“Ben bir KKTC yurttaşıyım.

Biraz Kıbrıs’ta, biraz İngiltere’de yaşayıp gidiyorum.

Pandemi sürecinde Londra’da sıkıştım kaldım, memlekete dönemedim.

Çoluk çocuk hep Kıbrıs’ta kaldı.

Angoniciklerimi çok özledim!..

Ama alınan kararlara saygı gösterdim ve Kıbrıs’a gelmemeyi tercih ettim.

Çünkü İngiltere riskli bir ülke, biliyorum.

Adamıza, toplumumuza hastalık getirme riskini göze almadım. Zaten öğrenciler dışında İngiltere’den gelmek de pek mümkün olmadı. Bu yüzden devletimizden ‘Beni de götür’ diye charter seferlerden bana yer ayırmasını talep etmedim.

Bütün zorluklara, özlemlerime rağmen Londra’da kaldım. Bu dönemde böyle davranmak gerekiyordu, buna saygı gösterdim.

Ama şimdi ben de ‘özel izin’ istiyorum.

Burnumda tüten angoniciklerim adına!..”

*  *  *

“Ben de yarın ‘özel izin’ istiyorum.

Adım Ali, ekmeğimi güneyde kazanıyorum. Aslında kazanıyordum, çünkü 14 gün karantina şartı koyduğunuz ve orada kalacak yerim olmadığından şimdi kazanamıyorum. Üç aydır işsizim ve gelirsizim yani.

Şimdi duydum ki özel izin dönemi başlamış. Size söz, ben de halk arasına karışmayacağım. Zaten yaşlı anama ve beş yaşındaki kızıma harcayacak param olmadığı için ne bakkala gidebiliyorum haftalardır ne de kasaba...

Sayenizde zaten insan içine çıkacak halimiz kalmadı.

Siz işsiz kalmanın, çocuğuna bırakın yemişi, oyuncağı, süt alamamanın ne kadar ağır bir yük olduğunu bilir misiniz?

Bilmezsiniz, bu yüzden anlamazsınız.

Anlayışsızsınız!..

Bu yüzden daha fazla anlatmayacağım ama şu 'özel izin' hakkımı kullanmak istiyorum ben de...

Vermeyeceksiniz bilirim.

Lakin gün gelecek, devran dönecek.

Bunu da siz bilin."

*  *  *

"Sayın bakanlar, bakmayanlar...

Bakıp da görmeyenler...

Görüp de bilmeyenler...

Bilip de tınmayanlar...

Pileliyim ben...

Hani o kuzeye geçirmediğiniz...

KKTC yurttaşı yerine dahi koymadığınız...

Pergama'daki angonisini göstermediğiniz...

Kuzeydeki bankasına geçmesine izin vermediğiniz...

Geçiş için çip takmak, uydu takip sistemiyle her adımını kontrol etmek istediğiniz...

Kuzeye geçerse güneye geçmeyeceğine dair senet, yetmedi, yedi sülalesinin geçmeyeceğine dair garanti istediğiniz...

Evet, Pileli Türklerden'im...

Ve şimdi o meşhur 'özel izin'den alayım lütfen.

Hem benimki çok daha kolay: Öyle uçakmış, havaalanıymış, özel servismiş gerekmez, bazılarınınki gibi...

Kendim süreceğim kendi arabamı, kimseyle de temas etmeyeceğim.

İşlerimi yaparken hijyen, maske, mesafe kurallarına uyacağım, hep yaptığım gibi...

Lafın kısası, benim 'özel izni' de hallediverin ilk Bakanlar Kurulu toplantısında, ayaküstü, sözlü, kayıtsız...

Ve bir de şunu kaydedin: Pandemi geçince, Pile'ye gelmeyin sakın.

Hiç biriniz!..

Lazım değilsiniz."