1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Belki o zaman gün ışıyacak
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Belki o zaman gün ışıyacak

A+A-

Odun sobası da yok bizim evde, şömine de... Apartmanda çok da kolay değil zaten... Şöminenin romantizmini seviyorum ama kır evinde güzel olur sanırım. Odun yakmıyoruz o nedenle...

Son dönemde çok fazla arttı odun sobaları. Sanırım elektrik faturalarının kabarmasından ya da yoksulluktan... Üstelik Avrupa’nın en ucuz elektrik enerjisini kullanıyoruz. Gerçi odunun da epeyi pahalı olduğunu söylüyorlar.

Yürüyüşe çıktığım zaman is kokusu ciğerimi yakmaya başladı. Kıbrıs’ın havası böyle değildi. Yıllar evvel Ankara ya da İstanbul’a gittiğimiz soğuk zamanlarda bu kokuyu anımsarım. Çok da yadırgardım. Hemen her evden o çirkin metal bacalar yükselirdi. Göğü duman kaplardı.

Bizim evde en iyi ısınma yöntemi battaniyedir.
Çok da hesaplı!
İki üç kat sarılır, mindere yumulursunuz. Bir de sıcak su torbası aldınız mı koynunuza, kış soğuklarının baskın olduğu iyice anlaşılır. Elektrik kesintilerinin de bir etkisi olmaz battaniyeye…

*  *  *

Elektrik kesintileri ilk gençliğin değişmez hatırasıdır; yeniden ‘jeneratör’ reklamları köpürmüşse sebebi budur. “Elektrik kesintisinden etkilenmeyen ışıldak” reklamı bile gördüm.

Şimdi seçim dönemi ve Ulusal Birlik Partisi “tek başına iktidar” diyor ya… UBP’nin tam da tek başına iktidar yıllarında, enerji güneyden alınıyor, parası da ödenmiyordu. Güneye ödenmiyordu ama o para halktan toplanıyordu. Topladılar, üleştiler, yediler yıllarca… Elektrik santralinde “bunu da biz çaktık” dedikleri tek çivisi olmadı o iktidar dönemlerinin… Parayı topladılar, partizan istihdamı yığdılar, on senede, on beş senede emeklilik verdiler.

Şaşırıyorum!

Düşünsenize bu toplum ücretsiz alınan elektrik enerjisine üzerinden para ödedi, hiçbir yatırım görmedi, yine de bu ayıbın sahiplerine oy verdi (!)
Tek kuruş ödemeden elektrik aldıkları topluma da düşmanlık söylemiyle saldırdılar üstelik…

*  *  *
Mum ışığında fotoğraflar paylaşılıyor, elektrik kesintilerine itirazlar yükseliyor, öfke büyüyor.
Bunun siyasi sonuçları olmalı, değil mi?
İşte asıl sorunu biraz da burada yaşıyoruz.
Hayatlarımıza sıradanlığı, ilkelliği, vasatı dayatanlar hak ettikleri karşılığı bulamıyorlar çünkü.
Öylesine alıştık ki kokuşmuşluğa burnumuz koku alma yetisini yitiriyor.
Hem bağıran, şikâyet eden ama hem de bu geri kalmışlığın sorumlularını ödüllendiren bir yapı var.

İnsanları uyandırmanın yolu bilinçlendirmekten geçiyor, gerçekle yüzleştirmekten, ısrarla anlatmaktan, tercihlerine yönelik eleştirmekten…
Öyle değil hâlbuki…

Bir tanıdığına, yakınına, akrabasına, arkadaşına “seçimlerde bol şans” diliyor çoğunluk… “Senin bu partin hayatımızı kararttı, kusura bakma” demek yerine…

*  *  *
Ercan’ı sattılar, yeni terminal yalanıyla on binleri avuttular, şimdi Ercan-Londra 5 bin liraya uçuyorsunuz, Larnaka - Londra 900 lira! Onlar “En milliyetçi Türk” oluyor sonra siz “vatan haini Rum.”

Böylesi bir ilkellikle elli senedir siyaset yapıyor, makam paylaşıyor, servet kazanıyor, hava basıyorlar.
Omuzlarda taşınıyorlar sonra!

*  *  *
Elektrik kesintileri geçici karanlıklar yaratıyor.
Çok daha üzücüdür, gerçek karanlık…
Gelecek görünmüyor!
Uyansak diyorum, çok daha çoğalarak uyansak…
Belki o zaman gün ışıyacak…
 

 

Bu yazı toplam 1938 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar