarlar. Olmayacak hayatların ve hayallerin peşinden koşmamızı istiyorlar, kendileri koşamadığından.

Bu kadınla evli olmasam ne romanlar yazardım.

Uysal, uslu, usa yatkın bahaneler buluyorsun, böyle köhne bir dükkâna ya da bir meyhaneye kendini tutsak eden tüm erkekler karılarından şikâyet eder. Oysa o kadınların her gece kocaları ölsün diye dua ettiklerini bilmezler. Dünyanın en mutlu kadınları kimlerdir, biliyor musun? Kocaları erken ölen kadınlardır, komşuları onlara gıpta eder. Artık onları azarlayacak, hesap soracak, pişirdiklerini beğenmeyecek kimse kalmamıştır. Her gece bıçaklanmaktan kurtulan kadınlar, dünyanın en mutlu kadınlarıdır.

Sessizce çekip giderdim, sessizce, kimseye veda etmeden. Ardıma bile bakmadan. Karım da ölmüşüm gibi mutlu olurdu demek.

En çok sessizce çekip gidenlere kızarım. Susanlara, her şeyi içinde yaşayanlara. Turp mu bu, ekiyorsun toprağa, derinlere kök salıyor. Yeryüzüne çıkan yeşil yapraklarınla mı yetinelim?  Sessizce çekip gidenlerden uzak durmalı. Sessizce içinden yaşayanları, içinde yaşayanları silkelemeli, çığlık atmayı öğretmeli onlara. Okunacak onca kitap olmasaydı da yaşamına son veremezdin sen, çocukların olmasaydı da bu kentten gidemezdin, o dükkanda çürüyor olmasaydın da, yine öyle kalırdın ağır ve kıpırtısız. O kadınla evli olmasan da yazamazdın o romanları. Biliyorsun, çünkü hiçbir icadı olmayan beceriksiz mucitlerin toplantı yeri burası, yüzlerini utançla birbirinden gizleyen beceriksiz mucitler yaşam karşısında mazeret üretme konusunda uzmanlar yalnızca. Bu iklimde kar yağıyor, arada yağmur, güneş açıyor sonra. Aynı yerde duruyoruz, ıslanıyor, üşüyor ve terliyoruz.

Burası bekleme odası.

Bekleme odasıııııııı.

Köprüden önce son çıkışı kaçıranların, hiç bir yere ulaşmayan yolları aşındırmaktan vazgeçenlerin oyalandığı yer.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 2087 defa okunmuştur
Gaile 468. Sayısı

Gaile 468. Sayısı