Belediyeleri Değil, Devleti Kapatın
Yerel yönetim reformu bu hükümetin önceliği oldu. TC ile imzalanan hemen bütün ekonomik protokollerde yer alan yerel yönetim reformu nihayet akıllarına geldi.
Daha doğrusu TC bu işin de savsaklandığını bildiğinden hükümete “bu reform yerel seçim öncesi mutlaka yapılmalıdır, yapılmazsa ay sonu boşuna katkı beklemeyin” dediği için hükümet hem kendinin, hem de bizim iki ayağımızı bir pabuca yerleştirmeye çalışıyor.
Yumurta kapıya dayandı beyler bu saatten sonra yapacağınız en küçük müdahalede bu yumurta kırılacak. Bunun bedelini de yalnızca siz değil bütün halk ödeyecek.
Yerel yönetim reformu yapılmasın mı?
Elbette yapılsın. Ama seçime 2 ay kala Anayasayı da ihlal ederek reform adı altında belediyeleri kapatmakla hiçbir yere varamazsınız.
Reform ciddi bir iştir. Bu nedenle yeterli zaman ayrılarak ve ilgili tüm kesimlerle enine boyuna tartışarak yapılacak bir reform başarılı olabilir.
Yoksa 28 belediye başkanından yalnızca 2-3 belediye başkanının desteklediği bir reform yapamazsınız.
Üstelik ortaya koyduğunuz “küçük belediyeler mali sıkıntı içinde olduğundan bunları kapatalım ve büyük belediyelere bağlayalım” gerekçesi de yanlıştır.
Asıl mali sıkıntıda olan belediyeler büyük belediyelerdir. En büyük Lefkoşa, ikinci büyük Mağusa ve üçüncü büyük Girne belediyesi en sıkıntıda olan belediyelerdir.
Siz küçük belediyeleri buralara bağlayarak aslında küçük beldelerde yaşayan insanların bugün aldıkları hizmeti bile alamamalarını sağlayacaksınız.
Bu nedenle küçük beldelerde yaşayan insanlar şimdiden isyan bayrağını açtılar. Üstelik bu belediyelerin içinde her görüşten belediye başkanı vardır.
Örneğin DP’nin elindeki tek belediye Tatlısu belediyesi geçen hafta eyleme gitti. UBP’li kimi belediye başkanları da bu işin şimdi yapılmasına karşıdır.
Öyleyse inadı bırakın. Biatı şimdilik erteleyin. Bir kere de karşı tarafa “bunu şimdi yapamayız, seçim kapıya dayandı, üstelik Anayasa’mız yerel seçimlerin ertelenmesine cevaz vermez, bırakın da seçimden hemen sonra ele alalım, bütün ilgili kesimlerle tartışarak gerçek bir reform yapalım” deyin.
Bunu bu şekilde izah ederseniz bir şey kaybetmezsiniz, aksine hem karşı tarafa, hem de kendi halkınıza “ciddi devlet yönetimi böyle olur” dedirtirsiniz.
Ama siz bunu yapamazsınız. Treni çoktan kaçırdınız. Bugüne kadar imzaladığınız hiçbir protokolün gereklerini yerine getirmediniz. Sadece parayı aldınız, ya da paranın şıngırtısını dinlediniz. Halka da bu şıngırtıyı dinlettiniz.
O nedenle inandırıcılığınızı yitirdiniz. TC artık size güvenmiyor. Seçim geçince her şeyi unutacağınızı ve kendi gündeminize döneceğinizi sizden iyi biliyor. Yerel yönetim reformu için bastırmasının nedeni işte bu güvensizliktir.
Bence bu reformu yapamayacaksınız. Gerçekten yapmak ister misiniz, onu da bilmem. Ama göstergeler şimdilik yapmak istermiş gibi görünerek zaman kalmadığı için erteleyeceğiniz yönündedir.
Zaten kendi belediyesine dokunmayacağı için “belediye sayısını azaltmaktan başka bir işe yaramayacak sözde reformu” en çok destekleyen UBP’li Güzelyurt Belediye Başkanı geçenlerde Yenidüzen’e verdiği mülakatta “siyasiler bu reformu yapmayacak” diyerek niyetinizi açık etti.
Batmış belediyeleri kurtarmak adına belediyeleri kapatarak, batmış bir büyük belediyeye bağlamakla reform olmaz. Olsa olsa bütün belediyeleri batırarak, bugün az da olsa alınan çöp, su temini, kısmi çevre temizliği gibi temel beledi hizmetleri de alamamasını sağlarsınız.
İkincisi yanlış yönetim anlayışıyla batırılan belediyelerin borçlarının ödenmesi için de bir kere daha halkın cebine el atacaksınız.
Herkesten gizlediğiniz yerel yönetim reformu taslağında 2 temel değişiklik var.
- Belediyelerin birleştirilmesi adı altında belediye sayısının azaltılması.
- Vatandaştan alınan vergi ve harçların asgari ücrete endekslenmesi. Yani asgari ücret artışında vergi ve harçlar da otomatik olarak yükselecek.
Kusura bakmayın böyle yerel yönetim reformu olmaz. Belediyeler yanlış yönetim anlayışı, açıkçası aşırı istihdam yapılmak suretiyle batırılan belediyelerin yükünü yine vatandaşın sırtına yükleyerek reform yapılmaz.
Bu belediyeler göz göre göre istihdam yaparken sesinizi çıkarmadınız, hatta siz de katkı yaptınız, şimdi de artık ödenemeyecek noktaya ulaşan borçları vergi ve harçları artırarak halkın sırtına yükleyeceksiniz. Bunun adına da reform diyeceksiniz.
Kalsın. Biz almayalım.
Son bir not. Sadece belediyeler değil, devletin maliyesi de zordadır. Daha doğrusu devlet da batmıştır. Öyleyse devleti de kapatın, ya da daha büyük ama batmamış bir birliğe, mümkünse Avrupa Birliği’ne bağlayın.