ÇOK merak ediyorum, örneğin güneydeki Yunanistan Büyükelçiliği, oradaki bir otelin kirasına ya da devrine yönelik Kıbrıs hükümetine karışıyor mu?

*  *  *

“Yunanistan, Kıbrıs’ın garantörüdür ama finansörü değildir” diyeceksiniz.
O zaman da aklıma “elini verirsen, kolunu da kaptırırsın” sözü geldi, nedense...

*  *  *

Meğerse adam öğretmenmiş.
İddia o ki, yanındaki kara çarşafa örtünmüş ve yalnızca gözleri görünen iki kişi de eşi ve kızıymış.
İşin “ruhani” boyutunu bilemem.
Ama bu ülkenin, böyle öğretmenlere ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum.
Hele de “yurt dışından gelsin de çocuklarımızı eğitsin” diye...
Hiçbir Kıbrıslı Türk de çocuklarına böyle bir öğretmen istemez.
İster kapalı gezsin ister açık ama bu zihniyetin tez zamanda kamusal eğitim ailesinden uzaklaştırılmasını dilerim.

*  *  *

“Kara Çarşaf” meselesinde şu örnek üzerinden de gidiliyor.
“Bikini giymiş iki genç kız olsa da birisi gelse, fotoğrafını çekse, ne hissedersiniz?”
Ne ilgisi var!
Sanki Kıbrıs’ta yaşamıyoruz.
74’ten bugüne “nüfusu” ya da “kimliği” ile oynanmış bir ada yokmuş gibi mi davranalım?
Hakikat değişir mi?
“Bikini” dünyanın neresinde “siyasi bir sembol”e dönüştürülmüş, “yaşam tarzına müdahale” anlamında bir dayatma olmuş acaba?

*  *  *

Ama derdimiz çok daha başka...
Önceki gün davetiye geldi örneğin, “Güzelyurt’ta temel atma törenimize bekleriz” diye.
AkKıbrıs’tan!

*  *  *

Bir paylaşım okudum, bir sitem...
“TC’li bakan KKTC’nin açılımını bilmiyorsa büyük bir cahillik, biliyor ve bilinçli olarak ‘ Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’ diyorsa büyük bir utanmazlık, hadsizliktir.”
Belki de biliyordur!
Belki de sizlersiniz, bilmeyen...