1. YAZARLAR

  2. Pınar Çavlan

  3. Ben buraya neden çıktım? Niçin çıktım?
Pınar Çavlan

Pınar Çavlan

Ben buraya neden çıktım? Niçin çıktım?

A+A-

Yazıya başlarken Kemal Sunal’ın gülümseten bilindik repliğinin olduğu film kesitini yeniden tebessümle izledim, ve tekrar yazasım var: “Şimdi ben buraya neden çıktım? Niçin çıktım? Nasıl çıktım? Bunu izaha gerek yok gördünüz, yürüdüm çıktım! Ama, çıkmamış da olabilirim. Çıkmışsam çıkmışımdır, çıkmamışsam çıkmamışımdır. Görünen köy... Uzakta değildir...”

Günlük yaşamınızda espiri olarak değil de gerçek manada kullanıyor musunuz bu sözleri? “Ben bu odaya niçin geldim?” Dediğiniz oluyor mu mesela sizin de? 

Ben geçen gün evden çıktım; arabaya eşyalarımı koyarken termosumu almadığımı fark edip geri döndüm. Kapıdan girdim ve “Ben buraya neden geldim?” dedim… 5 saniye öncesini unutmuştum! Sonra hatırlayabilirim sandığımdan öylece durdum bir süre; ama olmadı! Arabanın yanına geri gidince hatırladım ve içimden tekrar ederek eve dönüp termosumu alıp çıktım. Durum oldukça rahatsız ediciydi. Bu kadar unutkanlık iyi değildi sanki!

Bir odaya girdiğimizde, o odaya neden geldiğimizi hatırlayamıyor oluşumuz; fazlasıyla özelleşmiş ve organize bağlantılı hücrelerden oluşan beynimizin bizi yarı yolda bıraktığı anlardan birisi aslında. Oldukça da yaygın rastlanıyor… Peki kısa bir sürede nasıl unutabiliyor, böylesine basit bir işlemde neden mavi ekran veriyor ki beynimiz?

Hemen hepimizin başına günlük yaşam içerisinde gelen, ve  unutmayacağımız kadar sık yaşadığımız bu hatırlayamama durumunun bilimsel bir açıklaması olduğunu biliyor muydunuz? Kapı eşiği etkisi (Doorway effect) olarak bilinen bu fenomen, yeni bir odaya girdiğimizde beyinde oluşan bir zihinsel tıkanma nedeniyle gerçekleşiyor. Ve sanılanın aksine oldukça sağlıklı bir durum; beynimizin sistemli çalışmasıyla alakalı bir tıkanma söz konusu sadece… 

Notre Dame Üniversitesi araştırmacılarından Dr. Gabriel Radvanski ve arkadaşlarının 2006 senesinde yayımlanan bir makalesi, özellikle bilim insanlarının "giriş amnezisi" olarak da adlandırdığı hatırlayamama ile ilgili çığır açıcı olarak görülmüş ve soruna büyük oranda cevap verebilmiş. Hafızamızın değişen ortamlara nasıl tepki verdiğinin incelendiği çalışmaya göre; kapı eşiği fenomeninden sorumlu temel unsur, “olay sınırı” denen bir olgu. Beyinlerimiz, olayları kategorize ediyor ve/veya o olayların meydana geldiği çevreyle (örneğin odayla) ilişkilendiriyor. Bir yerde bir işle meşgulken, beynimiz o odada gerekli bilgileri içeren bir dosya açıyor. Aynı bilgisayarda ya da telefonda yeni sayfa açar gibi, farklı bir odaya geçerken, başka bir dosya açıyor. Tam da bu nedenle, kapıdan geçtiğimiz anda, bir önceki odayla ilgili bilgilere ulaşmak beynimiz için zor bir işe dönüşüyor. Ancak aynı oda içerisinde bir bir uçtan diğer uca da gitsek bu şekilde spesifik bir hatırlama konusunda pek sıkıntı yaşamıyoruz. Yani kapı, beynimizin belirlediği bir olay sınırını oluşturuyor. 

Benzer bir şekilde dün arkadaşımla bir şey konuşurken, yanımızdan geçen birisi seslendi - ve bir şey sordu, kısaca cevap verip konumuza geri döndük; yani  öyle zannettik fakat dönemedik! İkimiz de ne konuşuyor olduğumuzu unuttuk. Burada kapıdan yok tabi. Olay sınırımız konu değişikliği tamamen. 

Kapıdan geçmek daha büyük bir etki yaratsa da; beynimiz, odağını değiştirdiği anda bir önceki konumda ne yaptığımızı ve ne düşündüğümüzü silebiliyor. Daha doğrusu, silmek değil de, bu bilgilerin bellekte geriye itilmesi diyelim. Yeni mekanda veya yeni konu çerçevesinde yaşayacağımız şeyler için hafızamızda yer açma amacıyla bunu yapıyoruz aslında. Yani beynimiz içinde bulunduğu ortama odaklanmak için, geçmiş mekana ya da konuya dair bilgileri gereksiz görerek arka plana atabiliyor bazen. Bu nedenle biz de bu tür durumlarda kısa süreli hatırlama güçlüğü çekebiliyoruz; kimi zaman bu süre uzayabiliyor. Eğer mekan değişikliği nedeniyle yaşadığımız bir unutma varsa, çok basit bir yöntemle - yani bir önceki mekana dönerek hatırlamamız kolaylaşırken; konu değişikliği söz konusu olduğunda beynimizdeki bir önceki dosyayı bulmak biraz daha karmaşıklaşabiliyor. Bu gibi durumlarda, hafızayı geri sararak “şunu konuştuk, sonra böyle dedik, haaa tamam bunu anlatıyordum” şeklinde beyinde ufak bir klasör taraması yaparak hatırlıyoruz çoğunlukla. Yani gayet sistemli bir bilgi depolama söz konusu beynimizde. İyi haber şu ki, ufak tefek unutkanlık deneyimleri yaşamak bize hafızamız, zekamız veya bilişsel yeteneklerimiz hakkında bir şey bildirmiyor.  

Bir odaya girip aniden “şimdi ben buraya neden geldim” dediğinizde endişelenmeyin ve her unutkanlıkta kendinize Alzheimer ya da Demans teşhisi koymayın lütfen! 

Unutmayın; tekrarlanan ve sürekliliği olan şeyler hatırlanıyor, beynimizin gereksiz addettiği şeyler hafızamızda geriye itiliyor!

img-3478.jpg

img-3479.jpg

img-3480.jpg

Bu yazı toplam 17865 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar