“Belediye sayısı azaltılmalı, ama bu Haziran'a kadar mümkün değil”
Lefkoşa Belediye Başkanı Mehmet Harmancı, YENİDÜZEN'e yerel yönetimlerdeki sorunları, Lefkoşa'yı ve adaylığını yorumladı
Fayka Arseven KİŞİ
Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı Mehmet Harmancı, belediyeleri batıran, kötü yöneten belediye başkanları için “Her suçun bir cezası olmadır. Bunun da yasalarda sabit bir şekilde kurgulanması gerektiğini düşünüyorum” diyerek, “Eğer bu olmayacaksa kamu vicdanında asla onarılamayacak noktalara yol açacak, aynı LTB’de olduğu gibi…” ifadesinde bulundu.
Harmancı, Haziran’a kadar yerel yönetim sayılarında azalmanın mümkün olmayacağının altını çizerek, “2018 seçimi sonrası 2022 için belediye sayılarının azaltılması yasalaştırılabilir. Bana göre bu bir şart” vurgusunda bulundu.
Haziran’da yapılacak belediye başkanlığı seçiminde yeniden aday olup olmayacağı yönündeki soruyu da yanıtlayan Harmancı, “eğer yerel yönetimler reformuna ilişkin yeterli bir ışık görmezsem aday olmayı düşünmüyorum. Yerel yönetimler reformunun ciddi şekilde beklentileri karşılayacak şekilde gerçekleşme ihtimali varsa tabi ki bir dönem daha aday olmak isterim. Ama eğer bu olmayacaksa havanda su dövemeye benzer bu iş. Ben göle maya çalan kişi olmak istemem” dedi.
Yerel yönetim seçimlerinde ittifakın önemine de vurgu yapan Harmancı, “4’lü olmak zorunda değil ama belli noktalarda ülke menfaati gereği yapılabilir” açıklamasında bulundu.
Bu hafta LTB Başkanı Mehmet Harmancı ile belediyelerin durumunu ve Haziran’da yapılacak seçimleri konuştuk.
“Belediyeler Yasası 1995 yılından beri tadil edilmedi. 1995 yılından itibaren farklı yasalarla da beraber aslında belediyelerin özerk yapısı da yarı özerk yapı oldu.”
- YENiDÜZEN: Yerel yönetimlerdeki sıkıntılar yıllardır devam ediyor. Yapılmayan yatırımlar, borçlar vs… Sizce neden, neden bir türlü bunlar aşılamıyor? Tespitleriniz neler?
- Mehmet HARMANCI: Burası Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) bir siyasetçinin zorluk seviyesi bakımından sınanabileceği yerdir. O yüzden belli tecrübe edindiğimi düşünürüm açıkçası…Neden belediyelerin bu noktaya gelebileceği ile ilgili bazı net figürler vardır.
Biri kesinlikle kötü yönetimdir. Eğer kötü yönetirseniz, bunun içerisinde de eğer siz popülizm yapıyorsanız ve bir belediyeye gereğinin çok üzerinde istihdam yapıyorsanız bu size sürdürülebilir bir ekonomi yapı bırakmıyor. Bunun haricinde harcamalarla ilgili de eğer siz doğru harcamaları yapmıyorsanız, doğru satın almaları yapmıyorsanız ve bunu birilerine menfaat kazandırmak için yapıyorsanız ve şehre yatırım yapmıyorsanız, bu da dönemsel zorluklara, usulsüzlük ve yolsuzluklara yol açar.
“Tamamen yurttaşın cebine odaklı bir şey değil ama farklı alanlardan gelir kalemlerini artırabilecek, bir düzenleme yapılaması ihtiyaçtır”
Bir kere bunun altını çizelim; belediyelerin problemi salt reform problemi değildir. En önemli problemi kötü ve iyi yönetimdir. Ama şu da belediyelerin kurtarılamaması yönünde bir engeldir; yani mevcut durumu yaratan eski idareler ve mevcut başkanlar bunların yerine seçilebilecek veya gelen iyi idareciler için her şeyden önce bir zemine ihtiyaç var. Siz iyi bir ekonomik program uygulayabilirsiniz, popülizm yapmaya bilirsiniz, her türlü önlemi almaya çalışabilirsiniz ama götürebileceğiniz yer kısıtlıdır. Neden? Belediyeler Yasası 1995 yılından beri tadil edilmedi. 95 yılından itibaren farklı yasalarla da beraber aslında belediyelerin özerk yapısı da yarı özerk yapı oldu. Bunların başında örneğin Çevre Yasası çıkar, sizin çevre yasalarınızın cezası 6 lirada kalırken, Çevre Dairesi ciddi yetkilerle donatılıp asgari ücrete tabi cezalara sahip olur. Ama onu uygulayabilecek personeli yok. Uygulayabilecek personel belediyelerde var ama öyle bir yetkisi yok. Bu sadece bir örnek… Ama onun dışında ki çarpıcı bir örnek ki Avrupalılar da bize soruyor “temizlik vergisi ne kadardır?” Bir belediyenin en yüksek yapacağı rakam 120 TL’dir. Haftada 2 kez çöp toplayan bir belediye bu da demektir ki her haneden her topladığında her hane 1.1 TL ödüyor. Bunu konuştuğumuzda insanlar şaşkınlık içerisindedir. Hep derler ya ‘belediye ücretleri yüksektir’, oysa tam tersidir.
Devlet kendi harçlarını enflasyon oranında yenilerken, belediyeler böyle bir yetkiye sahip değildir. Ama biz demiyoruz salt bu olsun. Bir sürü farklı kaynağın ortada durduğu ve bir sürü farklı şeylerin yapılabileceğini düşünüyorum. Ülkenin ortak zenginliklerini bölüşebilmekle ilgili bazı yaklaşımlar geliştirilmelidir. Bu tabi ki o bölgede bundan nemalanan belediyeyi de zarara uğratacak şekilde yapılmamalı ama diğer belediyelerin de bundan faydalanacağı bir şekle döndürülebilir. Örneğin; havaalanı, limanlarla ilgili olabilecekler, üniversite öğrencilerinin şehre bıraktığı yüke ilişkin bazı konular, devletin yurt yapacak olanlara teşvik vermesi -ki bizim cebimizden veriyor ‘inşaat ruhsatı ödemeyin’ diyor. Kime ödüyorlar bu ruhsatı? Belediyelere. Yani bizim cebimizden teşvik veriyorlar.- Artı otel gecelemeleri. Yani tamamen yurttaşın cebine odaklı bir şey değil ama farklı alanlardan gelir kalemlerini artırabilecek, bir düzenleme yapılaması ihtiyaçtır. Bu, yine tekrar ediyorum iyi yönetilen belediyelerde bir umut olacaktır. Yani günü kurtaracağız, geleceği de inşa edeceğiz.
Ama çok net olarak ifade edeyim; iyi yönetimlerin gidebileceği bir mesafe vardır. Çünkü belediye personel yasası 2007 yılında geçmiştir ve bütün memurlar kadrolandı ve kadrolarına oturdu. Toplu iş sözleşmeleri eskiden beri gelen hakları geriye götürebilecek şekilde evirilemez. Bu noktadan hareketle yani personel yükü anlamında belediyeler kendi refahını geliştiremezlerse, bu personel yükünü atamazlar. Örneğin Lefkoşa… Biz banka borcunu bitiriyoruz, kurum kuruluşlara olan borcumuzda çok ciddi anlamda azalma var. Bir tek kendi dönemim için konuşayım Haziran 2014- Ocak 2016 arasında sigorta, ihtiyat sandığı ve vergi yatırımlarını ben de yapamamıştım. Onun dışında kamuya biriktirdiğimiz başka bir borç yok. Hal böyle iken sizin geriye dönük borçlarınız faizleriyle birlikte artmaya devam ediyor. Bu kez bir denge sağlayamazsınız. Ben göreve geldiğimde 2. 8 milyon TL idi aylık belediyenin kendi ürettiği gelir, geçtiğimiz yıl ortalaması 5.6 milyon TL’dir. Bu yüzde yüz gelir artışıdır. Ama geldiğimiz nokta şu; belediye bu yıl kendi ürettiği gelir ile devlet katkısı ki bu tahmini 135 milyon olacaksa bunun 100 milyonu yeni toplu iş sözleşmesi talepleri daha gündemde yokken personele gidecek. Bu yüzde 75 demektir.
- YENiDÜZEN: Personel sayısı ne şu an?
- Mehmet HARMANCI: 900 ile başladım şu an 836’dır. 12 kişi disiplinden dolayı işten çıkarıldı, bir kısmı yaşı gelmeden istifa etti, geriye kalan emekli oldu. Ama emekliler de bizim üzerimizde ciddi bir yük oluşturur. Çünkü her emekliye çıkan personel bizim için yaklaşık 300 bin TL demektir. O yüzden 4 yıla mucizeyle eşdeğer bir noktada geldik. Hem yüzde 89’a ulaşmış bütçe performansımız var. Yani LTB çok reel bütçelerle hareket ediyor. Yüzde 90 bütçesini uygulayabiliyor. Hem yatırım anlamında hem de ödevleri anlamında… Bence bu kamu maliyesi anlamında her halde örnek gösterilecek bir noktadır. Ama bunun sürdürülebilir olması için reformlara ciddi şekilde ihtiyaç var.
“Haziran’a kadar mümkün değildir ama 2018 seçimi sonrası 2022 için belediye sayılarının azaltılması yasalaştırılabilir. Bana göre bu bir şart.”
- YENiDÜZEN: Yerel yönetimlerin azaltılması konusunda sizin öngörünüz nedir? Olabilir mi? Olursa ne zaman gerçekleşebilir?
- Mehmet HARMANCI: Haziran’a kadar mümkün değildir. Yani bu çok dayatmacı bir tutum olacaktır diye düşünüyorum. Ama 2018 seçimi sonrası 2022 için belediye sayılarının azaltılması yasalaştırılabilir. Bana göre bu bir şart. Tabi bununla ilgili farklı ideolojik tartışmalar var. Demokratik temsiliyet bakımından sıkıntılı gören camia var ki haklı olduklarını düşünüyorum. Bunun alt yapısı ciddi şekilde kurgulanmalı. Özellikle de küçük yerleşim yerlerindeki temsiliyet noktası güçlendirilmelidir. Muhtarlıkların rolü farklılaştırılmalı, hatta iki kamaralı meclisler gündeme gelmelidir. Muhtarların bütçe üzerinde söz sahibi olabileceği karar alma mekanizmalarına katılabileceği bazı açılımlar da olmalıdır. Ama her şeyden önce bilimsel çalışma yapılmalıdır. Yani en büyük eksikliğin bu olduğunu düşünüyorum. Mevcut belediyelerin kadro yapıları, alt yapı güçleri, alt yapıları ve birleşecek yerlerdeki ihtiyaç analizleri perspektifinde bir çalışma yapılmalıdır. Bu çok sanıldığı kadar korkunç bir şey değildir. Bu bilimsel çalışma gerçekleşirse ülke adına ciddi faydası olacak ama her yeni hükümet ki 4 yılda 4’ncü hükümet ile çalışırım, çok yorucu. Kötü bir şey değildir söylediğim. Yani bütün bürokrasi değişiyor, bu değiştiği için biz bütün tutumlarımızı baştan anlatıyoruz, ta o insanlar ona angaje olsun, özümsesin hop başka insanlar geliyor ve bütün sistem yeniden dağılıyor. Bu istikrarsızlık ortamı yerel yönetimleri de ciddi şekilde etkileyen bir nokta haline geliyor. Bununla yaşamak zor bir hayat... O yüzden mevcut hükümetin uzun ömürlü hükümet olmasını diliyorum. Gerçek anlamda yapacakları yasalarla toplum hayatını değiştirmeleri gerekiyor. En önemli görev budur. Çünkü yasalar toplum hayatını değiştirmiyorsa bir anlam ifade etmiyor. Buna odaklanırlarsa eminim çok güzel çalışma dönemi yaşanabilir. Ne yazık ki bizim önümüzde Haziran gibi bir hedef var. 24 Nisan’da da seçim yasakları başlayacak. Ülke seçim yasaklarına girecek. Elzem konularda hükümet de Yüksek Mahkeme ile bir görüşme yapacaktır. Biz bunun acısını yaşadık, bütçesizliğin acısını halen yaşıyoruz.
Çok daldan dala atlamış olacağım ama bütçe konusu açılmışken şunu da ifade edeyim. 64 kişi ile yollarımızı ayırdık yıllık benim bütçeme personel tasarrufu 4 buçuk milyon TL’dir. Yüzde 7, Ocak’taki hayat pahalılığının bu yılki bütçeme personel gideri olarak yansıması 4 buçuk milyon TL’dir. Yani Ocak ayında ben 64 yeni personel almış oldum hayat pahalılığı ile… Geçtiğimiz yıl ki hayat pahalılığı da yüzde 14.5, bunun bütçeye 8 buçuk milyon etkisi var. Sadece bu dönem bütçede personel giderlerinde 13 milyonluk hayat pahalılığını etkisi var. Bu korkunç bir rakamdır, bizi de korkutan bir rakamdır. Çünkü sizin iğne ile kazdığınız bu yerin bir anda su ile dolmasıdır. Bu da şehrin ana ihtiyaçlarını da sıkıntıya sokan gelişmelerdir. Biz yeni kaynak yaratmak durumundayız ama bunu yapabilecek yasal bir zeminimiz yok.
“Her suçun bir cezası olmadır. Eğer bu olmayacaksa uzun yıllar sürecek mahkeme süreçleri, ispat süreçleri polisin dava getirme ve ispat etme mükellefiyetleri, kamu vicdanında asla onarılamayacak noktalara yol açacak, aynı LTB’de olduğu gibi…”
- YENiDÜZEN: Daha önce Lefkoşa Belediyesi’nde yaşandı şimdi Yenierenköy Belediyesi’nde… Belediye başkanları kötü yönetimden de sorumludur. Sizce belediyeleri bu duruma sokan belediye başkanları neden yargılanamıyor? Ya da yargılanmalı mı?
- Mehmet HARMANCI: Sabit cezaların sabit suçu olmalıdır. Bir ihaleyi 3 teklif almadan uygulayamazsınız peki yapmadığınızda nedir bunun cezası? Yoktur. Her belediye başkanı aynı fikirde değil. Ben her suçun bir cezası olması gerektiğini düşünüyorum. Bu da yasalarda sabit bir şekilde kurgulanmalıdır. Eğer bu olmayacaksa uzun yıllar sürecek mahkeme süreçleri, ispat süreçleri polisin dava getirme ve ispat etme mükellefiyetleri, kamu vicdanında asla onarılamayacak noktalara yol açacak, aynı LTB’de olduğu gibi…
Düşünün siz 2012’den beri yaşanan çalkantıları… Sayıştay raporu çıkalı 2.5 yıl oldu. 2.5 yılda polisin tek bir dava getirmemesi, getirememesi hala 3 yıllık bir sürece ihtiyaç duyduklarını söylemeleri… Bizim açtığımız teknik dava da ispata dayalı olmak zorunda ve sadece Sayıştay raporunu zemin aldık. Avukat ya da mahkeme teknikleri açısından da sıkıntılı bir süreçtir. Zaten bu mesele ta çözülsün ‘yapanın yanına kalır’ noktasına geliyor. Ama güneyde öyle mi? Hayır ihale yolsuzluğu ortaya çıkan kişiler anında hapse atılabiliyor, kamu vicdanı anında temizlenebiliyor. Bu bütün seçilmişler ve bütün yürütme makamlarında olan herkes için de aynı şekilde olmalıdır. Yani bir bakanın da aynı noktadan yargılanabilir olması gerekiyor. Yürütmeyi elinde tutan makamlar doğru iş yapacaklar, yasalara uyacaklar. Ama yasalar da yürütmenin önünde engel olacak şekilde kurgulanmayacak.
Örneğin bizim yaşadığımız yeni Kamu İhale Yasası’nda çok absürt durumlar vardır. Yasa size der ki; ‘her malı 3 teklif alarak, alacaksınız ve bunu da 5 gün duyuracaksınız.’ Diyelim ki bizim çöp arabasının lastiği patladı. Çıkacaksınız 5 gün ilana, alacaksınız 3 teklif de değiştireceksiniz lastiği de vatandaş da sizi bekleyecek. Böyle bir dünya yok. Yani bunu Avrupa da öngörmüyor. Acil yapılması gereken işlemler, belli kıstasın altındaki işlemler alım yöntemiyle yapılabilmelidir. Bu da denetime tabi olacak. Ama bu küçük örnekler hayatı zorlaştırıyor. Özellikle belediyelerin Kamu İhale Yasası’na adapte olması çok uzun zaman aldı.
Biz en donanımlı belediyeyiz, personel anlamında da… En rahat biz adapte olduk. Ama bir köy formatında olan bazı belediyelerin ne böyle teknik bir personeli var bu yasayı uygulayabilsin, ne de siz Dipkarpaz Belediyesi’nin örneğin 20 bin TL’lik bir yatırımı için 3 müteahhidin ihaleye katılmasını bekleyebilirsiniz. Adamların gidip gelmesine değmez. O yüzden ülke koşullarına göre de bazı standartların belirlenmesi gerekiyor. Ya da bazı açılımlar yapılması gerekir, bu noktalar da iyi etüt edilmelidir. Merkezi idare oturduğu yerden, ihtiyaç analizi yapmadan, bence detaylandırmadan da ciddi sıkıntı yaratacak kararlar alıyor.
“Eğer yerel yönetimler reformuna ilişkin yeterli bir ışık görmezsem aday olmayı düşünmüyorum. Ben göle maya çalan kişi olmak istemem.”
“İttifak şansı varsa sonuna kadar zorlanması gerekir”
- YENiDÜZEN: Hükümet 4 parti tarafından kuruldu ve hemen ardından ‘yerel yönetimlerde de ittifak’ söylemleri var. Öncelikle Mehmet Harmancı yeni dönemde de aday olacak mı? İttifak gündeme gelirse düşünceniz ne olur?
- Mehmet HARMANCI: Geçen günlerde de bana bu soru sorulduğunda bir takım görüşmeler olduğunun kulağıma geldiğini söylemiştim. Ama bunun resmi düzeyde olmadığını da söylemiştim. O yüzden bunu konuşmak için yeterli done elimizde var mı? Şu an yeterli done olduğunu düşünmüyorum. Bu açıklamadan sonra bunu alıp götüren bir sürü insan oldu. Bence makul müştereklerde ille de 4’lü olmak zorunda değil ama belli noktalarda ülke menfaati gereği yapılabilir. Ben geçtiğimiz 2 yerel seçimde de bu fırsatın heba edildiğini düşünüyorum. Doğru işbirliği oluşturulabilirse, ortak paydada buluşabilecek siyasi partiler olumlu sonuçlar doğurabilir. Bu ittifakı geçtiğimiz dönem UBP-DP sergiledi ve sonuçlarını gördük.
O yüzden doğru müştereklerde, doğru insan ve doğru politika üzerinde eğer bir ittifak şansı varsa bunun sonuna kadar zorlanması gerektiğini ülke menfaatine olduğunu düşünüyorum. Eğer böyle bir durum meydana gelirse tabi ki partiler bu konuda uzlaşı sergilerse ne perspektifte olabileceğini oturur değerlendiririz.
Açıkçası ben kendi şahsıma şunu söyleyeyim eğer yerel yönetimler reformuna ilişkin yeterli bir ışık görmezsem aday olmayı düşünmüyorum. Yerel yönetimler reformunun ciddi şekilde hayatı ve beklentileri karşılayacak şekilde gerçekleşme ihtimali varsa tabi ki bir dönem daha bugüne kadar getirdiğimiz ekonomik yapının meyvelerini toplamak adına aday olmak isterim. Ama eğer bu olmayacaksa havanda su dövemeye benzer bu iş. Ben göle maya çalan kişi olmak istemem. Ama gerçek anlamda hükümet bir reform paketi ile ciddi bir duruş sergileyecekse, bu tabi ki kayda değer bir gelişmedir. Bunu da değerlendirmek boynumuzun borcudur. Bunu da bekleyip göreceğiz.