1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. Belki de sen haklısın
Sami Özuslu

Sami Özuslu

Belki de sen haklısın

A+A-

 

“Bak” dedin, “İyi dinle...”
Sonra uzun uzun anlatmağa başladın.
İlk üç dakikayı dikkatlice dinledim.
Sen dur durak demeden konuşmağa devam ettin.
Susmadığın için bana sıra gelmedi.
Sormadığın için düşüncemi söylemedim.
Araya girmeğe çalıştığımda “Bir dakika, bitireyim” dedin.
Bitirmedin!
Sonra dikkatim dağıldı.
Koptum.
Gerisini hiç dinlemedim.
Başka düşüncelere dalıp gittim.
Oysa sana ona söylececek sözüm, söylediklerine itirazım, düşündüklerine katkım vardı.
Dinlemedin!
Çünkü sen haklıydın...
Öyle düşünüyordun.
Belki de gerçekten sen haklıydın.
Belki de değil...

**

Konuşmak önemli bir meziyettir.
Ama dinlemek daha  önemlidir.
Dinlemeyi bilmek, söyleneni duymak, içinden birşeyler çıkarmak, öğrenmeğe çalışmak...
Belki de sen haklısın.
Ama belki de değilsin!
Böyle bir ihtimal de var.
Farkında mısın?
İlla ‘haklı’ olmak da şart değil oysa...
Ve zaten her şart ve koşulda ‘haklı’ olabilmek ne mümkün?
Alim misin sen, yoksa profesör mü?
Firavun musun, padişah mı?
Hoş, onlar da her zaman haklı değillerdir, her ne kadar etrafındakiler “evet efendim, sepet efendim” diye yalakalık yapsa da...
Kaldı ki sen de bir ‘kul’sun sadece ve hatasızı da üremedi henüz yeryüzünde!..

**

Üzülme ama, senin gibi çok var ama etrafta.
Hep ‘haklı’ olduğunu zanneden, öğrendiğinin üstüne yenisini koymak yerine ‘inatçı keçi’ gibi diretmeyi, başkasının görüşlerine kapalı olmayı huy edinmişlerle dolu etraf...
Bu yüzden ‘herkes haklı’!..
Kimse ‘haksız’ değil.
Herkes ‘haklı’ olunca da manzara bu işte...
Kimse kimseyi duymuyor, kimse kimseyi dinlemiyor, kimse kimsenin söylediğini takmıyor.
Herkes kendi ‘doğru’larında ısrar ediyor, durduğu yerden milim kıpırdamıyor.
Sonuç?
İletişimsizlik...
Diyalogsuzluk...
Anlaşmazlık...
Uzlaşmazlık...
Huzursuzluk...
Kutuplaşma...
Uzaklaşma...
Parçalanma...
Bölünme...
Ayrılma...

**

“Belki de sen haklısın” demediği için kimse kimseye, yalnızca bireyler arasında değil, toplumsal alanda da ‘herkes haklı’ olmaya devam ediyor.
Ve sonunda ‘parçalanmış, ortak değerleri ve paydaları körelmiş bir toplum’ olup çıkıveriyoruz.
Bölündükçe parçalanıyor, parçalandıkça azalıyoruz.
Çünkü gerektiğinde susmayı, dinlemeyi, “Belki sen de haklısın” demeyi tercih etmiyoruz.
İlla ‘haklı’ olmamız lazım.
Evet, belki de sen haklısın.
Ama belki de ben!
Değil mi ama?

Bu yazı toplam 3170 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar