1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. “Ben bu işi yapabilirim!”
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

“Ben bu işi yapabilirim!”

A+A-

“Ben bu işi yapabilirim” diyerek Cumhurbaşkanlığı’na aday olan biri için bu cümle kendine güvenini değil, tersine güvensizliğini gösterir.
Ne demek “Ben bu işi yapabilirim!”
Yani bir partinin genel başkanı olmuş, ardından başbakan da olmuş bir kişi “Ben bu işi yapabilirim” diyerek giriştiği bir işte ne kadar başarılı olabilir ki!
Bu cümle şu da demek aslında;
“Hasbelkader genel başkan da oldum, başbakan da oldum ama kendimden emin değilim, bu işi de ne kadar yapabileceğimi bilemem, onun için de kendimi motive etmeye çalışıyorum” gibi bir şey bu sözler…
Zaten şimdi işgal ettiği mevkiye ne kadar hakim olduğu/olamadığı CTP Genel Başkanı Erhürman’a Meclis’te verdiği yanıtta açıkça görülüyor;
Tufan Erhürman, Türkiye ile yeni bir anlaşma imzalandığını ama bunu TC Resmi Gazeteden öğrendiklerini söylüyor, mali kaynağın ne kadarının geldiğini soruyor ama Başbakan Tatar, yanlış miktarlar verirken, sıkışınca da “Maliye Bakanı bu işleri takip ediyor” şeklinde ynıtlıyor.
Başbakan, Türkiye’den gelen veya gelecek mali kaynak hakkında bir bilgiye sahip değil.
Bu örnekten de görüleceği gibi “Ben bu işi yapabilirim!” kuşkusuyla giriştiği Cumhurbaşkanlığı adaylığından sonra yine hasbelkader seçildi diyelim… Görüşme masasında neyi, nasıl konuşacağını, hangi anlaşmaları masaya koyacağını, neyi hatırlatacağını, şimdiye kadar gelinen aşamayı bilip bilemeyeceğini kim, nasıl garanti edebilir!
Kendisinin bile yine kendine güvenemediğini ifade eden sözler ortada dururken seçmen ona nasıl güvenecek?
“Federasyon görüşmek zaman kaybıdır” diyen biri o makama gelmeyi neden ister?
İki devletliliği savunan ve masada iki devletliliği anlatmaya çalışacak biri o durumu Kıbrıs Cumhuriyeti’ne, Avrupa Birliği’ne kabul ettirecek ve bunu zaman kaybı olarak görmeyecek!
BM kararlarında ve şimdiye kadar gelinen süreçte bir Federasyon modeli ortada dururken ve bu model bile Kıbrıs’ın iki tarafı arasında bir çözüme ulaşamamışken Tatar gelecek ve ayrı bir devleti, KKTC’yi Anastasiadis’e kabul ettirecek, Anastasiadis de bunu alacak ve üyesi olduğu Avrupa Birliği üye devletlerine kabul ettirecek, BM kararlarını değiştirtecek ve Tatar bunun daha kolay olduğunu söyleyecek…
Tatar ve onun gibi düşünenler tabii ki…
Aslında bu düşüncenin mümkün olamadığını bilecek kadar anlayış sahibidirler mutlaka ama onların gaileleri Kıbrıs sorununun çözümlenmesi değil ki!
İşte yukarıda örneğinin görüldüğü gibi bizim haberimizin bile olamadığı anlaşmalar neticesinde bazı şartlara bağlı olarak gelebilecek parayı alıp bir yerlere/birilerine dağıtma rolünü sürdürmek istiyorlar sadece…
Bu rol onlara mutluluk veriyor. 
Ve onlar için gerisi de önemli değil zaten!

Bu yazı toplam 1424 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar