“Ben de yazdım” ve Dr. Turhan Korun
Özellikle Kıbrıs Türk siyasi tarihinde “ezber bozmalar”, beni en çok etkileyen çalışmalardır. Son on yıl içerisinde özellikle kitap formatındaki yayınlar, gazetelerde gerçekleştirilen röportajlar göz önüne alındığında, “ezber bozma”nın en yoğun yaşandığı alan olarak siyasi tarihimizi gösterebiliriz.
Çünkü “resmi tarih” denilen şey; toplumu yönetenlerin çizdiği, olması ve bilinmesi gerektiği şekliyle yol alan bir tarih biçimidir.
Bundandır ki “sözlü tarih” çalışmaları, “resmi tarihe” göre daha bir değer bulmakta, gerçek tarihi yaşanmışlıkların anlaşılması babında bu alanda önemli çalışmaların uzun süreden beri artarak geliştiğini de söyleyebilmekteyiz.
Gerek sözlü tarih çalışmalarındaki röportajlar, derlemeler, gerekse anı-biyografik çalışmalar olsun; günün sonunda bu çalışmalardan elde edilen veriler; bu toplumun bilinmeyen, bilinmesi istenilmeyen, yok saydırılan, karartılan birçok şeyin ortaya çıkmasına vesile olmaktadır.
Dr.Turhan Korun’un da kaleme aldığı ve Havadis Gazetesi’nin 8. Yayını olarak okurla buluşan “Ben de yazdım” kitabı, tam da bu noktada “ezber bozan” anlatımlarla doludur.
Böylesi kitapları elime aldığımda her zaman yaptığım birşey vardır; bir kağıt ve bir kalemi hazır etmek.
Nitekim bu “alışkanlığımın” doğru olduğunu, Dr.Turhan Korun’un kitabını okumaya başladığımda da anladım.
Çocukluk, gençlik, olgunluk ve bugünü kapsayan bu uzun yaşamsal yürüyüşünde, Korun ile birlikte okur da her adımda bazan yeni bazan da “farklı” bilgilerle donanıyor.
Ben öyle oldum.
Çocukluk günlerinin Lefkoşa’sını gördüm, ilkokul-ortaokul dönemlerinde abisinden ve arkadaşlarından duyduğu Hasan Tanrıkurt öğretmenin ekseninde; Türkiye’de Türk Komünist Partisi’nin kurulduğu dönemlerde yer alan ve kendi deyimiyle de; nedense pek adından söz edilmeyen Sosyalist Parti’yi, Tanrıkurt’un bundan dolayı işinden olduğu ve öğretmen olarak Kıbrıs’a geldiği, buradaki lider-gazete konumunda olanların anti-komünist davranışlarına maruz kalarak yine işinden olduğu, bir öğrencisi tarafından AKEL’le tanıştırılması...
İstanbul Kıbrıs Türk Talebe Cemiyeti’nin siyasallaşmasında nasıl bir rolü olduğunu, bölünmeler, birleşmeler, bugünün politikacılarının çıkmasına hamur oluşturması...
Erenköy’e çıkışları ve nedense bu konuda birçok yayın olmasına karşın “genelde” askeri tarafının ele alındığı bu yaşanmışlıkta insan hallerinin, diğer yaşanmışlıklarıyla Erenköy direnişinin plaklardaki B-yüzünü andıran şekilde gösteriyor bizlere...
Cumhuriyetçi Türk Partisi ekseninde, nasıl yola çıkıldığı ve bugün nereye varıldığının fotoğrafını çekerken, bilmediğimiz, hasıraltı edilen, kimilerimizin gözünde büyüttüklerinin aslında o kadar büyük olmadıklarını, küçülttüklerimizin de aslında ne kadar büyük olduklarını da anılarıyla, yaşanmışlıklarıyla önümüze koyuyor Korun.
Kısacası; Dr. Turhan Korun’un kitabı deyim yerindeyse, “ımbıktan geçilerek” okunması gereken bir çalışma.